DAMLALAR.

Ne sabır, ne sükut,
Ne sulh, ne de nasuh,
Bu ne karamsarlık.?
Bu ne ruh..?

Sen bu isen sana da yuh!!
Sana hakikatı anlatamayan bana da yuh!!
Sanki seni gemiden attı Hz Nuh..!!

Belki sabah
belki de öğleğin
Bitecek bir vakit sana ayrılan süre
Bana son bir istek, son bir arzun söyle
Yetişir ise sana, yetişmez ise kefenin cebine
Aslında uğraşmaya ne hacet
Bir naat hediye eyleyeyim ardından...ha şöyle ha böyle...

Anlaşılmamak gibi kaygılarım olsa idi
sükut ederdim anlaşılmak için...
Birilerinin beni anlamak zorunda olduğunu düşünse idim
Çırpınırdım deryalarda boğuluyor gibi...

Yazmakta üstün olduğum hissine kapılsa idim
Kendi yazdıklarımdan utanmazdım...
Yazmak için çalışıp çabalıyor olsa idim
Çoktan saçmalamıştım...
Yazarken korkmasa idim
Hiç yazamazdım...

Ben söyleyemediklerimi bir şeyler anlatabilmek için yazarım...

Yürek ister her sabah uykuları bölüp şeytana kafa tutmak
Yürek ister gece şeytanı çatlatıp teheccütler kılmak
Yürek ister kendin ve dost'un dan emin olmak
Yürek ister haramdan uzak durmak

Yürek ister yaradandan haya etmeye
Yürek ister Anne'ye, Baba'ya, Vatana, Millete, İslama Kur-an'a hayırlı bir nefer olmak
Yürek ister tövbe-i nasuh edip tövbeyi bozmamak,
Yürek ister kardeşinin nefsinin kendi nefsine tercih etmek,
Yürek ister sabretmek, sükut etmek
Yürek ister yürekli olmak ve yürek ister nefsini ayaklar altına almak

Ben bu kadar yürekli değilim sanırım...ya siz...
Neyleyim ki bana doğruyu göstermeyen,
bana hakikati anlatmayan,
bana dünyayı unutturmayan,
tenin'de gül kokmayan,
yarama merhem, derdime ortak olmayan,
nefsime bekçi, yoluma yoldaş olmayan,
yıkıldığımda tutup kaldırmayan,
her vakit umut diyarı olmayan,

neyleyim hiç olmazsa birini vasıf olarak bulundurmayan,
dostu arkadaşı, kardeşi...
Bana dost, arkadaş, kardeş değil,
bana yoldaş, cihad'da nefer, irşad'da, tebliğ'de atlılar gerek...
Duâ İle...

Alıntı