Muhyiddin İbni Arabi

(1) muhyiddin ibni arabi yada büyük şeytan

(1) büyük küfür




Büyük şeytan ibni arabi, “fusûsul hikem” adlı kitabının 7. Bölümündeki şiirde diyor ki: “sen kulsun ve sen tanrısın…sen tanrısın ve kulsun…”

kur’ân’ın tamâmı, islamın tamâmı allah’dan başka bir tanrı olmadığını gereğince bildirmektedir. Allah’dan başka birine tanrıdır diyen kur’ân’ın ve islâmın tamamını inkâr etmiştir.
Yâni kâfirdir. Tüm kâfirler gibi ebedi cehennemliktir.
ancak, kâfir kâfirliğini kendi dışındakilere yaymaya çalışırsa onun cezası daha acıklı bir azab olur. Böyleleri allâh’ın dininden, cennet yolundan saptırmaya çalışan şeytanlardır. Onlar cehenneme çağıranlardır.
bu durumda olan pek çok kişi var, muhyiddin ibni arabi gibileri ise, böylelerinin üstâdı, önderi olan büyük şeytanlardandır. Üstelik muhyiddin ibni arabi müslüman olduğunu iddia ederek ve küfrünü yaymak için kur’ân âyetlerinin anlamlarını saptırarak bu şeytanlığı yapmış. İşte bu sebeple büyük şeytan ünvânını hak etti.
islama samimiyetle inanan, uyan pek çok müslümanın , özellikle tasavvuf şeytanlarının yönlendirmesiyle, bu küfür, kâfirlik olan, cehenneme düşüren sözlere, beyni yıkanmış, şartlanmış, kurulmuş bir makine gibi teslim olduklarına tanık oldum. Her hangi bir müslümana islama inanmakta devam ettiği halde allahtan başkasının tanrı olduğunu kabul ettirmek ancak büyük bir ilmi olan , büyük bir şeytanın yapabileceği bir iştir. Bu zavallı cehennem odunları islamdan sapmış, kâfir olmuş olmalarına rağmen kendilerini büyük bir kazanca kavuşmuş zannederek, salakça bir mutluluğu yaşamaktalar. Çünkü onlar başkasının bilmediği bir sırrı biliyorlar, yâni başkaları bilmesede zanlarınca onlar biliyorlarki kendileri tanrıdırlar, tanrının bir parçasıdırlar .
islama samimiyetle inanan kişiyi samimiyetinden hiç tâviz vermediği halde kâfir yapabilen muhyiddin ibni arabi ve benzeri büyük şeytanların izini tâkip eden, yaşayan tasavvuf şeytanlarından korunmalıyız. Ve bunların arkasındaki asıl şeytanın açık temsilcileri olan islam dışı egemenlik merkezlerinin görevli ajanları olan misyonerlerin saptırmalarından korunmalıyız. Çâre ilimdir.
İlim yetmez ilimle ameldir. Amel yetmez islama bilgiyle, bilerek çağrıdır. Çağırmak yetmez müslümanlarla kardeşliği canlandırmaktır. Kardeşlik yetmez aramızdan bir imama, öndere allâh için bağlılıktır. Önder yetmez islamla yönetilen bir toplum olmak için islamla yöneten önderden başka yönetimlere boyun eğmemektir. Bunların olması için çalışmak her müslümana farzdır . Aksine, bunların olmaması için çalışanlar kâfirlerdir . Âyet “…. Ve kim yargılamadı (egemen olmadı) ne ile (ki) indirdi allâh, böylece işte (onlar), onlar kâfirler” (5 mâide sûresi, âyet 44) .kişi bu konuda gayret ederse îmanını koruyabilir.

büyük şeytan muhyiddin ibni arabi ve benzerlerinin gayesi müslümanları hıristiyanlaştırmak için müslümanların inançlarını hıristiyan inançları ile eşitlemektir. Allâh’ın dinine inandığını iddia eden gayret etsin, ilim öğrensin, öğretsin, öğrenene yardım etsin. İslamdan öğrendiği ne var ise ona uygun yaşamaya çalışsın, başkasını teşvik etsin, islama uyana yardım etsin. Tebliğ etsin, tebliğ edene yardım etsin.
şeytanların aldattığı, islam dışı inanışlarla içi dolu, islam dışı yaşantı ile yaşayan, sözden ibâret bir müslümanlık yaşayan aldanmışlar , şeytanlarınızı, putlarınızı terkedin yüce allâh’a dönün, kur’ân’a dönün, (salat ve selam ona) yüce allâh’ın elçisi muhammede ve o’nun sünnetine dönün. Yâni alllâh’ın indirdiği ile hükmedecek bir devlet kurmak için mücâdele edin. Âyet : “ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) , (emrine) uyun allâh’ın ve (emrine) uyun elçinin ve buyruk sahibinin sizden, böylece çekiştinizmi bir şeyde , öyleyse (geri) çevirin onu allâh ve elçiye oldunuzsa güveniyorsunuz (îmân ediyorsunuz) allâh ve gününe sonranın (âhiret gününe) bu seçkin ve daha güzel yorumca” (4 nisâ, 59)
eğer böyle yapmazsanız allâh’a ve elçisine itaat etmez ve allâh’a ve elçisine itaat eden bir yönetici edinmezseniz, yada gücünüz yettiği kadar bunun için çalışmazsanız, allâh’a ve elçisine itaat ettiğiniz haldede ihtilaf ettiğiniz her şeyi kur’ân ve sünnete göre çözmeye çalışmazsanız ,allâh’a ve ahirete inandığınızı söylemeniz delilsiz bir söz olarak kalacaktır.
buna rağmen ihtilâfı kur’ân ve sünnete çevirmeyecek inatçılar için, inandığı yada yaptığı ne var ise hepsinin islama uygun olduğuna inanan gönülden körler, sağırlar, dilsizler için allahtan başka tanrı olmadığına ikna etmesi ihtimali olan âyetlerle doludur kur’ân. Bu mantıkta olanlarla allâh’ın cehenneme kavminin önünde girdiğini bildirdiği tanrılık iddiâ eden firavun, nemrut ve benzerleri arasında hiç bir fark yoktur. Hepsi kâfirdirler. Okuyucuya “sen tanrısın” diyen kâfir, büyük şeytan muhyiddin ibni arabiye kâfir değildir diyenler kâfirdirler. Bir takım sözde müslümanlık iddia eden münafığa göre muhyiddin ibni arabi velidir. Bu iddia sâhipleride kâfirdirler. Muhyiddin ibni arabi eger veli ise allâh’ın velisi değil şeytanın velisidir. Allâh’ın sevgisi ile dolu kalplerle allâh’ı anmaya, zikre koşan, tasavvufa giren müslümanları cehenneme yakıt etmeye çalışan sahte veliler, tasavvuf şeyhleri tevbe edin, insanları allâh’ın dininden şeytanın dinine çağırmaktan vaz geçin. Müslüman olun kurtulun. Gerçek olan allâh’ın gerçek olan sözünümü tercih edersin ,kabul ettiğinde, kabul etmen sebebi ile cehennemi hak edeceğin büyük şeytan ibni arabi’nin sözünümü tercih edersin .allâh bildiriyor âyette “hiç bir tanrı yok , istisnâ allâh” (47 muhammed sûresi 19). Büyük şeytan ibni arabi dedi fususul hikem adlı allâhdan vahiyle aldığını iddia ettiği , muhtemelen şeytanın vahyiyle yazdığı kitabının 6’ncı bölümünde : “bir vakit olurki kul şüphesiz rab olur, başka bir vakitte iftirâsız kulluk derekesine iner”. Şeytan allâh hakkında bilmediğimizi söylemeyi emreder (2 bakara suresi, âyet 169 da var bu konu). Fusûsul hikem 17’nci bölümde “ister hak (yani allah) ol ister yaratık ol, allâh ile rahmân olursun”.uyan müslüman aldanma.
âyet : “…ve (hatâdan) dönün allâh’a toptan ey mü’minler olurki siz kurtulursunuz” (24 nûr sûresi, âyet 31)
“ve sağ olsun kim uydu (gerçeğe) iletene” (20 tâhâ, 47)
“ övgü allâh’a düzenleyeni evrenlerin” (1 fâtiha, 1)


Yazının telif hakkı yazar ve web adresinin yayınlanmasından ibarettir.
Alıntı : yazar, ali kenan aydın