2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Şeyh Edebali'den Osman Bey'e öğütler

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    nww Şeyh Edebali'den Osman Bey'e öğütler

    Şeyh Edebali'den Osman Bey'e öğütler





    Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra, Anadolu’da birçokbeylikler oluşmuştur. Bu beyliklerden en küçüğü de Osmanlı Beyliğidir.

    Ertuğrul Beyin yönetiminde kuruluş çalışmaları başlatılmış, Ertuğrul Gazi’nin ölümündensonra başa geçen oğlu Osman Bey’de Osmanlı Devletini resmen kurmuştur.

    İşte Osmanlı’nın bu kuruluş yıllarında yaşamış İslam âlimi ve bilge kişi, ahi şeyhi Şeyh Edebali fikirleriyle Osmanlı’nın varoluş felsefesinin oluşmasına büyük katkı koymuştur.

    Şeyh Edebali’nin düşünce ve fikirleri adeta “Osmanlı devlet felsefesini” oluşturmuş, özellikle devleti yönetenlere verdiği öğütlerle de günümüzde bile bu öğütlerinin ne kadar geçerli olduğu, öneminden hiçbir şey kaybetmediği görülmektedir.

    Şeyh Edebali’nin;

    Eyoğul unutma ki;

    Yüksekte yer tutanlar,

    Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

    Haklıysan mücadeleden korkma.

    Bilge kişinin bu öğüdünde de görüldüğü gibi, yükseklerde yer tutanlar (makam ve mevki) hiçbir zaman emniyette olamayacağı, daha dikkatli, daha adil davranılması gerektiğini savunmaktadır.

    Devleti yöneten ve yönetmeye talip olanların, öfkeli olmaması, suçlamada bulunmaması, aciz olmaması ve haksızlık yapmaması gerektiğini;

    Devleti yönetenlerin,

    Uysal olması,

    Gönül almasını bilmesi,

    Suçlamalara katlanabilmesi;

    Hoşgörülü ve adil olması;

    Bağışlamayı bilmesi ve sabırlı olası gerektiğini;

    Ancak bu vasıflara sahip olanların devleti yönetebileceğini;

    Öğütlerinde açıkça ifade etmektedir.

    Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e verdiği öğütlerin her biri günümüz siyasetçi ve devleti yönetenlerin “kulaklarına küpe” olması gerekmektedir.

    Şeyh Edebali’nin bana göre altın harflerle yazılıp çerçeveletilecek öğüdü ise:

    Haklıysan mücadeleden korkma;

    Bilesinki atın iyisine doru,

    Yiğidin iyisine deli derler! Sözleridir.

    Şeyh Edebali’nin düşünce ve fikirleri, yaşam felsefesi yüzyıllar boyu etkili olmuş, günümüzde dahi geçerliliğinden, “geçer akçe” olma özelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

    Bütün kalbimle inanıyorum ki; Bu büyük âlimin ve bilge insanın öğütlerini ve gelecek nesillere bıraktığı vasiyetlerini okuyanlar, bir kez daha “durup düşünerek”, hayata bakışına yeni bir pencere, yeni bir ışık açacaktır.

    İşte Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Öğütleri:

    Ey oğul, artık Bey ’sin!

    Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.

    Güceniklik bize, gönül almak sana.

    Suçlamak bize, katlanmaksana.

    Acizlik bize, hoşgörmek sana.

    Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.

    Haksızlık bize, bağışlamak sana...

    Ey oğul, sabretmesini bil,

    Vaktinden önce çiçek açmaz.

    Şunu da unutma;

    İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

    Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı.

    Allah yardımcın olsun...

    Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın!

    Ama bunları nerede,

    Nasıl kullanacağını bilmezsen

    Sabah rüzgârında savrulur gidersin.

    Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.

    Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın

    Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir.

    Bütün bilinmeyenler,

    feth edilmeyenler, görünmeyenler,

    Ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan

    Gün ışığına çıkacaktır.

    Ey oğul! Ananı, atanı say!

    Bereket büyüklerle beraberdir.

    İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!

    Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!

    Sevildiğin yere sık gidip gelme!

    Ey oğul! Üç kişiye acı:

    Cahil arasındaki âlime,

    Zenginken fakir düşene ve

    Hatırlı iken itibarını kaybedene.

    Ey oğul! Unutma ki,

    Yüksekte yer tutanlar,

    Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

    Haklıysan mücadeleden korkma!

    Bilesin ki atın iyisine doru,

    Yiğidin iyisine deli derler.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    Dînî bilgileri bize açıklayan, Kitab-ı Mübîn’i bize gönderen, işlerin yürütülmesinde bizlere hükümler koyan, helâl ve haramı açıklayan Allah’a sonsuz hamd ve senâlar olsun. O’nun dünyada hüküm olarak koyduğu prensiplerle yaratılmışların hakları kesin olarak tesbit edilmiş, hukukun kuralları bunlarla sabit olmuş, insanlık için takdir ettiği şeylerin en güzelleri ile hükmetmiş ve hükümleri kuvvetlendirmiştir. O’na, takdir ettiği ve bizlere bıraktığı şeyler için hamdolsun.

    Allah’ın emirlerini açıklayan, bunlarla hakkı öğreten ve ayakta tutan Resûlü Muhammed (s.a.v)’e, âline, aile fertlerine ve eshabına salât ve selâm olsun.

    Allah’ın hükümleri, işlerin yürütülmesi için en uygun olanıdır. İlâhî hükümlerin bütün işlerle kaynaşması, insanların siyasetle ve yönetim işleriyle meşgul olmalarına rağmen bu hükümlerden uzaklaşmalarını ve yüz çevirmelerini önler. Hukukçulara, İlâhî hükümlerdeki hukukî yolların bilinmesi, onlardan istifade, yerine getirilmesi gerekli olanların yerine getirilmesi için, kazâ işlerinin çözümünde, adaletin tevziinde hakkaniyet ve insaf esaslarının araştırılması, bu esaslara uyulması için gerekli olan işlerin irdelenmesi elzem olan konulardır.

    Bundan böyle şübhesiz ki, Allah gönderdiği dinden idarî hükümlerin, kaidelerin çıkması uygun olan görüşte fikirlerin birliği için Hz. Peygamberin şerefli bir ümmeti olan müslümanlara kudretini açıkladı, güzellikleri saydı, kendi hoşnutluğunun nerede olduğunu gösterdi. O’nun kuralları, siyasî ve idarî işlerin yürütülmesi, İslâm Toplumunun her türlü ihtiyaçları için yeterlidir. Riyaset, bu hükümlerin yürütülmesi için devletin temel müessesesidir. Toplumun uyacağı kaidelerin tatbiki ancak onun yani, İslâmî Riyasetin başta bulunmasıyla mümkündür. İslâmî Riyaset, umumun işlerini tesbitte, yürütmede, toplumun yararına olan işleri yapmada bu kurallara başvurur ve ancak onlarla yürütebilir.

    İslâmî Riyasetin tesbiti hayatî öneme haizdir. İslâmî Riyaset, merdiven aralığında ve kapalı kapılar ardında üç-beş dalkavuk tarafından tesbit edilemez. Tesbit edildiği sınırlı çevrelere duyurulmuş bile olsa hiç bir meşrûiyyeti yoktur ve bâtıldır. Ehlü’l hal ve’l- Aktın buna sükûtu günahı ve vebali mucibtir.

    İslâmî Riyaset tesbitinde olmazsa olmaz üç şart vardır. Bunlar; Şûra, Seçim ve Biat’tır. Bu şartlar tahakkuk ettirilmediği takdirde kişilerin kendi kendilerini Riyaset Makamında vehmetmesi gayri meşrûdur ve bâtıldır yani yok hükmündedir. Böyle bir gayri meşrû oldu bittiye konuşarak veya susarak tasvipkâr tutum ve davranışlar içinde bulunanlar ağır vebal altında olurlar.

    İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur;

    -“Benden sonra bir kısım idareciler sizi idare edecektir. İyiler iyilikleriyle, kötüler de kötülükleriyle sizi idare edecektir. Hakka uygun olan her hususta onlara itaat edin ve dinleyin. İyilik ederlerse bu, hem sizin için hem de onlar için iyidir. Kötülüklerde bulunurlarsa sizin lehinize, onların ise aleyhinedir.”

    Diğer taraftan bilge insanlar da şu tesbiti yapmaktadırlar;

    -“İnsanların cahilleri idareci olduğunda, insanlar kötülüklerden, anarşiden kurtulamıyacağı gibi sürur ve rahatlığı da bulamıyacaklardır.”

    Örnek olması bakımından tarihin derinliklerine giderek, kadim Osmanlı Devletinin oluşumunda cereyan eden Riyaset olayına ve Reis adayına yapılan nasihatlara bir göz gezdirelim. Kim bilir, birileri belki örnek alır da kendilerine çeki düzen verirler.


Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •