Cevap: İffet ve Hayanın Önemi
Kızlarımız, tehlikeler karşısında aciz bir mahluk olarak, ahlaksızların elinde bir oyuncak olmamalıdır. Bu devirde herkesten, her yerde ona zarar gelebilir. Bu zarar, onun parasına, puluna değil, şeref ve haysiyetinedir. Paraya olan zarar telafi edilebilir. Manevi zarar, yerine konamaz. Ahlaksızların içinde genç kız için şerefle yaşamak çok güçtür. İffetli bir kız, diğer bazı kızlar gibi, flört yapmaya heveslenmemeli. Bu tehlikeli bir tecrübedir. Esasen flörtle yapılan evlilik, çok zaman mutluluk getirmez.
İffeti muhafaza için, gençleri zamanında evlendirmeli, iffeti zedeleyecek yerlerden uzak durmalıdır. Gençliğin hakkı adı altında çeşitli eğlenceler, genç kızı elde etmek için birer tuzaktır. Bunun tuzak olduğuna inanmayan bir kız, tuzağın içine düştükten sonra, aklı başına gelir. Fakat iş işten geçmiştir. Tuzağın görünüşteki cazibesine kapılan kızlar, erkeklerin elinde çabucak birer oyuncak hâline gelir. Kendine güvenen bir kız bile, onların karşısında sonuna kadar dayanamaz. Yakışıklı bir erkeğin aldatıcı gülümsemesi karşısında, yenilebilir. Artık o kız, tuzağa düşmüştür. O tuzaktan kurtulan pek az veya hiç yoktur. Halbuki, o tuzak dediğimiz eğlence yerlerine gitmemek daha kolay bir iştir. (Göz görmeyince, gönül katlanır) diye bir atasözü vardır. Oraya gitmeyen bir genç kız, oranın tehlikesinden kurtulmuş olur. Giderse, kurtulması zordur.
Kadın gözü ile kadın
Erkek gözü ile kadın konusunu ele almadan önce, kadın gözü ile kadınların halini anlatan bir yazıyı buraya almak istiyorum. Bayan Gülay Göktürk, Yeni Yüzyıl’daki yazısında özetle diyor ki:
(Kadınların, hayatın çeşitli alanlarında vitrin süsü gibi kullanılmasına hep tepki duydum. Politik partilerin, vitrinlerine mostralık birkaç kadın koyarak, kolay tarafından çağdaş parti imajı peşinde koşmalarına da, gazetelerin her Allah’ın günü arka sayfalarında ayırdıkları “güzel kadın” kontenjanına da, basının kadın unsurunu tabak-çanak gibi bir promosyon malzemesi olarak kullanmasına da, reklamlarda pazarlanan ürüne uysa da uymasa da çıplak kadınların boy göstermesine de bir türlü alışamadım. Ama, şu fuarlar var ya fuarlar... Kadın vücudunun fuarlarda son model arabaların, tekstil makinelerinin, inşaat malzemelerinin yanı başında “hostes” olarak kullanılışı...
İşte aşağılanışın bu kadarına katlanamıyorum. Kim bilir, belki canlı canlı gördüğüm içindir; belki orada bulunuşlarına bir gerekçe bulmak için en ufak bir gayret gösterilmeye bile zahmet edilmeden, tam bir utanmazlıkla resmen ve alenen kullanıldıkları için...
Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.
Bilişim 98’i dolaşırken yine aynı mide bulantısını yaşadım. Göğüslerini ve uzun bacaklarını açıkta bırakan giysileri ve frapan makyajlarıyla hostes kızlar yine iş başındaydı. Hayatlarında tek bir tuşuna basmadıkları, en basit bir soruya cevap verebilecek kadar bile tanımadıkları bilgisayarların yanında durarak, bulundukları standı bir cazibe merkezine dönüştürmeye çalışıyorlardı.
Önlerinden çabucak ve göz göze gelmemeye çalışarak geçip Bilgisayarlı Beste Yarışması’nın yapılacağı salona yöneldim. Yarışmada finale kalan 11 gencin bilgisayarlarıyla kurdukları orkestralarına çaldırdıkları özgün besteleri dinledim. Yarışmacılar arasında bir tek bile kız yoktu. Hatırladığım kadarıyla geçen yıl ve ondan önceki yıl da yoktu. Erkekler bilgisayarda beste yapıyor, kızlar da o bilgisayarların yanında durup erkekleri çekmeye çalışıyordu.
Avrupa’daki seks yerleri
Gidenler bilirler, Amsterdam’ın Red Light District denen semtinde gezerken, seks shopların neon ışıklı geniş vitrinlerinde müşteri bekleyen fahişeler görürsünüz. Akşam hava karardı mı, üzerlerinde bir sütyen bir külotla vitrine çıkar, saatlerce ya ayakta ya da bir sandalyeye oturarak, arada bir seksi hareketler yaparak müşteri bulmaya çalışırlar. Vitrine çıkmış kiralık kadınlardır bunlar. Vücutları hiç tartışmasız metadır. Sadece üzerlerinde fiyat etiketleri eksiktir. Seks shop sahipleri hiç değilse, sattıkları mal konusunda müşteriyi yanıltmaya çalışmıyorlar. Fuarlardaki gibi kadın vücudu ile müşterinin aklını karıştırıp, dikkatini dağıtıp başka bir şey satmıyorlar. Müşteri ne almak istiyorsa ona bakıyor, beğenirse parasını bastırıp alıyor.
Bence fuarlarda yapılan şey ticari ahlaka da sığmıyor. Kadın gösterip araba ya da bilgisayar satmaya çalışmak doğrudan dolandırıcılığa giriyor. Hostes kızlarımız da bu dolandırıcılığa alet oluyor.)
Cevap: İffet ve Hayanın Önemi
İffetli kadın
Yukarıdaki yazıda Kadın gözü ile kadın demiştik. Bu isabetli bir tabir değildir. Çünkü iyi bir kadının diğer kadınlara bakışı ile, kötü bir kadının bakışı farklıdır. İyi bir erkekle, kötü bir erkeğin bakışları da farklıdır. İyi bir kadınla, iyi bir erkeğin bakışları arasında fazla fark olmaz. Yukarıdaki yazıyı feminist bir kadının, kadınlara hangi açıdan baktığını göstermek için almıştık. Şimdi de, Türkiye Gazetesi yazarlarından Sayın Rahim Er’in yazısını özetle alıyoruz:
(Bir Müslüman genç kız ve kadının giyinişi sade olmalı; dikkat çekmemelidir.
Sade ve özenli bir kıyafet, muhatabında saygı uyandırır. Aşırı renkler ve dikkat çekici ve gösterişe kaçan süslerden kaçınmalıdır! Pantolon, erkek kıyafetidir. Ayrıca pantolon, hanımları çirkinleştirmekte, manto altında bile olsa kaba saba olmaktadır. Ayakkabıları da sade olmalı, yürürken ses çıkartmamalıdır.
Tesettür, sade ve gösterişten uzak ve zarif olmalıdır. Mümine narin olur.
Kadın, gülünç olacak şekilde giyinip süslenmemeli; partal da olmamalıdır. Sadelikteki ihtişam ve estetiği yakalamaya çalışmalıdır. Örtünme, gösteriş veya başka bir maksatla olmamalı. Tesettür, yüce Allah’ın emri olduğu için yapılırsa, bunu yapan hanım, her an sevap alır.
Sırf rızk endişesi ile, zaruretsiz, uygunsuz işlerde çalışmamalıdır. İş hayatında, erkeklerle sürekli muhatap olmanın büyük zararı olur. Evlerimiz kadınlarımızın sarayıdır. Kızlar ve kadınlar, bu saraylarda el işi, ev işi, mutfak işi... gibi işlere zevklerini, estetiklerini, göz nurlarını, ihlâslarını katarak eserler vermekte; anneler, dinimizin ve millet hayatımızın teminatı sağlam nesiller yetiştirmektedir.
Bunlar yapılırken de günün nasıl bittiğinin farkına bile varılmaz.
Nerede cennet benzeri bu hayat; nerede servise yetişme, işe ulaşma ve iş hayatında verimli olma kaygısı? Evlerde ne patron baskısı, ne müdür sorgusu, ne azar, ne de kem gözler vardır; günahtan uzak bir huzur iklimi.
Dışarıdaki işte çalışan bir kadın; ne kadın kalmakta, ne erkek olmakta ve bu çelişkinin ruhunda doğurduğu sancı yüzünden de çok çabuk çökmekte ve devamlı namahremlerle görüştüğü için de maalesef, yüzündeki nur kaybolmaktadır.
Bu sebeple, işte çalışmaktan başka çaresi olmayan hanımlar, günaha girmeden, günlerini kurtarmaya azami dikkat etmelidir. Bunlara uyan kazanır, uymayan ise kaybeder. Peygamber efendimiz, (Ateşe dayanacağın kadar günah işle) buyuruyor. Ar damarı çatlamış kıyafetlerle sokaklarda dolaşmamalıdır.
Uygunsuz giyiniş, pervasız bakışlar, iç gıcıklayıcı ses tonu, dikkat çekici yürüyüş gibi dinimizin yasakladığı hal ve hareketlerden uzaklaş; yüksek iman, edep ve iffetle bayraklaş...
Bir hanım, zaruret olmadan, yabancı erkeklerle telefonla bile görüşmemeli, onlarla senli benli olmamalıdır. Zaruret varsa, konuşma gayet kısa ve mesafeli, resmi ve ciddi olmalıdır. İhtiyaçtan fazla konuşmak, şakalaşmak, şımarıklık, lâubalilik ciddiyetten uzaklaştırır; kötü puana sebep olur. Hareketler hiçbir zaman hoppa, hafif meşrep olmamalıdır.
Hanımlarının en büyük serveti iffet ve edebidir. İffet ve edep, insanla hayvanı ayıran farktır. Bir genç kız, kısmetini sokakta ve gayri meşru yollarla aramamalıdır. Bir kız, evlenmek, hakkında hayırlı mı, hayırsız mı bilemez. Bu bakımdan mutlaka evlenmeyi değil, hakkında hayırlı olanı istemelidir!
Bu tavsiyelere uyan, herkesin hürmet edeceği hakiki bir hanımefendi olur. Hanımefendi olan da, Allah’ı, Resulullahı ve Müslümanları sevindirir; öbür halde ise şeytanı...
Bir mümine öyle olmalı ki, başka mümineler de ona imrenmeli ve ona benzemeye çalışmalıdır.)
İffetini muhafaza etmek
Bir okuyucumuz soruyor: “Evli birisini seviyorum. Buluşmuyoruz, sadece kalben seviyorum. Yine de çok günah işliyor muyum?”
Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti [namusu] korumak ve günah olan işlerden kaçmak şartı ile birisine karşı sevgi duymak günah olmaz. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehiddir.) [Hakim, Hatib]
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek sabredeni Allahü teâlâ, affedip Cennete koyar.) [İ.Asakir]
Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak sevgi insanı sağır ve kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin hayırlıları, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.) [Deylemi]