***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Pazartesiyi Beklerken
Bir sali gunuydu.
'Yogun bir is temposuyla gecen gunun aksaminda eve varmak ne guzel… Daha da guzeli elini yuzunu hos kokulu sabunlarla yikayip, ustune rahat ev kiyafetlerini gecirmek… Sonra soyle guzelce televizyonun basina kurulup eline kumandayi almak..'
Oturdugu yerde sizlanmalarini dindirmek icin ayaklarini yuksekce bir yere kaldirip uzandi. Yorgunlugu simdi cok daha belirginlesmis, kulce gibi uzerine cokmustu. Oh! Tam sekerlemelik bir andi. Gozlerini yumdu, televizyonun sesini kisti.
Sabah gec kalkmasina ragmen cok is yapmis, cok yere gitmisti. Gec yatmasi da cabasi… Soyle bir dusundu:
'Evi silip supurmek, carsiya cikip sayisini hatirlamadigi kadar magaza gezmek, alisveris yapmak, bu arada faturalari unutmamak, her biri icin saatlerce sira beklemek, sonra o esyalari elleriyle tasimak…'
Cok, cok zahmetli bir gun olmustu bugun.
Ayaklari, kollari, her yeri sizliyordu. Burnuna sabunun guzel kokusu geldi. Leylâk gibi, insana eflatun rengini hatirlatan ferahlatici bir kokuydu bu... Derin derin icine cekti. Galiba bu kokunun uykuya da tesiri vardi. Davetiye cikarmis gibi, uyku hemen basucunda bitiverdi. Tam kendini uykunun o tatli tatli dalgalanan, masmavi ve ilik denizine atacak, imkânsizin mumkune donustugu yerlerde gezecek hattâ ucacakti ki, aklina aksam namazini kilmadigi geldi. Dusunmemeye calisti.
Yok, hayir! Aksam namazini kilmamisti. Ama cok yorgundu. Olsun, yine de kilmamisti. Ama kipirdayacak hali kalmamisti, her yeri sizliyordu, zaten namazini kilsa bile husuyla degil, bir an evvel kilmis olmak icin kilacakti. Biraz dusunup aklina gelen birkac onemli onemsiz bahaneyi de siraladi. Icindeki uzlasmaya yanasmayan o inatci ses tek cumleyle cevap verdi: Kilmamisti iste, kilmamisti, kilmamisti…
Bahanesini gecerli hale getirmek, inatci sesin inadini kirmak icin daha cok dusundu:
'Zaten bu sene universite imtihanina giriyorum. Gece yarilarina kadar ders calis, okul, dershane, etutler… Sabah namazlarina da genelde kalkamiyorum, oglenleri okulda kilamiyorum, hattâ bazen, yok yok, genellikle ikindileri de… Ne oyle boluk porcuk... Bir sey yapildi mi tam olmali. Seneye hayirlisiyla universiteyi bir kazanayim… Hepsini bes vakit kilmaya baslarim. Hayatim nasil olsa duzene girer. Simdiki kadar yogun da olmam. Bu sene gecis yili. Olmuyor iste bu yogunlugun icinde!'
Universiteli olmakla, yepyeni bir pazartesiyle yepyeni bir hayata baslayacakti... duzenli bir hayata. Tabii, namazlari tam bir hayata..
Ah pazartesi, bir gelse!
………
Ve universite yillari
Bir sali gunuydu.
Artik subat tatilinin yaklastigi, insanlarin kayip dusmesini bekleyen buzlarla kapli, soguk yollarda gecirilen kosturmacali bir gunun aksaminda kendini eve zor atmisti.
Yogun bir gunun bitiminde evine varmak ne guzel bir duyguydu.
'Bir de mor veya mavi renkli, kokulu sabunlarla yikanip, yuzune gozune, eline ayagina yapisip onun yorgunlugunu artirmak icin agirlik yapan tozdan kirden kurtulmak herhalde dunyanin en guzel duygularindan biriydi.'
Gerci sabun evindekiler kadar kaliteli degildi. Bazen yuzunu tahris de ediyordu; ama olsun. Ogrencilik hayati iste…
Oturdugu koltukta hemen uyuyabilecegini biliyordu.
Cok yorgun ve uykusuzdu. Gece sabaha kadar ders calismis, erkenden deneme imtihana gitmis, yetistirmesi gereken odevi yapmak icin kutuphanede bir hayli vakit gecirmisti.
O kadarla kalsa yine iyi… EksIk ders notlarini tamamlamak icin kosusturup fotokopicilerde epey ter dokmustu… 'Uff ne tempo ama!' diye dusundu.
'Hic de oyle bir kere kapagi atmakla bitmiyormus… Asil zorluk universitedeymis meger. Simdi calistigim kadar universite imtihanina hazirlansaydim en yuksek bolumu kazanirdim alimallah…'
Basini yastiga koydu. Uzerine sicacik bir battaniye aldi. Burnuna ikinci sinif da olsa guzel kokan sabunun kokusu geldi. Bir an evini hatirladi.
'Az kaldi. 2-3 imtihan sonrasi, yaklasIk 2 hafta sonra evdeyim.'
Annesinin mis gibi yemeklerinden yiyecek, yuzunu evlerinin guzel ve kaliteli sabunlariyla yikayacakti.
Bu dusunce onu keyiflendirdi. Gozlerini kapadi, yuzunde ailesini dusunmenin verdigi tebessumle, bedeninde uzun zamandir suren kosusturmanin yorgunluguyla, uykunun insani ucurup yorulmaksizin gezdirdigi degisIk âlemlere yola cikmaya hazirlaniyordu...
Birden aklina aksam namazi geldi. Eskisi kadar inatci olmasa da, o ses yine konusmaya baslamisti: 'Oooo, bu yorgunlukla cok zor bir is simdi bu. Kalkacak, agriyan bacaklariyla yuruyecek, sizlayan kollarinla, ellerinle abdest alacaksin… Soguk suyu da hesaba kattin mi? Sicacik battaniye terk edilip namaz kilmak...'
Kilmaliydi!!!
Inatci sese karsi, o da inat etti:
'Yarim yamalak, bu yogun temponun icinde, hizli hizli kilinacak namazin ne hayri olur ki... Kosturmanin icinde boyle gecistirilmis namazlar… Yok yok, olmaz oyle. Su imtihanlar bir bitsin, su okul bir bitsin, meslegimi elime bir alayim. Adam gibi kilmaya baslarim…'
Pazartesi bir gelse.
Yeni bir hayatin ilk gunu olacakti... Artik meslegini eline almis cok daha duzenli ve stressiz hayata baslamis olacakti. 'O zaman kilarim, hem bugunlerin kazasini da yaparim.' diye dusundu. Sonra icinde feryatlar koparan o sesi duymamak ve hattâ onu da rahatlatacak bir cozum bulabilmek icin, yarin bir gun calisacagini, sabah erken kalkip namazini kilip hattâ cok sevdigi sabah uykularindan vazgecip, namazdan sonra yatmayip Kur'ân okuyacagini, ogle tatillerinde namazini rahatlikla kilabilecegini, ikindiyi kisa gunlerde is yerinde, uzun gunlerde evinde, aksam ve yatsiyi evinde sakin ve husuyla kilacagini hayal etti. Nasil olsa kilacakti.
Yeter ki su yogun tempolu, stresli okul gunleri bir gecsin… Ise baslayacagi, yeni bir baslangic yapacagi pazartesi bir gelse..
……..
Ve is hayati