-
Miraç, Gaybı İspat Eder
Ümmetine anlatacağı meseleleri ciddi iki kere iki dört eder katiyetinde anlatsın; gıyâben inandığımız şeyleri müşahedesi olarak bize intikâl ettirsin; hatta Allah’ı görsün ve görmeye dayalı olarak da “vardır” desin; melekleri, Cennet’i, Cehennem’i görsün ve bildirsin diye çıktığı Huzûr (cc)’dan bir saatine bin yıllık dünya hayatının kâfi gelmediği Cennet’i temâşâ edip ve bir anlığına bin yıllık Cennet hayatının kâfî gelmeyeceği Cemâlullah’la müşerref olduktan sonra; Kur’ân’a ait bütün meselelerinin hakikatlerini, bütün ibâdetlerin mana ve hikmetlerini anlamak, anlatmak ve Risâlet vazifesini tamamlayıp, ümmetini karanlıklardan kurtarıp nûra çıkarma yolunda, kendisine her türlü işkencenin yapıldığı bir anda, yeniden yeryüzüne dönmüştür.
MİRAÇ, EFENDİMİZ’E MORAL KAYNAĞI OLMUŞTUR
Miraç hadisesinden önce Allah Resulü (sas) ve Müslümanlar akla hayale gelmedik zulüm ve işkencelere maruz kalmışlar, hatta bu işkencelerden korunmak için bazı müslümanlar Habeşistan’a hicret etmişlerdir. Ayrıca bütün bu dayanılmaz zulümlerin üstüne müslümanlar bir de Ebu Talib mahallesinde müşriklerin iktisâdî, ailevî her yönden müşriklerin boykotuyla karşı karşıya kalmışlardır. Daha sonra ise bu sıkıntıları Efendimiz’in dört yaşındaki en büyük oğlu Kasım’ın, ardından diğer oğlu Abdullah’ın, müteakiben maddi ve manevi destekleriyle Nebiler Serveri’nin her zaman yanında olan amcası Ebu Talib ve hakkında “Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı İmran’ın kızı Meryem’di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.” buyurduğu biricik hayat arkadaşı Hz. Hatice validemizin vefatları takip etmiştir.
Peş peşe gelen bu hadiseler Allah Resulü’nü ziyadesiyle mahzun etmiştir. İşte tam böylesi bir atmosferde Nebiler Serveri’nin beşeriyete ait perdeleri bir bir geçerek hem cismen hem de bedenen Cenab-ı Hakk’ı müşahede etmesi, İnsanlığın İftihar Tablosu ve ardından sahabiler için büyük bir moral kaynağı olmuştur. Allah u Teala, Efendimiz’i huzuruna alarak O’nu taltif etmiştir.
ALLAH, EŞSİZ SANATINI EFENDİMİZ’E GÖSTERMİŞTİR
Her sanat sahibi sanatını teşhir etmek ister. Allah u Teala yaratmış olduğu bütün alemleri, bu alemlerdeki eşsiz sanatı ve akıllara durgunluk verecek nizamı, güzel isimlerinin hakikat ve tecellilerini bütün mahlukat namına onlar arasından seçtiği kulu ve resulü Hz. Muhammed’i katına alarak O’na göstermiştir. Allah Resulü keyfiyeti bizce meçhul bir binek vesilesiyle Cenab-ı Hakk’ın yaratmış olduğu eşsiz sanat harikalarını bir bir görmüş ve en sonunda da bu sanatın kaynağı Cemalullah’la müşerref olmuştur.
...VE NAMAZ
Allah Resulü, miraçla beşerin ulaşamadığı noktalara ulaşmış, kurbetin hazzını tadıp geriye dönmüş ve sonra da orada duyup tattığı hakikatleri diğer insanlara da anlatıp o zümrüt tepelere onları da götürmek istemiştir. Cenab-ı Hak da Miraç’taki manevi atmosferi teneffüs edebilmeleri için adeta bir armağan olarak namazı Efendimiz vesilesiyle insanlara hediye olarak göndermiştir. Zira namaz, Allah Resulü’nün ifadesiyle her mü’minin miracı olarak, onları da miraca götürebilecek nurdan bir binektir. Bu sayede her mü’min, kılacağı namazın keyfiyeti ölçüsünde miraç ufuklarında pervaz edebilecektir.
ALİ DEMİREL