3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Sâlikin Kendini “Hiç”lemesi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Sâlikin Kendini “Hiç”lemesi

    Kuddûsî’ye göre, ehl-i Hak veya Hudâ ehli, uzletle Hakk ise yaptığı alışveriş ise
    benliğini inşa edip kemâle ulaşan kişidir. O, ister halk ile ister tek başına Hakk ile uzlet etsin
    her iki durumda da, tefekkürle, zikirle gönül dünyasını tamamıyla ma’rife nûruyla doldurarak
    ilâhi bir kimlik kazanmaya çalışır.
    Benliğin oluşmasında kalb dünyası temel etkendir, kaynaktır, yerdir. Gönül dünyası
    İlâhî lütuflara/vergilere kendini açarsa, beden ve ruh birlikte mutluluğu yakalar. Fakat Hz.
    Peygamber (s)’nin bildirdiği gibi, “Dikkat edin ki, cesette bir et parçası vardır. O iyi olduğu
    zaman bütün ceset iyi olur, o kötü olduğu zaman da bütün ceset kötü olur. Dikkat edin ki o,
    kalbtir.”
    476
    Bu sözdeki kötü hâl ortaya çıkarsa, kişi psikolojik problemler yaşar. Ruh-beden
    dengesi tümü ile bozulur. Kişinin ne kendine ne de insanlara faydası olur.477

    Kierkegaard’a göre de, benliği oluşturan, ruh, tin ve beden sonlu ve sonsuz, özgürlük
    ve zorunluluk gibi tümüyle farklı ve tümüyle farklı öğeler aynı zamanda insanı, bireyi ve
    varoluşu da oluştururlar.478 Ona göre en önemli sorun “insan olmak sorunudur.” İnsan olmak,
    bir ben olmaktır. Onun için benliği olmakla insan olmak, insan olmakla varoluş kazanmak
    arasında bir fark yoktur. İnsan olan, ben de olmuştur. Ben olan varoluş da kazanmıştır. Benlik
    insan olmanın anlamını oluşturur. Bu anlam, yaşamın ve varoluşun da anlamıdır. Bu sorunu
    açık bir şekilde ortaya koyan Kierkegaard gibi varoluşçu düşünürler ne yazık ki, benliği
    bulmanın psikolojisinin açık ve net bir şekilde ortaya koyamamaktadırlar.479


    Varını yağma eden talibi Yezdân olur
    Cân-ı cihândan geçen vâsılı cânân olur
    480

    Kuddûsî’ye göre varlığını/benliğini/nefsini yok etmeyen kişinin yaratıcıyı istemesi,
    O’na varması mümkün değildir. Onun için ancak, kendi varlığından dünyaya benliği ve
    cennet nimetlerinin, çekiciliği ve güzelliğinden vazgeçenler candan kurtulup Canan’a
    ulaşabilirler.

    Vir senliğini Tenriye çün varlık anından
    Hiç kalmasun ortada senin nâm u nişânın

    Benlik idenin hâlini düşün ki ne oldi
    Hayr oldi seni töhmeti nefsine kılanın

    Her kim ki bilür nefsini ol Rabbini bilür
    Bil özini hem Hâlikini arz u semânın
    481

    Kuddûsî’ye göre sûfîde “senlik-benlik” denilen bir olaya kalmamalıdır. Ona göre,
    insan için, daha doğrusu Yaratıcı dışında kalan bütün mahlukat için “varlık” denilen bir
    gerçek yoktur. Bütün “varlık” yaratıcıya aittir. Bu sebepden dolayı, sûfîde varlığını
    sıfırlıyarak, kendinden herhangi bir iz bırakmamalıdır. Eğer “benlik”denilen perdeden bir
    emâre kalırsa, sâlıkın yol katletmesi mümkün değildir. Zira nefsinin ne olduğunu bilen kişinin
    engellere takılıp kalması söz konusu değildir.

    Amel çokluğuna mağrûr oluben etme gil
    Özün alçak bilen zirâ arîz olur mehir benlik olmaz
    482

    Kuddûsî’nin anlayışında, çokça amel ve aşk içermeyen zühd ve takva hiçbir zaman
    insanın benliğini keşfetmeye götüremez, benliği bulmanın bir yolu da, kişinin kendini
    yaratılmış bir varlık olarak tevazulu davranmasıdır. Kuddûsî’ye göre, sâlik, civânmerd
    vasfıyla bütün varlığını Yaratıcısına fedâ eden bir kişiliğe sahiptir. Zira o, bir taraftan kendi
    nefsini yok bilerek varlığa yaklaşırken, diğer taraftan nefsini çıplak koyarak varlığa karşı
    Yaratıcıdan dolayı büyük bir hoşgörü ve alçak gönüllülük içindedir.



    443 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 110.
    444 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 258b.
    445 Richard H. Jones, Mysticism Examined: Philosohcal Inquiries, New York 1993, ss. 176-183.
    446 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 269.
    447 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 228a.
    448 A. Kojeve, Hegel Felsefesine Giriş, YKY, İstanbul 2001, s. 80.

    449 Aynı eser, s. 81.
    450 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 228a.
    451 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 231.

    452 Kâşânî, age., s. 260
    453 İbn Manzûr, Lisanu’l-Arab, III, 942-942; Komisyon, el-Mu’cemu’l-vasıt, s. 961.
    454 Kelâbâzî, age., ss. 146-147.
    455 Sühreverdî, Avârif, ss. 299-306.
    456 İbn Kayyim, age., II, 271-279.
    457 Furkân, 25/63.
    458 Bk. Sülemî, Tabâkât, s. 136; Sühreverdî, Avârif, s. 299.
    459 Bk. Müslim, Sıfatu!l-Cenne; Ebû Dâvûd, Edeb, 40.
    460 Sülemî, Risâleler, s. 143
    461 Kuddûsî, Dîvân, s. 147.
    462 Bk. İbn Kayyim, age, III, 279.
    463 Kuddûsî, Dîvân, s. 169.
    464 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 216.

    465 Aynı eser, s. 246.

    466 Cibran, age., s. 69.
    467 Kuddûsî, Dîvân, s. 121.
    468 Aynı eser, s. 187.

    469 Pascal, age., s. 30.
    470 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 254b.
    471 Fernand Scwarz, Kadîm Bilgeliğin Yeniden Keşfi, çev. Ayşe Meral Aslan, İnsan Yayınları, İstanbul 1997, s.
    200.
    472 Kuddûsî, Dîvan, s. 180.
    473 Yusuf, 12/53.

    474 Fecr, 89/28.
    475 Aynı eser, s. 181.

    476 Buhârî, İman, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
    477 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 260.
    478 Vefa Taşdelen, Kierkegaard’da Benlik ve Varoluş, Ece Yay., Ank. 2004, s. 84.
    479 Aynı eser, s. 85

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlikin Kendini “Hiç”lemesi

    Kuddûsî için, tevâzu’lu olmak, insanın kendi kişiliğini rencide edip ayaklar altına
    almak değil, insanın kendi benliğini/nefsini “hiç”leyerek toprak gibi olabilmektir. Sûfî, o
    kadar mütevâzî olur ki, kendisi için bir makâm bir mevki tayin etmediği gibi, herhangi bir
    harfın üstündeki nokta olarak değil de altındaki nokta olarak algılamışlrdır. Onun için sûfîler,
    tevâzuyu kendi nefsinden vazgeçmek olarak görürler.462


    Kamûden nefsini alçak tutup eyle tevâzu’lar
    Bu râhin ehline çünkü tevâzu oldu sermâye
    463

    Kuddûsî’ye göre, sûfînin kendi benini yok etmesinin önemli bir ilkesi de, kendini
    bütün varlıklardan aşağı bir seviyede görmesi ve herkese karşı yaratıcıdan dolayı tevâzu’lu
    olması gerekliliğidir. Çünkü, sulûk sürecinde sûfînin en büyük sermayesi tevâzu’dur. Kendini
    yaratıcının yarattıklarına karşı alçak bir seviyede göremeyen kişi beşerî benini “yok” edip
    İlâhî ben ile donanması mümkün değildir.

    Vir senliğini Tenriye çün varlık anındur
    Hîç kalmasun ortada senin nâm u nişânın
    464


    ‘Işk odına şöyle yandır cismini Kuddûsîya
    kül olub savrıl çağırsın cümle eczâ yâr içün.465


    Kuddûsî’nin düşüncesinde, kendini keşfedemeyen benlikler çoğu kez bir savaş alanı
    gibidir ve burada düşünce ve yargılar hırs ve doyumsuz iştahla mücadele içine girerler. Bu
    noktada onların elinden gelse içlerindeki unsurların ahenkliği ve rekabeti birliğe ve ahenge
    çevirmek ruhlarına huzur ve barışı koyabilecektir. Fakat insan kendi içindeki barış ve huzur
    ışığını sevgiyle yapmadıkca benliğini keşfetmesi mümkün olmayacaktır.466 Kuddûsî’ye göre
    bu aydınlık, insanın kendi kimliğini bulabilmeside ancak, insanın topyekün olarak varlığnı
    “hiç”lemesiyle mümkün olur.

    Leşker-i ‘ışkı anın varımı yağmaladı

    Yıkdı harâb itdi dil mülkini vîrâneyim

    Katre-i nîsân idim beni çün ‘ışk

    Şimdi sadef içre bir lü’lü üdür-dâneyim
    .467


    İçime toldı nâr-ı mahabbet
    Cismimi biryân kılasım geldi.
    468


    Kuddûsî, beşeri benlik/nefsin sürekli Hakkı hatırda tutmak, gönülden ve lisanda
    anmak ile yok edileceği görüşündedir. O zikrin verdiği ateş ile nefsin/benliğin ve bütün
    varlığın yok olup “mutlak ben” ile bütünleşeceğini ifade etmektedir.
    Pascal da, benliğin bu diyalektik yapısını bir savaşa benzetir. O’na göre, insanın
    tutkuları ve aklı arasında bir iç savaş vardır. Bu şekildi bölünmüş insan sürekli olarak
    psikolojik bir bulanımdadır.469 Fakat sûfî, me’ad akıl sayesinde bu çelişkiyi ve psikolojik
    bozukluğu hiçbir zaman yaşamamaktadır.470

    Kuddûsî’ye göre, Mutlak benlik, “Mutlak varlığın” keşfedilmesiyle mümkündür.
    Mutlak Varlık’ın keşfi için ilk şart, nefsin tüm algılanır bağlılıklardan kurtulması gerekir, yani
    benliğin bütün nesnelere yüz çevirmesi şarttır. Çünkü nesneye/eşyaya olan bağlılık, sûfî için
    hürriyetin sınırlandırılmasıdır. Zira sadece İlâhî tecellîyi seyretmek isteyen göz, mahlukattan
    varolan ışıldamayı bırakıp, asıl kaynak olan güneşe yönelmelidir. Bundan dolayı, insanın
    gayesi müşahedeye ulaşmak için akledilenleri bırakıp aşkınlaştırılan aydınlığı bulmalıdır. Bu
    amaçla hareket eden insan eğer kendini “sıfırlıyabilirse, kendi içindeki sırrın gerçeğinede
    ulaşabilir.471


    İli a’lâ bil kendini alçak bulmasın ruhsat nefs-i emmâre
    Hiç felâh bulmaz iden istikbâr sen tevâzu’ et yâre ağyâre


    İştigâl eyle zikre şol kez kim
    Işk ise yansun cism-u cân nâre
    472


    Kuddûsî’ye göre, benlik fenomeninin tam oluşması için sûfî nefsini ve canını aşk ateşi
    ile yok etmelidir. Sûfî benliğini öyle bir mertebeye çıkarmalıdır ki nefsi emareye, yâni bozuk
    bir psikolojik bir ruh yapısına izin vermesi mümkün olmamalıdır. Çünkü bu psikolojik
    kuraklık hâlini, Hakk kötülemektedir: “… İnsanın kendi benliği/nefsi (onu) kötülüğe
    sürükler
    …”473 Fakat iç huzuru, psikolojik mutluluğu yakalayan insan ise kurtuluşu
    yakalamıştır. “Ey iç huzuruna ermiş, mutmain olmuş olan insan oğlu rabbine O’ndan hoşnut
    kalmış ve hoşnut etmiş olarak dön
    ”474. Kuddûsî’ye göre, sâlik, bu mutluluğun kazanılması
    için, yaratılmışları Hakk’ın bir takdiri olarak kendinden üstün bilmeli, onlara karşı bir
    üstünlük, bilgiçlik psikolojisi içerisine girmemelidir. Eğer ufak bir sapma olursa zannedilmiş

    benlik/nefs-i emâre hakimiyetini sağlar. Onun için sûfî mahlukata karşı kibirlenmemeli, bütün
    ağyâra tevâzu’ göstermelidir.

    Hudâ ehli Hudâsı ile ider pazârı uzletle
    Huzûr-ı kalb ile dilden sürer ağyârı uzlette
    475

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlikin Kendini “Hiç”lemesi

    Sâlikin Kendini “Hiç”lemesi


    Tevâzu’ it tezellul it tevekkül it terahhim it
    Tezekkür it tefekkür it ta’abbüd eyle Rahmâna

    Yetâmâya garîbe hem fakire eylegil ikrâm
    Kebire eyle tevkîr merhamet it hem sagîrana

    Sebepsiz kimseyi incitme hîç it Müntakimden havf
    Refik ol rıfk u lutf eyle kamu insâna hayvana.
    446


    Kuddûsî’ye göre, insan benliğinin gizliliklerini tanıyıp bilirse yükseklik ve şerefe
    tamah etmeyip tevazu/alçak gönüllü yolunu tercih ederse, o zaman kendisini eleştiren, yeren
    kimseye düşmanlık yapmaz, aynı zamanda kendisini öven kimse için de Allah’a şükreder.447

    Yani insanı, “ben” olarak inşa eden ve onu “ben” demeye götürüp, “ben” olarak açığa çıkaran,
    onun bilinçli isteğidir.448 Buda Kuddûsî’nin insan anlayışında benliğin oluşum evrelerinde,
    insan ruhunun karşılaştığı evrelere benzemektedir. Bu nedenle insanın, “insanî bilince”,
    buradan da özgürlüğe kavuşması için “ben” bilincinin ortaya çıkması lazımdır.
    Onun için antropolojik/insanoluşturucu istek kendi özünden başka bir “ben”e ya da
    arzuya yönelirse hayvanî isteklerden kurtulamaz.449 Fakat tasavvuf anlayışında bu isteklerden
    kurtulmak için insanın kendi öz benini sülûk evrelerine göre tamamlaması gerekir.
    Kuddûsî, sâlikin şahsiyet inşâsından dolayı, tevazu konusunda çok hassas
    davranmaktadır. Ona göre, tevazulu davranmanın en ideal sınırı, kişi, sabah evinden
    çıktığında karşılaştığı herkesi kendinden daha hayırlı görmesidir. Kuddûsî, bu ideal davranışı
    üç şarta bağlamaktadır. Birincisi, insanın hatalarını bilerek nefsini küçük görmesi, ikincisi,
    tevhîde olan bağlılıklarından dolayı, insanlara değer vermek, üçüncüsü ise, her insanda,
    nesnede Hakk’ın tecellisini görmektir.450


    Münkiri kibr ile ‘ârdır eyleyen Hakkdan cüdâ
    Hak bulan yoklukda buldı kibr ile ‘ârda değil
    .451


    Kuddûsî’ye göre, sûfûler, tevâzu’lu davranmayı kibir ve gururun zıddı görerek,452

    alçak gönüllü davranmak, büyüklük taslamak, gösterişten ve nefse tabi olmaktan, kendini
    beğenmekten kaçınmışlardır.453 Onlar, tevâzu’lu davranmayı bir kulluk görevi olarak
    algılayıp454 hem Yaratıcı’ya, hem de halka karşı hoş görülü, alçak gönüllü davranmak
    şeklinde görmüşlerdir.455 Onlar, insanlara şefkatlı ve merhametli yaklaşmayı bütün varlığa
    aynı muameleyi göstermeyi Yaratıcı’dan dolayı gerekli bir davranış bilerek, sevgi ve
    muhabbetle yaklaşmışlardır.456 Sûfîler, Rablerinin kendilerini tanımladığı şekilde hareket
    eden, birer şefkat erleridirler: “Rahmân’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde mütevâzî
    olarak yürürler, câhiller kendilerine laf atarsa “selâm derler”457
    işte bu ahlâkî erdemle
    hareket eden sûfîlerden daha tevâzu’lu, daha faziletli bir yaşam şekli ortaya koyana rastlamak
    mümkün görülmemektedir.458 Sûfî de, bu hâlini, âlemin ilk rûhu olan Hz. peygamber (s.)’den
    almaktadır. Zira Hz. peygamber (s.) tevâzu konusunda: “Allah, bana aranızda mütevâzî
    olmanızı vahyetti. Böylece kimse kimseye karşı böbürlenmesin…
    ”459 Bazı sûfîler, tevâzu’yu,
    kişinin gördüğü herkesi ve her nesneyi kendisinden üstün görmek olarak algılamışlardır.460


    İlin ‘ayıbını görme kendine bak
    Suçunı bilene hizlân olunmaz


    Sana kemlik idene eyle ihsân
    ‘Afiv olmasa ‘âlî-şân olunmaz

    Ne dirlerse disûnler kıl tahammül
    Sabırsızlıkla dervişân olunmaz.461

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Evliliğe Giden Yolda “Eş” Mi Önemli “Eşya” Mı?
    By ArzuNur in forum İslam'da Aile hayatı,
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 30.11.10, 11:32
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.08.09, 21:04
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.08.09, 21:20
  4. “garip”liğimle bana “karîb” olan
    By BaRLa in forum Bediüzzaman, Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25.06.09, 16:19
  5. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 21.10.08, 08:55

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •