23.Lem'anın 3.Muhalinin Birincisi

Senin vücudunda her vakit zerreler çalışıyorlar. Senin vücudun kâinatla, hususan rızık münasebetiyle, hususan beka-yı nevi itibarıyla alâkadar ve alışverişi vardır. Senin vücudunda çalışan zerreler, o münasebâtı bozmamak ve o alâkadarlığı kırmamak için dikkat ediyorlar, öylece ihtiyatla ayaklarını atıyorlar. Güya bütün kâinata bakıyorlar, senin münasebâtını kâinatta görüp öyle vaziyet alıyorlar. Sen zâhirî ve bâtınî duygularınla, o zerrelerin o harika vaziyetine göre istifade edersin.

yukarıdaki sözlerin açılımında bulunursanız sevinirim istifade etmek istiyorum

alıntı

Bedenimizdeki bütün işleri yapan maddenin küçük taşı olan atomlardır.yani zerrelerdir.
dikkatle baksan ki her daim faaliyettedirler,
İnsanın bedeni kainatla ya rızıkla,yada diğer insanlarla alakadardır.

Mesela;atomlar bizim bedenimizin kainatla olan ilişkisini görüp diger atomlarala işbirliği yaparak sağlıyorlar.

Akçiğerlerimizin havadaki oksijene ihtiyacı vardır.
akçiğeri oluşturan atomlardır.Akçiğer atomları,oksijen atomlarıyla öyle düzenli bir şekilde çalışıyorlarki insan rahat nefes alıyor.
şimdi şuursuz atomların bunu düşünecek kadar ilimleri,hikmetleri var mı.

cansız olup,elektron,proton ve titreşim özelliğinden başka bir özelliği olmayan atomun akçiğeri yaparak ona lazım olan oksijeni yani havayıda yaratarak bu işleri düzenle yapma ihtimali var mıdır.

hele birde gözünle güneş ışığı arasındaki ilişkiye bak.Işık neden gözü patlatmıyor.gözü yaratan kimde ışığıda yaratan odur.çünkü bu ikisi aynı terbiyeden geçmiştir.
daha midenle ,sebzelerin,meyvelerin ilişkilerine bak.
daha duygularını ve hislerini beyinle düzenleyerek diğer insanlarala iletişimine karşı yaptığı faaliyetleri düşün.

her insan atomdan oluşmuş,
her hayvan atomdan,
lkısacası her şey atomdan yaratılmıştırdır.
su derseniz suda atomdan yaratılmıştırdır.

şimdi böyle farklı farklı eşyala bu cansız atomlardan mı oluşmuştur,yani bu işleri yapan bu atomlarmıdır.

demek atomlar yapmıyor.çünkü atomda ilim yok,hikmet yok,bilgi yok,hayat yok,görme yok,işitme yok,müdebbiriyet yok ve hakeza,
demek yapan bütün bu vasıflardan daha çok vasıflara sahip olan Allahdır.

atomlar görevini yapmasa sen ne dış ve nede iç işlerinde düzenli çalışamazsın.

demek senin gerek duygularınla ,hislerin insanlarla anlaşmandan,gerekse sebze ,meyve ve oksijen gibi unsurlala da uyumlu olman atomlara bağlıdır.

şimdi atomları böyle faaliyetten faaliyete sevk eden Allahın kudretini düşün.

Muhterem Kardeşim, ben de âcizane bu konuda anlayabildiklerimi ifade etmeye çalışayım. Şüphesiz ki bunlar sadece benim anlayabildiklerim olacaktır. Daha güzel ve daha derin manâlarını anlayan ve izah edebilen kardeşlerimiz mutlaka daha detaylı açıklamalarda bulunacaklardır.
İnsan olarak sen mevcudsun, ve basit bir madde değil, çok sistemleri, makineleri ihtiva eden ve devamlı değişen, gelişen, büyüyen canlı bir varlıksın. Öyle bir varlıksın ki; hiçbir intizamsızlık görünmeyen, hiçbir karışıklık olmayan ve çarkları muntazaman işleyen bir makina gibisin.
Sen canlı, daima çalışın bir makina gibi olduğun için, senin vücudunda her vakit zerreler(atomlar) çalışıyorlar. O vücudun butün organları, azaları sonsuz hikmetlere ve gayelere müteveccih olarak çalıştırılıyorlar. İşte senin vücudundaki bu azaların canlılıklarını ve vazifelerini devam ettirebilmeleri için kendilerine lüzumlu olan ve ihtiyaç duydukları maddelerin, madenlerin, unsurların, gıdaların dışarıdan temin edilmesi gerekir. Ve görüyoruz ki vücuttaki bütün aza ve organların, hücrelerin ihtiyaçları eksiksiz temin ediliyor. Nereden? Kâinattan... Yani vücudun ihtiyacı olan en küçük, en basit maddelerin karşılanabilmesi için koca kâinat fabrikasının çalıştırılması lâzım. Meselâ, rızık deyince aklımıza ilk gelen ekmeği ele alalım.
Bu ekmeğin yapılabilmesi için başta buğdaya ihtiyacımız var. Düşünelim buğday için ne gerekiyor? Tarla... Yani toprak... Sulamak için su, su için yağmur, bulutlar, rüzgârlar, güneş, güneş sistemi...devam eder gider. Yani bir lokma ekmek için bizim kâinat fabrikasına ve onun çalıştırılmasına ihtiyacımız var. Ve bu ihtiyacımız devam ettiği sürece de kâinat fabrikasının çalışmaya devam etmesi gerekiyor.
Burada ele aldığımız konular ve ihtiyaçlar maddî olan ihtiyaçlar. Halbûki insanın ihtiyacı yalnızca bedenini ilgilendiren maddi ihtiyaçlar değil. Aynı zamanda ve daha önemli olarak Alem-i misal, alem-i mânâ, alem-i bekâ lâzım. Ta ki insanın manevî yönü ve ebedî yaşama arzusu da tatmin edilebilsin.
Kısaca şunu söyleyebiliriz: insanda hangi duygular varsa kâinatta onu tatmin edecek, karşılayacak maddî ve manevî ihtiyaç maddeleri Rezzâk-ı Kerîm tarafından bu kâinata yerleştirilmiştir. Bu ihtiyaçların temini için gerekli olan sistemler de karşılıklı olarak hem insan vücuduna, hem de kâinata dercedilmiştir. Ve bu sistemler hem kâinatta hem de vücudumuzda eksiksiz, aksaksız ve bilinçli olarak devam eder; hiçbir karışıklığa meydan verilmez. Vücudumuzun tüm zerreleri vaz edilen sisteme uygun olarak çalışırlar. Meselâ saç hücresinde çalışması gereken bir zerre orada çalışır. Ya yolunu şaşırıp Kulak veya burun hücresinde çalışsaydı? Ne olacağını tahmin edersiniz.. Nimetler eksiksiz, sistemler kusursuz.
Bizlere de bunların şükrünü eda etmeye çalışmak düşüyor.
Selâm ve muhabbetlerimle...

alıntı