***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Hazret-i İbrahim Halilullah
İbrahim aleyhisselâm Allahü Teâlâ'ya aşırı muhabbeti ve O'nun rızâ ve muhabbetini celbeden ibâdetler ve taâtlerde bulunması sebebiyle, bu peygamberini halis bir dost ittihaz ederek kendisine ilâhî sırlarını vâkıf kılarak ikram buyurmuştur, işte bu sebepten dolayı Hazreti ibrahim'e «Halîlullah = Allah'ın dostu» unvanı ihsan edilmiştir.
Hazreti ibrahim bir defasında ölüm Meleği Azrail aleyhisselâm ile karşılaştığında:
— Rabbim beni niçin halîl ve dost edindi? diye sordu da Melekül Mevt:
— Sen insanlara ihsanda bulunursan da onlardan bir şey istemezsin! şeklinde cevap vermiştir.
Hazreti ibrahim'in, nesebi,Nuh aleyhisselâmın oğlu Şam'a dayanır. Babasının asıl ismi de Târih idi. Nemrud tarafından puthânesine nâar tayin edildiği zaman Târih adını Âzer'e çevirmiştir ki, Azer puthânesindeki putlardan birisinin adı idi.
Nuh aleyhisselâmın vefatı ile Hazreti ibrahim arasında Peygamber olarak Hazreti Hûd ile Hazreti Salih vardır. Bu arada fasıla da bin yüz kırk üç senedir. Hazreti Hûd ile Hazreti ibrahim arasında da altı yüz otuz yıllık bir fasıla olduğu bildirilmiştir.
Hazreti ibrahim'in doğumu Nemrud İbni Kenan'ın hükümdarlığı zamanına rastlar ki, doğum yeri de sonradan ateşe atıldığı ve Nemrud'un saltanat merkezi olan Bâbil şehridir.
Hazreti ibrahim'in künyesi «Ebü'l-Edyâf = Konuklar babası» dır. Çünkü ibrahim aleyhisselâmın evi yol uğrağı bir yerde bulunduğundan her gelen misafire ikram edilirmiş. Bu sebeple kendisine bu künye verilmiştir.
İbrahim aleyhisselâm seksen yaşında olduğu halde Şam mülhakatında Kaddum köyünde kendi kendini sünnet etmiştir. Hazreti ibrahim sünnet olunca hitan, zürriyeti için imtisali icab eden sünnet olmuştur. Bütün israil Oğulları arasında carî olan Tevrat'ın hükmü de böyle idi. Hazreti Isa zamanına kadar hitan sünneti böyle devam edip gelmiştir. Daha sonra Hıristiyanlardân bir taife Tevrat'ın bu hükmünü bozmuşlar ve:
— Hitan, kalbin perdesini atmaktır, şeklindeki hezeyanlarıyla bu kadim sünneti terk etmişlerdir.
Hazreti ibrahim kavmini, en sihirbaz ve müneccim olan Bâbil halkını, yıldızlar adına diktikleri putlara tapmaktan alıkoyarak Allah'ın birliğine davet ettiği halde bir türlü tesirini göstermemişti. Nihayet bunların putlarına bir oyun oynamak ve kavmini canlı bir şahid ve onları cevapsız bırakacak bir delil ile karşılamak istedi.
Bâbil halkı bir bayram vesilesiyle ve mutad olduğu üzere hazırladıkları bayram yemeklerini mâbedlerine götürüp putların önüne sıralamışlardı. Bu yemekleri mâbed dışında bayram merasiminden sonra gelip yemek âdet idi. Bu defa da yemekleri bırakıp gidiyorlardı.
İbrahim aleyhisselâm yolda kavminin âdetince yıldızlara bir bakış baktı ve:
— Şimdi ben hakikaten hastayım, vebaya tutuldum, dedi. Bunun üzerine yanındakiler ondan yüz çevirerek arkalarına dönüp kaçıverdiler. Hazreti İbrahim de:
— Allah'a yemin ederim ki, siz dönüp gittikten sonra ben de, putlarınıza elbette bir oyun oynayacağım, dedi ve gizlice bir yol ile kavminin putlarının yanına vardı.
Putlara hitaben:
— Haydi buyurunuz, şu yemekleri yemez misiniz? Neden bana cevap vermiyorsunuz? diye alay ettikten sonra şiddetle bir vuruş vurdu ve putları paramparça etti.
Mümkün ki, kendisine müracaat ederler diye putların büyüğünü hali üzere bıraktı ve baltayı bunun omzuna astı. Müşrikler koşarak mabetlerine geldiler:
— Bu fenalığı ilâhlarımıza kim yapmış? Kim yaptıysa muhakkak o, zalimlerden birisidir, diye soruşturdular.
Hazreti ibrahim'in «Bu putlara bir oyun oynayacağım» dediğini duyanlar: — Bu delikanlının putları kötü şekilde andığını işittik, ona ibrahim deniliyor, dediler.
Bunun üzerine müşrikler:
— Haydi şunu yakalayıp halkın gözü önüne getiriniz bakalım. Olabilir ki, halk şahidlik ederler, dediler.