Cevap: Ahrar-Demokrat çizgi
Ahrar-Demokrat çizgi(2)
Yüz yıllık tarihi seyri içinde Ahrar'dan başlayıp Ağar'a kadar uzanan siyasî çizginin adı "hürriyetçi demokrat" çizgidir. 2006-10-25
17:13
Ahrar Demokrat çizgi(2)
Yüz yıllık tarihi seyri içinde Ahrar'dan başlayıp Ağar'a kadar uzanan siyasî çizginin adı "hürriyetçi demokrat" çizgidir.
Bu siyasî çizgi, şartlara bağlı olarak bazan perdelenerek gizlenmiş, bazan kopma noktasına gelecek kadar zayıflamış, bazan da tek başına iktidar olacak kadar kuvvetlenmiş.
Emirdağ Lâhikası'ndaki bir mektupta ifade edildiği gibi, komitacı İttihatçılar tarafından "Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa (1909 ve 1913) başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. onların müttefiki olan İttihad-ı Muhammedî (asm) efradının çoklarını astılar ve 'Ahrar' denilen Demokratları kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar" ise, benzer dehşetli hadiselerin Cumhuriyet döneminde de Demokratların başına getirilmek istendiği kat'îdir. (Age, s. 271)
Sayfa numarasını verdiğimiz bu mektupta, yaşanan ve yaşanması muhtemel olan hadiseler hakkında son derece ibretli ve çarpıcı tahliller yapılıyor, hatta gizli birtakım münasebetlerin kordinatları veriliyor. Meselâ, bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz:
1) İttihatçılar, iki defa darbe yaparak Ahrar'ı iktidardan düşürdüğü gibi, Halkçıların da, ne yapıp edip Demokratları iktidardan düşürmek için benzer arayışlara girdiği kat'iyyen anlaşılmış durumda.
2) İttihatçılar, Ahrar'ı kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştıkları gibi, Halkçılar da Demokratlar için benzeri bir plan hazırlayacaklar ve dindar halkı Demokratlardan soğutmaya çalışacaklar. (Meselâ, Zübeyir Gündüzalp'in tâbiriyle, "Halkçıların dindarları" eliyle bir parti kurdurup, demokratların oyunu bölmek, dolayısıyla tek başına iktidar yolunu kapatmak gibi...)
3) Normalde, Nurcular hangi tarafa meyletse, ulemâ dahi ona taraftar olur. Halkçılar ise, bu planı da bozmaya ve meselâ ulemânın resmî bir kısmını yanlarına alıp Demokratlara karşı sevk etmeye ve Demokratın tarafında, onlara mukabil gelecek Nur Talebelerini ezmeye çalışacaklar. Tâ ki, Nur Talebeleri vasıtasıyla ulemâ Demokrata iltica etmesin.
4) Halkçılar için, Demokratların iktidarı yerine, Demokratların oy potansiyelini bölen ve iktidar şansını elinden alan "dinci görünümlü" hareketin iktidarı daha ehven ve daha avantajlıdır. Zira, onlara her istediğini yaptırabilir.
Aynı mektupta saklı bulunan daha başka noktaları da muhakemenize, ferasetinize havale ediyoruz.
Otuz beş yıllık kesinti
Meşrûtiyet zamanında Prens Sabahaddin Bey ve Mizancı Murat Beyin fikrî öncülüğünde boy gösteren Ahrar hareketi, 1913 yılındaki kanlı "Bâbıâli Baskını" ile ikinci büyük darbeyi yedi ve perde altında gizlenerek varlığını gizlice sürdürmeye çalıştı.
Otuz beş yıllık kesintiden sonra Adnan Menderes liderliğinde yeniden dirilen ve siyaset sahnesine çıkan bu siyasî hareket, Üstad Bediüzzaman ve talebelerinin "nokta-i istinat" olması ve halkın kahir ekseriyetinin de onlara destek vermesiyle, 1950'de tek başına iktidar mevkiine geldi.
Ne yazık ki, bu iktidar devresi ancak on yıl kadar sürebildi. 1960'ta yapılan kanlı bir darbe ile Demokratlar devrildi.
Hürriyetçi demokrasi kesintiye uğradı. Tıpkı, aynı Demokrat kadroların 1971'de muhtıra ve 1980'de ikinci bir darbe ile iktidardan düşürülmesi zamanında olduğu gibi...
Evet, ihtilâlci totaliter kafa, Ahrar–Demokrat kadroların iktidarını istemiyor. Bunun için de, akla gelebilecek her nevî düzenbazlığı sergilemekten geri durmuyor.
İşte bu noktada önem kazanan yegâne husus şu olsa gerektir: Ahrar ve Demokrat'a "nokta-i istinat" olanların, öyle olması gerekenlerin yıkılmaması, sarsılmaması...
Hele hele bugün için, o nokta-i istinat yerinde sağlam durursa, artık aşılmayacak engel kalmayacak demektir.
Zira, aradan geçen yüz yıllık süre içinde, hürriyetçi demokratlık ciddî bir mesafe kat ederken, totaliter kafa ise kuvvetini ve kamuoyu desteğini bir hayli kaybetmiş olmanın sancısıyla kıvranıyor. Ha gayret, yüz yıl önce müjdelenen hürriyet ve meşrûtiyetin "tam cemâli"ni görmeye, sadece bir ramak kaldı.
Cevap: Ahrar-Demokrat çizgi
Ahrar demokrat çizgi(3)
Bugünkü Doğru Yol Partisi, geçmişteki Adalet Partisi ile Demokrat Partisinin devamı ve misyon takipçisi olduğunu alenen söylüyor. 2006-10-26
08:53
Ahrar demokrat çizgi(3)
Bugünkü Doğru Yol Partisi, geçmişteki Adalet Partisi ile Demokrat Partisinin devamı ve misyon takipçisi olduğunu alenen söylüyor.
Kimse de çıkıp buna itiraz etmiyor, yahut edemiyor.
Ayrıca, hiçbir parti çıkıp da "Hayır, onlar değil, Demokrat'ın devamı biziz" de demiyor.
İktidardaki parti ise, tıpkı Özal'ın söylediği gibi "Biz hiçbir partinin devamı, ya da takipçisi değiliz" diyor.
Dolayısıyla, AKP de aynen ANAP gibi köksüz ve misyonsuz bir partidir. Bunlar için, bir cihetiyle "Millî görüş gömleğini değiştirmiş, ancak Büyük Doğu (Necip Fazıl) çevresinden kopmamış bir siyasî hareket" tarifi yapılabilir.
Neticede, Demokratların devamı olmadığını zaten kendileri hiç çekinmeden söylüyor.
Buna göre, Demokratların devamı olarak geriye sadece Doğru Yol Partisi kalıyor.
Demokratların ise, Meşrûtiyet zamanındaki Ahrarlar olduğunu bizzat Bediüzzaman Said Nursî beyan ediyor.
Meselâ, Emirdağ Lâhikasındaki bir mektubunda aynen şu ifadeyi kullanıyor: "...Eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. onların muvaffakiyetine çok duâ ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar." (Age, s. 267)
Aynı eserin bir başka mektubunda ise, DP'nin kongresinden bahsederken, gariptir ki "Ankara’da dindar Ahrarların kongresi" ifadesini kullanıyor. (Age, s. 426)
Tam bir hürriyet-i şer'iyeye vesile olmak, yahut hürriyetin cemalini tam görmek için telâffuz edilen "yüz sene"lik müddet doldu, dolacak gibi görünüyor.
* * *
Meşrûtiyet zamanındaki Ahrar Fırkası, yeterince imkân fırsat bulup da gönlünce bir icraat yapamadı.
Cumhuriyet dönemindeki Ahrarlar olan DP ve AP ise, bu memlekette pek büyük hizmetlerde bulundu.
İktidar oldukları dönemlerde, ülkenin dört bir yanını şantiyeye çevirerek iş ve istihdam sahaları açtılar. Yollar yaptılar, fabrikalar kurdular, sanayi kollarını geliştirdiler, köylüye, çiftçiye rahat bir nefes aldırdılar.
En mühimi de, din ve vicdan hürriyeti noktasında büyük risk alarak icraatta bulundular. Denilebilir ki, bu uğurda lider ve yönetim kadrosundan şehitler verdiler.
Devrildiler, itildiler, kakıldılar; ancak, yine de yılmadılar ve başlattıkları memleket hizmetine kaldıkları yerden devam ettiler.
Şimdi, bir kez daha tek başına iktidara namzet olacak bir duruma geldiler.
Milletin, ülkenin pek ağırlaşmış sorunları var, cesurâne hizmet bekleyen nice meseleleri var.
Daha öncekiler gibi, bu büyük meselelerin üstesinden yine ancak Demokratlar gelebilir.
Yeter ki, onlara "nokta-i istinat" olacak kimseler, yani o isimsiz kahramanlar, yerinde sağlam dursunlar ve üzerine düşeni hakkıyla yapmaya çalışsınlar. Önemli bir hususu tekraren hatırlatarak bitirelim: Üstad Bediüzzaman'ın ifade buyurduğu gibi, Kur'ân'ın malı olan Risâle-i Nur, dünyada hiçbir siyasete âlet ve tabi olamaz. Risâle-i Nur talebelerinin Demokratlara bir "nokta-i istinat" olmaları ise, bizzat bu eserlerin müellifi tarafından vasiyet derecesinde tavsiye ediliyor.