Sulh heyeti Peygamberimizin huzurunda

Kureys elçisi Süheyl bin Amr, Resûlullahin huzuruna vardi. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz ise bagdas kurmustu. Müslümanlar da çevresinde oturmuslardi.

Süheyl bin Amr uzun uzadiya konustu. Sonra Peygamber Efendimize sulh teklifinde bulundu. Peygamber Efendimiz sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh sartlarinin müzakeresi yapildi. Onlarda da anlasmaya varildi. Sira anlasma sartlarinin yazilmasina gelmisti. Hz. Ali musalâhanin sartlarini yazmak üzere kâtip tayin edildi.

Peygamberimiz, Hz. Ali’ye, “Yaz!” dedi. “Bismillahirrahmanirrahim .”

Süheyl bin Amr, buna itiraz etti. “Biz, Bismillahirrahmanirrahim’i bilmiyoruz. Sen böyle yazma!” dedi.

Resûl-i Ekrem, “Öyle ise nasil yazalim?” diye sordu.

Süheyl, “Bismike Allahümme, yaz” dedi.

Kureysliler, eskiden beri “Bismillahirrahmanirrahim ” yerine “Bismike Allahümme’yi” kullanirlardi.1

Peygamber Efendimiz, “Bismike Allahümme de güzeldir” buyurduktan sonra Hz. Ali’ye, “Haydi yaz: Bismike Allahümme” diye emretti.

Hz. Ali de ayni sekilde yazdi.2

Bundan sonra Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Hz. Ali’ye söyle yazmasini emretti:

“Bu, Muhammed Resûlullahin, Süheyl bin Amr’la üzerinde anlasmaya varip sulh olduklari, icabinin taraflarca yerine getirilmesi kararlastirilip imzaladigi maddelerdir.”

Kureys heyeti baskani Süheyl yine itiraz etti, “Vallahi, biz senin gerçekten Allah’in Resûlü oldugunu kabul edip tanimis olsaydik. Beytullahi ziyaretine mani olmaz ve seninle çarpismaya kalkmazdik” dedi.

Peygamber Efendimiz, “Peki nasil yazalim?” buyurdu.

Süheyl, “Muhammed bin Abdullah diye kendi ismini ve babanin ismini yaz” dedi.

Peygamber Efendimiz, “Bu da güzeldir” buyurduktan sonra, Hz. Ali’ye, “Yâ Ali, sil onu. Sil de Muhammed bin Abdullah yaz” diye emretti.1

Hz. Ali, “Hayir! Vallahi, ben Resûlullah sifatini hiçbir zaman silemem” diye yemin etti.2

Bu arada Müslümanlar da, Hz. Fahr-i Âleme karsi besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak, “Biz, Resûlullah Muhammed’den baskasini yazdirmayiz. Ne diye dinimiz ugrunda bu eksikligi, bu hakareti kabul ediyoruz?” diye yüksek sesle konusmaya basladilar.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Müslümanlara seslerini kismalarini ve susmalarini mübârek elleriyle isâret buyurdu. Birden sustular.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz Hz. Ali’ye, “Bana o sifatin geçtigi yeri göster” dedi.

Hz. Ali, “Resûlullah” kelimesinin geçtigi yeri gösterdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de onu eliyle sildi. Yerine ise “Ibni Abdullah (Abdullah’in oglu)” kelimelerini yazdirdi.3

Peygamber Efendimizin, sulha ciddi taraftar oldugunu, sulha giden yoldaki manileri ortadan kaldirmaya ne kadar gayret gösterdigini bu bir iki nümûneden de anlamak mümkündür.