Peygamberimizle Enes’in Anlaşması
Hazreti Enes bir gün sevgili Peygamberimizden, Kıyamet gününde, kendisine özel olarak şefaat etmesini istemiş. O da şefaat edeceğine dair söz vermiş. Ancak Hazreti Enes, şefaate nerede ihtiyaç duyacağını bilemiyormuş …
Bunun üzerine: “Başım nerede sıkışır ey Allah’ın Resulü? Söyleseniz de sizi orada arasam, ”diye sormuş. Peygamberimiz: “Beni ilk önce Sırat’ta ara!” cevabını vermiş.
Enes, Peygamber Efendimizi Sırat’ta bulamama endişesiyle tekrar sormuş: “Pekiyi, seni Sırat’ta bulamazsam?” “O zaman beni Mizan’da ara!”
Ancak Enes, Mahşer yerinin kalabalık olacağını iyi bildiği için endişesi hâlâ devam ediyormuş. Bu nedenle yeniden sormuş:
Ya sana Mizan’da da rastlayamazsam ? “O zaman beni Havuz’un yanında ara! Mutlaka bu üç yerin birinde buluşuruz,” diyerek Enes’in endişesini gidermiş, gönlünü ferahlatmış…
Sevgili çocuklar… Belki de Kıyamet günü, Sırat, Mizan ve Havuz kelimelerini ilk defa duyuyorsunuz. Bunun için, size bunları kısaca açıklamak istiyorum. Kıyamet günü: Dünyanın sonunun geldiği ve yeni bir hayatın başlangıcı olan gündür. Buna Ahiret günü de denilir. Ahiret aynı zamanda yaşayacağımız öbür dünyanın adıdır.
Sırat: Kıyamet kopup, ahiret hayatı başlarken, insanların üzerinden geçeceği bir köprüdür. Bundan dolayı, “Sırat Köprüsü” denilir... İşte, her insan, dünyadaki davranışları karşılığında bu köprüden kolaylıkla veya zorlukla geçer… Yararlı ve güzel davranışlarda bulunanlar Sırat’ı şimşek hızıyla geçerler… Zararlı ve kötü davranışta bulunanlar ise Sırat’ı geçmekte çok zorlanır ve bazıları da geçemezler.
Mizan: Dünyada yapılan işlerin, iyi ve kötü davranışların tartıldığı teraziye verilen isimdir. Sevap ve günah kefelerinden oluşan bu terazide her insanın günah ve sevapları tartılır. Mizan’da sevabı ağır basanlar cennete, günahı çok gelenler ise cehenneme giderler…
Havuz: Sevgili Peygamberimizin, mahşer gününün o sıkıntılı ve bunaltıcı sıcağında, ümmetinden cennete girmeye hak kazananlara, su ikram ettiği havuzdur. Buna “Kevser Havuzu” denilir. Bu havuzdan bir kez su içenler bir daha hiç susamazlar