Bilindiği üzere özellikle bu asırda bütün insanlar zayıflamanın yollarını aramakta ve hatta zayıflamak için bilmediğimiz ilaç , ot ne varsa her şeyi kullanmaktayız.. Halbuki yıllardır yiyecek sektörünün üzerimizde oynanan bir oyunu vardı fark edemedik ta ki sağlığımızı kaybetmeye başlayana kadar.

Önce bize Peygamber Efendimiz'in sünneti seniyyesi unutturuldu. Güzel gösterişli ve zararlı aynı zamanda kilo aldıran yiyecekler piyasaya sürüldü. Kilo alımı çoğaldı, sağlığımızı yavaş yavaş kaybetmeye başladık. Sonra dediler ki kilo zararlı, yiyecekler zararlı, zayıflayın deyip birçok besin değeri yüksek olan yiyecekler elimizden alındi.

Bizleri maddi manevi her şekilde zayıflattılar. Halbuki hazır gıdalardan (cips, kola, çikolata, margarin gibi) uzak dursak gayet sağlıklı oluruz. Sağlığımız elimizden gitti geç de olsa, anladık ki bu da bir oyunmuş. Oyuna geldik gerçeklerden uzaklaştık şifayı olmadık yerlerde aramaya başladık.

Halbuki sünnete uyup, az yiyip, hazır gıdalardan uzak dursak hem sağlıklı, hem de güzel bir görünüşe sahip olabiliriz.

Sünnete uygun olarak az yemenin ne kadar faydası olduğunu ve sünnetten uzaklaşarak çok yemenin de ne kadar zararı olduğunu hep birlikte okuyalım:

Mide, bedenimizin havuzu gibidir. Bütün organların ihtiyacı olan besin maddeleri ve vitaminlerin hazırlandığı mutfaktır mide. Midede oluşan yeme ve açlık hissi; bütün isteklerin başıdır. Tok olan insan, en başta cinsel arzulara iştah duyar. Ardından o tokluğu sürekli kılmak için mala, çok kazanmaya yönelecektir. Çok kazanmanın yolu ise makam sahiplerine yakın olmak, mevki sahipleri ile iyi geçinmek ya da o mevkileri elde tutmakla mümkündür. Bu da mala-şöhrete olan tamahı artırır. Tamah, arzuları kamçılayacak, kişi konumunu korumak için belki de insan onuru ile bağdaşmayacak birtakım haram yollara başvurmak durumunda kalacaktır. Gazap-hiddet-düşmanlık-kin-öne atılma hırsı vb. şeytani sıfatlar insana eş olmaya başlayacaktır. Bunların doğal sonucu ise; azaba doğru sürüklenmektir.

Bu ince ve basit tahlilden de anlaşılacağı üzere “Bütün günahların başı mideye teslim olmak, onun emrine girmektir.” dersek, sanırız abartmış olmayız.

"Dil" derken kastımız nasıl ki onun biyolojik işlevleri değil ise, mideden kastımız da onun nasıl çalıştığı, sindirim işlevleri değil, mideden doğan arzuların insanı nerelere çektiği, nasıl yüceltip alçaltacağı olacaktır.

Rasülullah,Sahabe ve Sırra Erenlerin Az Yemek Hakkında Sözleri:

"Az yemek ve az içmek suretiyle nefsinizle cihat ediniz. Az yeme ve az içmenin sevabı tıpkı düşmanlarla cihat etme sevabı gibidir. Allah katında bundan daha makbul bir sevap yoktur.”

“Midesini yemekle dolduranın gök melekûtuna (sırlar âlemine) yükselmesine izin verilmez.”

“Allah katında en sevimlileriniz; çok düşünen ve az yemek yiyenlerdir. En sevimsiz olanlar ise; çok yiyenler, çok gülenler ve çok uyuyanlardır.” (Sorularlaislamiyet)

Yazar: sevim altun