Müslümanın her şeyden önce kalbini temizlemesi ge-rekir. Çünkü kalp, bütün bedenin reisidir. Bütün
uzuvlar kalbin emrindedir. Hz. Peygamber (s.a.v), "İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa
bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa bütün organlar bozuk olur. Dikkat edin ki bu uzuv kalptir"161 buyurmuştur.
Yani bu, yürek denilen et parçasındaki gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenmesi ve iyi ahlâk ile
tezyin edilmesidir.
Kötü ahlâk kalp hastalıklarının en büyüklerindendir. Bunun tedavisi oldukça güçtür. İlâçlarını iyi
bilmek ve iyi kullanmak lâzımdır. Huy, kalpteki meleke ve kalpteki arzu, hal demektir. İnsanın itikadı,
sözleri, hareketleri, hep bu kuvvetten hâsıl olmaktadır. İhtiyarî hareketleri, huyunun eserleridir.
Ahlâkı değiştirmek, kötüsünü yok edip yerine iyisini getirmek mümkündür. "Ahlâkınızı iyileştiriniz",
"Allah ve Resûlü'nün ahlâkı ile ahlâklanınız" hadisleri buna işarettir. Zira İslâmiyet mümkün olmayan şeyi
emretmez.
Kötü huyların hepsi için müşterek ilâç; hastalığı, zararını, sebebini, zıddını ve ilâcın faydasını bilmektir.
Sonra, bu hastalığı kendinde teşhis etmek, aramak, bulmak gelir.
Bu teşhisi kişi kendisi yapar. Yahut bir âlimin, rehberin, mürşid-i kâmilin bildirmesi ile anlar. Mümin,
müminin aynasıdır. İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da kusurunu öğrenir.
Sadık olan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhafaza eden kimsedir.
161 Buhârî, İmân, 39; Müslim, Müsâkât, 20; Dârimî, Büyü, 1 (nr. 2524).
Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de insana ayıplarını tanıtmaya yarar. Çünkü düşman,
insanın ayıplarını arayıp yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise insanın ayıplarını pek görmezler. Biri İbrahim b.
Edhem hazretlerine, ayıbını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, ibrahim b. Edhem, "Seni dost edindim. Her
halin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Ayıbını başkalarına sor" dedi.162

Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa bundan kurtulmaya çalışmak
da kötü huyların ilâçlarındandır. "Mümin müminin aynasıdır"163 hadisinin mânası budur. Yani başkasının
ayıplarında, kendi ayıplarını görür. İsâ peygambere, bu güzel ahlâkını kimden öğrendin dediklerinde, "Bir
kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen huylarından uzak durdum. Beğendiklerimi de
yaptım" demiştir. Lokman Hekim'e, "Edebi kimden öğrendin?" dediklerinde, "Edepsizden!" dedi.
Selef-i sâlihinin, ashâb-ı kiramın, velîlerin hayat hikâyelerini okumak da iyi huylu olmaya sebep olur.
Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanın sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye,
bunun zıddını yapmaya çalışmalıdır.
Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lâzımdır. Çünkü insanın alıştığı
şeyden kurtulması zordur. Bu da ancak Allah Teâlâ'nın rızâsını ve sevgisini her şeye tercih etmek, O'nu
her şeyden önde tutmak,
162 Kuşeyrî, Risale, s. 295.
163 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 238; Ebû Davud, Edeb, 49; Tebrîzî, Mişkâtü'l-Mesâbih, nr. 4985; Taberânî, Mekârimü'l-Ahlâk, nr. 92.
O'nun yasak ettiği ve gazabına sebep olan şeylerden sakınmakla olur. Kalplerin sıhhati ve hayat sahibi
olması ancak bununla mümkün olur. Bunlar ise sadece Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ve onun vârisi, vekili
olan mürşid-i kâmillerin vasıtasıyla elde edilir.
İyi huylu olmak ve iyi ahlâkını muhafaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık
etmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur. Ahlâk, hastalık gibi bulaşıcıdır. Kötü huylu ile arkadaşlık
etmemelidir. Büyüklerden Hamdûn el-Kassâr (k.s), "Kimde iyi bir haslet görürsen, sakın ondan ayrılma ki o
iyilikten sana da bulaşsın " demiştir.164

Kötü huylu kimselerle sohbet edip arkadaşlıkta bulunanlara, onların kötü sıfatları sirayet eder. İyi
kimselerle sohbet eden kimselere de o kâmil kimselerin kemalleri sirayet eder.
Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî hazretleri bir beytinde der ki:
"Bir gün hamama gittiğimde hoş kokulu bir çamur gördüm. Dostumun elinden elime ulaştı. Ona dedim ki:
Misk mi amber misin? Ki gönülleri yakan kokundan mest oldum. Cevap olarak dedi ki: Ben naçiz bir
çamurum. Lâkin bir müddet gül ile beraber bulundum. Onunla oturmam bende bu kemal eseri bıraktı.
Eğer böyle olmazsa ben bildiğiniz gibi bir çamurum.
164 Sülemî, Tabakatü's-Sûfiyye, s. 128; İbnü'l-Mülakkın, Tabakatü'l-Evliyâ, s. 359.
Ancak azizlerin saçlarında ve sakallarında yer buldum, aziz oldum. Aslında hor ve bayağı bir toprağım." 165
Yine bu büyük zat şöyle demiştir: "Halkın, Kabe örtüsünü öptüğünü görüyorsun. O, ipek böceğinin
kozasından yapıldığı için şöhret bulmadı. Birkaç gün bir mukaddesle bir arada bulundu da onun için aziz
oldu." 166 Yani birkaç gün o örtü Kabe duvarına asıldı.
Faydasız şeylerden, oyunlardan, zararlı şakalaşmaktan ve münakaşa etmekten uzak durmalıdır. İlim
öğrenmeye ve faydalı işler yapmaya ve iyi insanlarla birlikte olmaya çalışmalıdır. Ahlâkı bozan, şehveti
harekete getiren radyo ve televizyon programlarından da sakınmalıdır.