Kainatın Alemleri?

Kâinatın âlemleri, envâları ve unsurları öyle birbiri içine girift olarak girmiştir ki, kâinatın heyet-i mecmuasına mâlik olmayan bir sebep, hiçbir nevine, hiçbir unsuruna hakikî tasarruf edemez. Adeta ism-i Ferdin cilve-i vahdeti, bütün kâinatı bir vahdet içine almış, herşey o vahdeti ilân ediyor.
Meselâ, bu kâinatın lâmbası olan güneşin bir olması, umum kâinat birinin olmasına işaret ettiği gibi; zîhayatların çevik ve çalak hizmetçileri olan hava unsuru bir olması; ve aşçıları olan ateş bir olması; ve zemin bahçesini sulayan bulut süngeri bir olması; ve umum zîhayatın imdadına yetişen yağmur bir olması ve her yere yetişmesi; ve ekser hayvânat ve nebâtat taifelerinin herbirisi umum zemin yüzünde serbest yayılmaları, vahdet-i nev'iyeleri ve meskenleri bir bulunması gayet katî bir surette işaretler, şehadetlerdir ki, meskenleriyle beraber umum o mevcudat, birtek Zâtın malı olduğuna delâlet ederler.






kainatın alemleri , envaları, unsurları birbirine girift olarak girmişler
bunlara nasıl bir örnek verebiliriz.

birde kainatın güneşinin bir olması, yagmurunun bir olması, havasının bir olması deniyor burda bize ne anlatılmak isteniyor elbette ikitane hava unsuru

güneş unsuru olmazki bulut parça parça olmasına ragmen bir tanedir Alahın bir olması kırmızı renkte ikinci bir bulut olmamasınamı baglıdır

kainatın alemleri , envaları, unsurları birbirine girift olarak girmişler
bunlara nasıl bir örnek verebiliriz.

Muhterem Kardeşim,

Bu konuda şöyle bir örnek aklıma geliyor: Kâinat iç içe geçmiş alemlerle dolu. Güneş sistemi kendi başına bir âlem olduğu gibi, güneş tek başıyla da ayrı bir âlemdir. Dünya da tek başına bir alemdir. Diğer bütün nevîler ve fertler de ayrı ayrı âlemlerdir diye düşünüyorum. Öyle ki İnsan nevi bir âlem olduğu gibi, her bir insan da tek başıyla ayrı bir âlemdir.
İşte bütün bu ayrı ayrı âlemler, birbirine bağlı, biri birisiz olamaz, biri olmadan diğeri fazla birşey ifade etmez âlemlerdir diye düşünülebilir. Meselâ İnsan olmazsa, güneşin ya da dünyanın ve dünya üzerindeki diğer mahlûkatın ne kadar değeri olabilir ki? On birinci sözün başını hatırlayacak olursak; orada Üstadımız, Cenab-ı Hakk'ın kâinatı yaratmasındaki gayelerinden birinin de "kendi cemâl ve kemâl-i mânevîsini gayrın nazarıyla görmek istemesi" olarak belirtiyor. İşte Allah'ın cemâl ve kemâl-i mânevîsini görecek olan "gayr"lardan birisi de insandır. Buradan anlıyoruz ki insan olmazsa dünyanın da, güneş sisteminin de olması fazla birşey ifade etmiyor.
Bununla beraber güneş sistemi olmayınca da (hattâ kâinat olmayınca) insanın yaşaması mümkün değil. Zira insanın yaşaması için dünyanın hayata elverişli olması, arzın hayata elverişli olması için güneş sisteminin olması, onun için de kâinatın olması gerekiyor. Yani konumuzun başındaki birbiri içine girmiş girift âlemler karşımıza çıkıyor.
Benim bu konuda anlayabildiklerim kısaca bunlar. Daha detaylı açıklama yapabilecek veya bizim yazdıklarımızda hata varsa düzeltebilecek kardeşlerimizin de yardım ve katkılarını bekleriz.
Allah'a emanet olunuz.

birde kainatın güneşinin bir olması, yagmurunun bir olması, havasının bir olması deniyor burda bize ne anlatılmak isteniyor elbette ikitane hava unsuru

güneş unsuru olmazki bulut parça parça olmasına ragmen bir tanedir Alahın bir olması kırmızı renkte ikinci bir bulut olmamasınamı baglıdır

Kardeşim, meselenin püf noktasını çözmüşsünüz sanıyorum. Eğer kâinata ikinci bir el karışmış olsa idi, güneşin de, havanın da, bulutların da, yağmurun da en azından bazılarının farklı özelliklerde olması gerekirdi. Zira herkes sahip olduğu mala kendi damgasını ve mührünü vurmak ister. Halbûki gözümüzle görüyoruz ki, atomdan güneş sistemine kadar aynı kanun ve aynı özellikteki maddeler kullanılmış. Bu da herşeyin ve bütün sistemlerin sahibinin aynı zat olduğunu gösteriyor. Evet ikinci bir mâlik veya usta olsa idi en basitinden değişik renkte (belki dediğiniz gibi kırmızı) bir bulut tercihi yapabilirdi diye anlaşılabilir sanırım.

gÜNEŞ BİR ,HAVA BİR,YAĞMUR BİR
BUNLAR birbirine ne benziyorlar,nede aynı özellikleri taşıyorlardır.

ama bunları beraber bir vazifede hizmet ettiren biri vardır.

şayet O bir olmazsa bunları beraber hizmet ettiremez.

bunlardan birini yaratan diğerlerini de yaratmıştır.
çünkü hepsini beraber olarak aynı hikmet etrafında çalıştırıyor.

güneş kimin için canlılar için,
hava,canlılar için,
yağmur,canlılar için.

işte bunlar hep beraber aynı vazifede görev yapıyorlar,

aynı görevi yaptıkları halde; yani canlılar için aynı görevi yaptıkları halde karışıklık olmuyor.

ne güneş havaya engel oluyor,ne hava güneşin ışıklarının yayılmasına engel oluyor.ne hava ne güneş yağmurun yağmasına engel oluyor.
şimdi dikkat etsen bunlarda birbirlerine muhtac.
güneş hava olmadan ışığını nasıl yayar.
güneş olmadan yağmur nasıl ouşur,hava olmadan yağmur nasıl oluşur.

işte bunları beraber hizmet ettiren; BİR TEK ZATIN OLDUĞU ORTAYA çıkıyor.