Kurtulanlardan mı Kurtulunanlardan mısınız?
İnsan dünyadan iki şekilde ayrılır. Birincisi; Dünyanın işkence ve eziyetlerinden kendisini kurtarır. İkincisi, diğer insanlar onun elinden aman dilerler. "Keşke bu kişi dünyada olmasaydı, herkes ondan rahatsız oldu" diye beddua ederler.
Bir gün Hz. Ali (ra)'ın yanından bir cenaze geçerken, Hz. Ali (ra) dedi ki: - Acaba bu müsterih midir, yoksa müsterihi minhu mudur? Ona:
- Ya emirü'l müminin! Niçin böyle dedin? Dediler. Hz. Ali (ra) buyurdu ki:
- Eğer o, dünyada amel-i salih yapmışsa, dünyanın işkencesinden, eziyetlerinden kurtuldu, rahata kavuştu. Ama herkesi rahatsız eden biriyse, insanlar ondan kurtuldular, rahata kavuştular.
Nasıl dünyada perişan olmamak için her insana bir sermaye lazım ise ahiret için de bir sermaye lazımdır. Orada perişan olmamak için insanın elinde bir sermayesi olmalıdır. Bu sermaye de Allah-u Zülcelâl'i sevmektir. Allah-u Zülcelâl'in sevgisi bir kimsenin yanında olursa, o kişi çok zengindir. Bu sermayeyi dünyada temin etmemiz lazımdır. Ahirete gittikten sonra Allah-u Zülcelâl'in aşkını, muhabbetini kazanma fırsatı insanın eline bir daha geçmez.
Onun için henüz bu dünyada iken bunu Allah-u Zülcelâl'den istemek lazımdır. O'ndan istediğimiz zaman, cömerttir, bize isteğimizi inşallah verecektir. Allah-u Zülcelâl kullarına bakıyor. Kul, nasıl istiyorsa, Allah-u Zülcelâl ona nasıl istiyorsa o şekilde verir.
Allah’ım Bana Yardım Et, Kuvvet Ver ki…
Dikkat ederseniz, rakı içmek isteyene rakı verir, kumarhaneye gitmek isteyeni, kumarhaneye gönderir. Yani kul ne isterse, Allah-u Zülcelâl onun isteğini verir. Onun için daima Allah-u Zülcelâl’e karşı kulluk vazifemizi yapmaya çalışalım ve: "Ya rabbi! Ben senin zayıf bir kulunum. İbadetlerimi yapabilmem ve günahlardan muhafaza olmam için sen bana kuvvet ver" diye ondan talep edelim. Biz kulluk vazifemizi yerine getirdiğimiz zaman, O (cc) kudret ve azamet sahibi olan Allah-u Zülcelâl de bize kuvvet verecektir.
Ebu Hureyre (ra) Ashab-ı Kiram’ın içinde, Peygamber Efendimiz (sav)'den en çok hadis-i şerif rivayet eden zattır. Peygamber Efendimiz (sav) ile çok oturup, kalkmıştır. Bir gün Ebu Hureyre (ra) çarşıda bir arkadaşını gördü ona dedi ki:
- Nereye gidiyorsun? Arkadaşı:
- Çocuklarıma bir şeyler satın almaya gidiyorum, dedi. Böyle söyleyince Ebu Hureyre (ra) dedi ki:
- Eğer ölüm satılıyorsa benim için satın al. Bir kişi şiddetli bir sıcakta, çok susadığı zaman soğuk suyu nasıl sever ve isterse, ben de ölüme öyle aşığım ve onun istiyorum. Çünkü ölümle Rabbimin huzuruna gideceğim.
Oysa biz ölümü duyunca, korkudan titriyoruz. Niçin? Çünkü ölüme hazır değiliz. Ölüme hazır olursak, aynı Ebu Hureyre (ra) gibi onu isteyeceğiz. Çünkü ölüm, mü'min için istirahattir. Ölüm ile dünyanın meşakkati müminin üzerinden kalkar. Tabii onlar bunu bildikleri için bir an önce Allah-u Zülcelâl’in huzuruna gitmek istiyorlardı.
Onlar, Allah-u Zülcelâl'in muhabbetini kazanmışlardı. Nasıl bir kişi, bir dostundan bir süre ayrı kaldığı zaman onu özlüyorsa, bu zatlar da Allah-u Zülcelâl'e âşık oldukları için O’nun huzuruna bir an önce gitmeyi öyle özlüyorlardı.
Bu her müminin görevidir. Her mü'min kendi derecesine göre, denizden bir damla da olsa bu aşkı, muhabbeti kazanmak için gayret göstermelidir.
Kıyamet günü Allah-u Zülcelâl bize:
- Ya kulum! Sen dünyada kimi seviyordun? Diye soracaktır. Korku ve hayâdan dolayı;
- Ya rabbi! Sen benim halıkımsın, Rabbimsin. Ben kimi sevecektim ki, Seni seviyordum, diye cevap vereceğiz. O zaman Allah-u Zülcelâl:
- Yalan söyledin. Sen dünyada benden bahsetmiyordun. Benim zikrimi, ibadetimi yapmıyordun. Aşkla değil, adet olarak insanların içinde bana ibadet yapıyordun, diyecek. -Neuzubillah- ve bizi tazir edecektir, azarlayacaktır.
Onun için şimdi Allah-u Zülcelâl ile aramızı düzeltmemiz lazımdır ki; "Seni seviyordum, Ya Rabbi" sözümüz doğru olsun.
İnşallah, kim ne isterse Allah-u Zülcelâl verecektir. Yeter ki o isteğimizde samimi olalım. Onun kapısında durup yalvararak "Yarabbi! Sen benim isteğimi verinceye kadar, ben senin kapından ayrılmam" dediğimiz zaman, Allah-u Zülcelâl öyle cömerttir ki, mutlaka bize isteğimizi verecektir. Ama samimiyetimiz yoktur ve sanki ihtiyacımız yokmuş gibi hiç istemiyoruz.
Seyda Muhammed El-Konyevi Hz (k.s.)
Cevap: Kurtulanlardan mı Kurtulunanlardan mısınız?
Allah razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşım olmuş..