Tövbe; Allah’a (c.c) yönelmek
Kulun Allah’a (cc) yönelişi ne ile mümkündür?
Şefkat ve merhamet sahibi olan Allah-u Zülcelal, kulundan, kendisine nasıl yönelmesi gerektiğini de izah etmiştir. Zahiri-bedeni olarak Allah’a yönelmek, başta gerçek bir itikada sahip olmakla başlar. İmanı sahih olmayan bir insan, daha ilk adımda hata içerisinde demektir. Çünkü, neye inandığını tam olarak bilemeyen bir kimse, nasıl olur da Allah’a yönelmekten bahsedebilir ki?
Ardından, Allah-u Zülcelal’in ondan, yani kulundan istediklerini tam olarak bilmeli, ibadetlerin yapılış şekillerini öğrenmeli, onları uygulamalı, diğer konulardaki emir ve yasaklarına da uymalıdır. Bunlar Allah’a bir kul olarak yönelmenin temelini teşkil ederler.
Bu zahiri ilim ve ibadetlerin dışında, bir de manevi-kalbi ilim, ameller ve ibadetler vardır. Fıkıh ilmi zahiri ibadetlerle ilgilenirken, tasavvuf ilmi de manevi (Batıni) ibadetlerle ilgilenmektedir.
İşte, kulun Allah’a (cc) yönelmesinin en önemli aşamasını bu manevi-kalbi yöneliş belirler ki, bu yönelişinde ilk ve en önemli basamağı tövbedir. Eğer bu ilk aşama başarıyla geçilirse, Allah’a (cc) giden yol da insana kolaylaşacaktır.
Tövbe; kul ile Allah (cc) arasında bir tür anlaşma, sözleşme ve bi’attır. Her müslümanın Allah-u Zülcelal’e tövbe etmesi farz-ı ayn’dır, yani bütün müminlere farz ve şarttır. Bu sebeple, kendisine yönelmek isteyen kullarını, nasıl kabul edeceğini Allah-u Zülcelal şöyle ifade etmektedir:
“Gerçekten Allah çokça tövbe edenleri ve güzelce temizlenenleri sever.” (Bakara; 222)
Demek ki, Rabbimiz, tövbe eden, işlemiş olduğu günahları hatırlayıp, boyun bükerek kendisinden özür dileyen ve bu suretle günahlarının kirlerinden temizlenenleri sevmektedir. O’nun, o engin merhamet ve şefkatine muhatap olabilmenin yolu tövbe etmekten geçmektedir.
Tövbe, günahlar ve kötü alışkanlıklardan ayrılıp pişman olmuş bir kalple, bir daha günah işlememeye niyet etmektir. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayeti kerimede şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Kalpten, samimi bir şekilde tövbe ederek Allah’a dönün.” (Tahrim, 8)
Halk arasında bilinen ve yapılan üç türlü tövbe vardır. Bunlar:
1. Yapmış olduğumuz günahlardan dolayı kendi kendimize yaptığımız tövbedir.
2. Camilerde ve sohbet meclislerinde, bir hocanın beraberce tekrarlatarak yaptırdığı tövbedir.
3. Sahabe-i Kiram’ın, Hz.Peygamber (sav) elinden tutarak ve onu şahit göstererek; “Gücüm yettiği kadarıyla; şunları… şunları… terk etmeye ve şunları… şunları… da yapmaya söz veriyorum” demesi gibi yapılan tövbe.
Peygamber Efendimiz (sav)’in vefatından sonra da bu tövbe, manevi varislerine intikal etmiş ve bu şekilde tövbe edilegelmiştir. Bu şekilde yapılan tövbe, tövbelerin en makbulü ve kabule en şayan olanıdır. Çünkü, elinden tutulup tövbe edilen velinin tövbesi, Allah katında daha makbuldür. Onun hem kendisi hem de elinden tutan kişi için tövbe etmesi, Allah’ın merhametini hak etmeye daha layıktır.
Bu konuda ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseydiler ve Allah’tan bağışlanma dileselerdi, Resul de onlar için istiğfar etseydi, elbette Allah’ı tövbeleri kabul edici ve merhamet edici olarak bulurlardı.” (Nisa; 64)
Evet, insan, şeytanın sermayesi olan günahları terk ederek, Allah-u Zülcelal’e dönmelidir. Çünkü kurtuluşun bundan başka çaresi yoktur. Niketim Allah-u Zülcelal, başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Ey Mü’minler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz ki, kurtuluşa erebilesiniz.” (Nur; 31)
İnsanın tövbe etmesi, kalbinin manevi olarak uyanmasının alametidir. Manevi olarak uyanmaya başlayan kimse de:
1-Nefsinin acizliğini hatırlayınca boynunu büker.
2-Günahlarını hatırlayınca, hemen tövbe eder.
3-Dünyayı hatırlayınca, düşünüp ibret alır.
4-Ahireti hatırlayınca sevinir.
5-Allah-u Zülcelal’in kudret ve azametini hatırlayınca da ürperir.
Görüldüğü gibi tövbe etmek insana ne kadar güzel, kıymetli ve Allah’ın sevgi ve rızasını kazanabilecek özellikler kazandırmaktadır.
İşte bundan dolayı, Allah’a (cc) yönelmek isteyen kulun yapması gereken en önemli şey, imandan sonra, tövbe etmektir.
SELMAN SADIK