Yunustaki Tasarim Yunuslar ve balinalar diger tüm memeliler gibi cigerleri ile solunum yaparlar. Bu, onlarin su içinde iken baliklar gibi nefes alip veremeyecekleri anlamina gelir. Bu nedenle nefes almak için düzenli olarak su yüzeyine çikarlar. Baslarinin üstünde hava alip vermelerini saglayan bir delik bulunur. Burasi öyle tasarlanmistir ki hayvan suya daldiginda delik bir kapak tarafindan otomatik olarak örtülür ve içeri su kaçmasi önlenir. Su yüzeyine çikildiginda ise, kapak yine otomatik olarak açilir.
Bogulmadan uyumayi saglayan sistem
Yunuslar her nefes alislarinda cigerlerinin % 80- 90'ini havayla doldururlar. Oysa çogu insan için bu oran ancak % 15'i bulur.Yunuslar için nefes almak insanlarda veya diger kara memelilerinde oldugu gibi bir refleks degildir, iradeli bir harekettir.
Yani biz nasil yürümeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanin suda uyurken bogularak ölmemesi için alinmis bir tedbirdir. Yunus uykusu sirasinda beyninin sag ve sol yarim kürelerini yaklasik on bes dakika arayla nöbetlese kullanir. Bir yarim küre uyurken, diger yarim küre yüzeye çikarak hayvanin nefes almasini kontrol eder.
Yunuslarin agizlarindaki gagaya benzer çikinti ise sudaki hareketlerini kolaylastiran bir baska tasarimdir. Hayvan bu yapi sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak, daha hizli yüzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarinda da yunus agzina benzer bir çikinti vardir. Bu hidrodinamik tasarim, gemilerin hizini da aynen yunuslarinki gibi artirmaktadir.
Yunuslarin Sosyal Yasami
Yunuslar çok büyük gruplar halinde yasar. Güvenli bir koruma için disiler ve yavrular böyle bir grubun ortasinda yer alir. Grubun hasta üyesi yalniz birakilmaz, ölene kadar grubun içinde tutulur. Bu güçlü dayanisma bagi, yeni bir yavru gruba katildigi ilk günden itibaren baslar.
Yunus yavrulari önce kuyruklari disari çikacak biçimde dogarlar. Bu sayede dogum tamamlanana kadar yavrunun havasizliktan ölmesi önlenmis olur. En son yunusun basi dogum kanalindan çikar çikmaz, ilk nefesini almasi için hizla su yüzeyine çikarilir. Genellikle, yardim amaciyla anne yunusa bir baska disi yunusda eslik eder.
http://www.denizlerdesanat.com/images/yunus_dogum.jpg Anne yunus dogumdan sonra hemen yavrusunu emzirir. Süt emmek için dudagi olmayan yavru, annesinin karnindaki bir yariktan çikan iki süt kaynagindan beslenir. Bu bölgeye ufak agiz darbeleriyle dokundugunda süt fiskirir. Yavru her gün onlarca litre süt içer. Bu sütün % 50'si yagdan meydana gelir
(ineklerde ise sütün sadece % 15'i yagdir). Bu yogun kivam sayesinde, yavrunun vücut isisini dengelemek için ihtiyaç duydugu yagli deri tabakasi hizla olusur. Hizli dalislar esnasinda diger disiler yavruyu asagi dogru iterek yardimci olurlar. Ayrica, yavruya avlanmayi ve sonarini kullanmayi da ögretirler. Bu yillarca süren bir egitim safhasidir. Bazilari yillarca sevdikleri bir aile üyesinin pesinden ayrilmazlar. 30 sene boyunca bu böyle devam edebilir.
Vurgun yemeyi önleyen sistem http://www.denizlerdesanat.com/images/yun.jpg Yunuslar insanlarla kiyaslanamayacak kadar derin sulara dalabilirler. Bu konudaki rekor Balinagillerden amber baligina aittir. Amber baligi bir nefes alisla 3000 metre derine dalis yapabilir. Gerek yunuslar gerekse balinalar bu tip dalislara uygun bir tasarimda yaratilmislardir. Palet seklindeki kuyruklar suya dalmayi ve yüzeye çikmayi oldukça kolaylastirir. Dalis için yaratilmis bir baska tasarim da hayvanin cigerlerinde gizlidir:
Hayvan derine daldikça üzerindeki suyun agirligi, yani basinci artar. Bu basinci dengelemek için, cigerlerinin içindeki hava basincini da giderek artirir. Ancak bu hava basinci giderek çok yüksek derecelere çikar. Ayni basinç bir insan cigerine uygulansa, ciger yirtilip parçalanacaktir. Iste bu tehlikeye karsi yunusun vücudunda çok özel bir koruma yaratilmistir: Yunuslarin akcigerlerindeki bronslar ve hava kesecikleri, basinca karsi son derece dayanikli kikirdak halkalarla korunmustur.
Yunuslarin vücutlarindaki bir diger yaratilis örnegi ise, vurgun tehlikesine karsi alinan tedbirdir. Dalgiçlar su yüzeyine hizli çikislarda basinç farkindan kaynaklanan bu tehlikeyle karsilasirlar. Vurgunun nedeni, akcigerlere çekilmis olan havanin ani bir biçimde kana karisarak damarlarin içinde hava kabarciklari olusturmasidir. Bu baloncuklar kan dolasimindaki düzeni bozarak ölüm tehlikesi meydana getirir. Balinalar ve yunuslar ise bizler gibi akcigerleriyle solumalarina karsin böyle bir problemle asla karsilasmazlar. Bunun nedeni, derinlere dalarken insanlar gibi dolu cigerle degil, bos cigerle hareket etmeleridir. Cigerleri hava ile dolu olmadigi için, bu havanin basinç degisikligi nedeniyle kana karismasi ve dolayisiyla "vurgun yeme" tehlikesi ile karsi karsiya kalmazlar.
Ama asil soru burada ortaya çikar: Eger cigerlerini hava ile doldurmuyorlarsa, oksijensiz kalip bogulmaktan nasil kurtulurlar?
Bu sorunun cevabi, bu canlilarin kaslarindaki yüksek orandaki "miyoglobin" proteinidir. Bu miyoglobin proteinleri, çok yüksek miktarda oksijen molekülünü kendi üzerlerine baglar ve muhafaza ederler. Yani canli için gereken oksijen, cigerdeki havada degil, dogrudan kaslarin içinde saklanir. Yunuslar ve balinalar bu sayede uzun süre nefes almadan yüzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler. Insanlarda da miyoglobin proteini vardir, ama çok daha az oranda oldugu için, ayni yüzme serbestligini saglamamaktadir. Yunus ve balinalara özel olan bu biyokimyasal ayarlama, elbette bilinçli bir tasarimin açik delilidir. Allah, her canli gibi deniz memelilerini de içinde bulunduklari sartlara en uygun vücut yapilariyla yaratmistir.
Yunuslar, insan kulaginin algilayamayacagi büyüklükte (20.000 Hertz ve üstü) ses dalgalari yayarlar. Bu yayilimi kafanin ön kismi hizasinda "kavun" olarak adlandirilan bir bölgeden kaynaklanir. Hayvan kafasini hareket ettirerek dalgalari istedigi yöne dogru kanalize edebilir. Sonar dalgasi bir engelle karsilastigi zaman, hemen bir yansiyarak geri döner. Alt agiz alici görevi yaparak yankiyi iç kulaga yollar. Iç kulak da verileri beyne gönderir. Bu veriler beyinde analiz edilir ve yorumlanir.
"O Allah ki, yaratandir, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'sekil ve suret' verendir..." (Hasr Suresi, 24)