2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: İnsan Tipleri

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart İnsan Tipleri

    Kuddûsî’nin, ehl-i Hakk dediği kâmil insanı, realitenin, Mutlak’ın bir görünümü
    olarak değerlendirmektedir. Bu olgunluğa ve tamlığa ulaşmış olan bir benliktir. Ve beşer
    kritiğinin üstündedir. Çünkü ehl-i Mevlâ, Hakk’tan olmuştur. Hakk ehli ma’rifetini/bigeliğini
    kitaplardan öğrenmemiştir.1408 Zira Mevlâ ehl-i, inkâr ve imanın ötesine geçmiştir; ehl-i Hudâ
    için, diğerlerinin doğru ve yanlış diye andığı şeylerin aynıdır.1409 Yâni, ehl-i aşk’ın bulunduğu
    yerde küfür-iman ayrımı ortadan kalkar. Çünkü o özdür, küfür ve iman ise kabuktur.1410 İşte
    tasavvufî insan tipinin farklılığı, onun yaratılıştan getirdiği bir üstünlük değildir; bu insan
    tipinin üstünlüğü, kendini bağladığı şeyle ortaya çıkar, yani Allah’a olan kulluğunu
    gerçekleştirir. Kuddûsî’nin “ehl-i Hakk” insanını iyi kavramak için Batılı düşünürlerin
    düşünce tarihi süresince ortaya koydukları insan tiplerine kısaca değinmekten fayda vardır.
    Geleneğinde Batıda insanı yaratılışına göre değerlendiren, insanı ruh/tin yönüyle ele
    alan Hıristiyan mistizmi olmuştur. Ezoterik düşüncenin önemli temsilcileri olan
    Augustinus(ö. 430) ve Thomas Aquinas(ö.1274)’a göre insan, Tanrı tarafından, kendisine
    benzer olarak yaratılmıştır. Bu benzerlik insanın akla sahip olması demektir. Fakat akıl tek
    başına doğru yolu bulamaz, hakikate ulaştırması mümkün değildir.1411

    İnsanın ruh halini ön planda tutarak değerlendiren bu düşüncelere alternatif olarak
    Rönesans döneminin ve dünya vatandaşlığının en büyük savunucularından olan Montaigne
    de, insana kendi içindeki yasa dışında hiç bir güce dayanmadan, boş inançları bir kenara
    bırakarak yaşamasını öğütler. İnsanın ister dini, ister bilimsel, isterse felsefi olsun her türlü
    görüşe karşı eleştirel ve kısmen kuşkucu bir yaklaşım sergilemesi gerektiğine inanır.1412

    Tarihsel ve aklî yönden insanı değerlendiren düşünürlerin başında gelen George
    Wilhelm Friedrich Hegel (ö. 1831)’e göre, insan ve onun özünü oluşturan akıldır. Ancak,
    insan sözcüğünü yalnızca bir kavram olarak alınırsa, insan bir hiçtir.1413

    Hegel de, insanın kendi kendini gerçekleştirmesini ide’ye bağlar. Ona göre ide,
    Tanrının ve onun isteğinin doğasının birliğini ifade eder. Çünkü ide, insan özgürlüğünün
    temelidir. Ona göre kavramın içerik kazanması, kendisini gerçekleştirmesi 1414 için kendi
    dışına çıkması gerek. Onun için, Tanrısal insanın ve doğanın özüyle aynı olmaktadır, aksi
    takdirde varlık bir hiç anlam ifade etmeyecektir.1415

    Aslında tüm tartışmalar şunu göstermektedir; İlâhî güç, insanın tümüyle kendisine
    dayanabileceği tek şeydir. Bundan dolayı insan, özgür olup kendi yasasını kendi ortaya koyan
    ve kendine yeterli bir varlık olabilir.1416

    Çünkü insan realitesini doğru değerlendirme, sadece ruh-beden, doğa- düşünce, biyopsişik/
    dirimsel yan tarihsel yan gibi bir dualizm gözetilerek yapılamayacağı gibi, insanı somut
    bir bütün olarak ele almadı da sadece ikiliklerin ortadan kaldırılmasıyla sağlanamaz. Bizce
    insan realitesini doğru anlamak için tür, birey, kişilik olarak insanın yaratılıştan getirdiği
    özellikleri dikkate alan, insanın kendini keşfini gerçekleştirebilecek ruhsal yönünün ön plana
    çıkaran ve iç dünyasındaki sırrı çözebilecek bir bilgiye ihtiyacı vardır. Bu bilgi de ancak
    insanın kendini tam olarak ortaya koymasıyla kazanılır. İnsan kendi yaratılış sebebini idrak
    edip, ona göre kendi benliğini inşa ederse kendini gerçek anlamda tanıyacaktır. Tasavvuftaki
    “benlik” oluşum süreci insan ruhsal ve maddi planda ortaya koyan ideal bir süreçtir. İnsanın
    oluşum serüveni olan seyr-u sülük eğer gereği gibi incelenirse, “insan nedir?” sorusu
    cevaplarını bulacaktır. Çünkü tasavvuf anlayışı insanları yaratılış yetenekleri ve yapılarına
    göre bir sınıflandırmaya gitmemektedir. Tasavvuf ne filozoflarda olduğu gibi, sadece ruhsal
    yönünü ele alan bir görüş, ne Nietzsche ve Hegel gibi XIX. yüzyıl düşünürlerinden akıl ve
    tarihsel yönünü, yine Nietzsche’nin yaptığı gibi insanı üstün, sıradan ve trajik insan diye
    sınıflandırırken insanın yetenek ve yaratıcı gücüne göre bir değerlendirme ortaya
    koymamaktadır. Stoa düşünce ekolünün yaptığı “birey” ve “sıradan insan” ayırımına da
    gitmez.1417

    Kuddûsî’nin ehl-i Hakk insanı, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Batılı düşünürlerin “ideal
    insan” tipinden yalnızca vardıkları hedef ve taşıdıkları potansiyel bakımından aynıdır. Fakat
    düşünce ve eylem olarak beslendikleri kaynaktan insanlığa bakış noktasında, potansiyellerini
    kullanışta bu iki tip çok farklıdır. Batılı düşünürün, hükmeden ve egoist görünen “ideal
    insan”ı gücünün hakimiyetini yalnız kendisi için kullanma amacındadır. Kuddûsî’nin ehl-i
    Hakk insanı ise, rahmet ve merhamet yüklü bir kişilikle, îsâr düşüncesinden edindiği
    aydınlıkla, kendini insanlığa feda edercesine her şeyini onlarla paylaşır. O, aşk, sevgi güzellik
    yayar, öfkesi yoktur. İnsanlardan uzak değil, onlarla iç içe yaşayarak onları hor, hakir görmez.
    O, hep insanların içindedir. Onlarla hayatı paylaşır ve onların dertlerine, acılarına ortak olur.





    1397 Aynı eser, s. 210.

    1398 Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I, 493.
    1399 Kuddusî, Nasaih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1400 İsmail Ankaravî, Hadisler ile Tasavvuf ve Mevlevî Erkanı, Haz. Semih Ceylan, Dâru’l-Hadis Yay., İstanbul,
    2001, s. 126-127.
    1401 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, X, 576.
    1402 Mevlânâ, Mesnevi, I, 79.
    1403 Augustinus, age, s.420.
    1404 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 242.
    1405 Ebu Nu’aym, Hilye, VI, 220; Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 478.
    1406 İbnu’l-Arabî, Fütûhât, II, 209.
    1407 Kuddusî, Dîvan, s. 165.
    1408 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1409 Nicholson, The Mystcsizm of İslâm, 1996, 129.
    1410 Eflâki, Menakıb, II. 184.
    1411 Cassier, age, s. 20.
    1412 Montaigne, Denemeler, çev. S. Eyüboğlu, Cem Yay., İst. 1999, s.236.

    1413 Hegel, Pheneomenology of Spirit, çev. A.V. Miller Oxford Üniversity Press, Oxford 1979, s. 12.
    1414 Hegel, Tarihte Akıl, çev. Önay Sözer, Ara Yay., İst. 1991, s. 55.

    1415 Aynı eser, s. 64.

    1416 Cassirer, age., s. 19.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İnsan Tipleri

    İnsan Tipleri


    Kuddusî, Hz. Peygamber (s.)’in; “Dünya âhiret ehline, âhiret dünya ehline, hem dünya
    hem âhiret ise Allah ehline haramdır.”1398 sözünde hareketle üç insan tipini çizmektedir.1399

    Kuddûsî’nin felsefesinde, dünya ve âhiret bir yönüyle birbirinin paradoksudur. Hangi
    tarafa sevgi ve meyil fazla olursa diğer taraf eksik kalır. İlâhî aşkı tadan sûfî, bu paradoks
    içinde bocalamamalıdır. Zira Allah ehli olan sûfî, hem dünyayı, hem de âhireti kendine haram
    görür. Onlar cehalet ve gaflet kaynağı olan karanlık perdelerden oluşan geçici hayatı
    terketmişlerdir. Zira dünya hayatı, onlar için sadece dünyalık bir metadır. Âhiret yaşamını da
    Allah’a olan sevgilerinden dolayı, O’ndan başka şey düşünmelerine fırsat verecek zamanları
    da yoktur. Onlar nur ve şeffaflık kaynağı olan ve nûrânî perdelerden meydana gelen âhireti,
    Allah sevgisinden dolayı terk etmişlerdir. Zira âhiret, cennet ve içindeki nimetlerden dolayı,
    Allah’a ibâdet ve itaat etmek, bu aşık dostlara yasaktır. Çünkü, onlar karşılıksız severler.
    Onların Allah’a ibâdeti, ne cehennem azabı, korku ve kaçınmadan, ne de cennet ve berzahtaki
    nimetler için yapılır. Aşık sûfîlerin ibâdeti yalnızca Kerîm olan Hakk’ın Zâtı içindir. Onlar,
    Rabia’nın “İlâhî izzetin ve celâline yemin ederim ki, senin cehenneminden korkarak ve
    cennetini isteyerek sonra ibâdet etmedim. Sadece senin kerim olan Zatına ibâdet ettim” sözü
    ile hareket ederler.1400 Dünya ehli ise, kendini sadece dünya hayatının cazibesine kaptıran,
    maddeye gönlünü açıp, yaşamının tümünü geçici dünya lezzetiyle sınırlayıp, Hakk’ın yer
    yüzüne yerleştirdiği bütün işaret ve âyetlerden gafil olanlar, Allah’ın nimetlerinden ve
    sevgisinden mahrum kalan kişilerdir. Aslında dünya, Hz. Peygamber (s.)’in şu hadisinde
    açıkladığı gibi; “Mevlâ’dan alıkoyan her şey dünyadır”1401 Mevlânâ da dünyayı, Hak’tan
    gafil olarak yorumlamıştır. O’na göre para, mal, mülk, ticaret ve kadın dünya değildir.1402

    Âhireti, yâni dünyadaki ameline karşılık herhangi bir menfaat (cennet ve nimetlerini)
    bekleyen ise, bu geçici hayata ve dünya zevklerine yönelerek, eğilim ve sevgilerini
    gönüllerden çıkarıp, ebedî hayatın ve sonsuz mutluluğun kazanılması için Allah’a ibâdet ve
    itaat eden kimselerdir. Fakat âşık âriflerin gözünde bu insan tipi, “Allah ehli” insan tipine
    uymayan zâhid insanların niteliklerini taşır.
    İnsan, ne kadar bilge olursa olsun kendi çabasıyla doğruyu, hakikati ve asıl iyiyi
    bulamaz. Özgür bir varlık olmak insanın, kendi doğasında varolan İlâhî güçle sağlanabilir.1403

    İnsan, İlâhî gücüne inâyetine ulaşmadığı sürece, iradenin iyiye yönelmesiyle aynı anlama
    gelen özgürlüğe kavuşamaz. Ruhun özgürleşmesi ancak insanın kendini her yönüyle
    gerçekleştirebilecek yolla mümkün olur.

    Harâmdır âhiret ehli olanlara bu dünyâ
    Ve dünyâ ehline pes âhiret bil oldı harâm

    Hudâ ehli olan merdâna bu bu iki harâmdır

    Yüri var ehl-i Hakk olmağa sa’y it turma ey cân
    .1404


    Mevlânâ, aynı şekilde Hz. Peygamberin (s.), din yolunda sarf edilen malı överek,
    dünyanın Allah dışındaki şeyler olduğunu ifade etmektedir.
    Yine Hz. Peygamber (s.): “Dünya mü’min için ne güzel bir binektir; onunla hayra
    ulaşır, onunla kötülük işlemekten kurtulur
    .”1405 buyurarak, dünya nimetinin gönülde değil de,
    mü’minin elinde bulunması gereken bir ekonomik güç olduğunu vurgulamaktadır. İşte Hz.
    Peygamber(s.), dünyayı çok güzel bir şekilde nitelendirerek, onu hayır işleme yeri olarak
    tanımlamıştır. Onun için Allah, kuldan, dünyanın çocukları olarak, anası olan dünyanın ahlâkı
    üzere yaşamalarını ister.1406

    Kuddusî’nin “ehl-i hak” tipi, cenneti arzulayan bir ahmak değildir. Onun kalbinde
    cennet bağlılığı ve azap korkusu yoktur. O öyle bir kişidir ki, baktığı yerde Allah’ın vechini
    gören bir Allah anlayışına sahiptir. Bu düşüncesini de aşkın O ulvi gücünden almıştır.

    Cennete dil bağlayan ahmak olur; Hak’tan cüda
    Ehl-i Hak ancak odur ki ışk anı kaçmuş ola

    Her neye baksa görür onda Hudânın vechini
    Ol kişi kim çeşmini bir ehl-i ışk açmış ola
    1407

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Ayetlere Göre İnsan Tipleri
    By SiLa in forum Kur'an Tefsiri
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 12.12.09, 14:40
  2. Ayetlere Göre İnsan Tipleri
    By Konyevi Nisa in forum Kuran-ı Kerim
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.07.09, 13:47
  3. Diyabet Tipleri
    By Kartal__13 in forum Diyabet
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.06.09, 20:16
  4. Kablo Tipleri
    By SiLa in forum Network (Ag) ve Internet
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.11.08, 07:13
  5. Ayetlere Göre İnsan Tipleri
    By SiLa in forum Kuran-ı Kerim
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 22.09.08, 13:25

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •