2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Felsefe gözü ve uyarının adresi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.952, Level: 60
    Points: 7.952, Level: 60
    Level completed: 1%,
    Points required for next Level: 198
    Level completed: 1%, Points required for next Level: 198
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sürur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2010
    Mesajlar
    1.029
    Points
    7.952
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Felsefe gözü ve uyarının adresi

    Kur’ân-ı Hakîm’in hikmetiyle kâinata bakan mü’min, orada var edilenleri olağanüstü ve olağan şeklinde iki parçaya ayırmaz. Var edilenler üzerindeki san’atı, güzelliği, keremi, şefkati, nimeti görür. Bu nimet içindeki in’âmı fark eder. Onunla Mün’im-i Hakîkî’yi sıfat ve isimleriyle tefekkür eder.

    Felsefe gözü ise her gün olup biteni, ülfet perdesi ile gizler. Var edilenlerin, görünüşte bir silsilenin, bir zincirin sonucunda vâr edildiğini görmekle, bu zincirdeki sırayı bilmekle, keşfetmekle güya sırrı çözer. Her an olup durduğunu görmekle de üstüne sıradanlık perdesini çeker. Küfranla nimetin üzerini örter, onu gizler.

    Buna karşılık, ara sıra görüneni, görünüşte düzenden çıkmış olanı nazara verir.

    Felsefe çömezinin bu bakışına, yine felsefeyle âlûde Avrupalı’nın icadı olan medyanın sihirli gücü yardım eder.



    Meselâ, hacim itibariyle dünyamızdan bir milyon üç yüz bin defa büyük güneşin, bizi her gün ışığı ve ısısı ile şenlendirmesinin haber değeri yoktur. Onun saniye sapmayan hareketlerinin televizyon, radyo ve gazetede bahsedilme değeri yoktur.

    Ama güneş tutulmasının haber değeri vardır.

    İnsanlığın üçte ikisinin temel gıda maddesi olan pirincin muson rüzgârları ve yağmurları perdesi ile yaratılmasının ve onunla bir kerem, şefkat ve rahmetin izhar edilmesinin haber değeri yoktur.

    Felsefe şakirdi yeryüzündeki mevkileri de turistik değeri olan ve olmayan diye ikiye ayırmıştır.

    Oysa söz gelişi, bir çiçeğin büyüme evresinde ne kadar nüans vardır. Yine, bir ağaç yaprağının, kuruma döneminde yeşilden kırmızıya geçişinde ne kadar ince fark vardır. Bu süreçte ne kadar da çok ince detay vardır: Bir gün fotoğrafı çekilen bir çiçekte görülenle, ertesi hafta çekildiğinde görülecek manzara aynı değildir; güneşin gelme açısı değişmiştir. Yaprak biraz daha kırmızıya kaymıştır. Sonuçta, görülen şey yenidir.

    O sebeple, “turistik yer” arayışına da gerek yoktur aslında.

    Medya vasıtasıyla, rahmetin vesilesi olan yağmur da artık “meteorolojik uyarı”larla verilir oldu. Herkese getirdiği binler fayda gizlendi. “Meteoroloji uyardı, falan bölgede yağış!”, “Meteoroloji ikaz etti, filan ilin kuzey ilçelerinde aşırı yağış! (‘Aşırı’nın ölçüsünü hangi sönük akıl biliyorsa!) Vatandaşların ve ilgililerin sel ve heyelan olaylarına karşı dikkatli olmaları gerekiyor.” türünden haberler günümüzün birer parçası oldu.

    Başkası neyse de, habercilik yapan ehl-i dinin, aslında, felsefe tilmîzi Avrupa aracı olan, bizim malımız olmayan bu yayın vasıtalarını kullanırken, değerlerimizi yıpratmama hususunda çok dikkatli olmaları, Rabbimizden şikâyeti çağrıştıran başlıklar kullanmamaya özen göstermeleri gerekmez mi?

    Yine de, birilerinin uyarılması gerekecekse, ikaz edilecekler listesinde şunlar yer almalı:

    Fedakârlık, îsâr gibi ulvî duyguları, değil uygulamalı öğretmek, haklarında birkaç kelimelik bilgi vermeyi bile beceremeyen bir eğitim sisteminin yetiştirdiği ve sonuçta mahrum yerlerde “bir yolunu buluncaya kadar” kalabilen memur.

    Milletin değerleri ile barışık olmadığı için, halkla bütünleşemeyen, sonuçta çiftçiyi tarlasında, bahçesinde ziyaret ederek ona destek olmayan ziraat mühendisi ve teknisyeni. Tarımı ihmal eden, toprağına sahip çıkamayan, bu sebeple verimli arazileri sele, erozyona kaptıran; sonuçta şehirlere göçerek orada sefalet kuşakları oluşturan kitleye, olmadık yerlerde derme çatma binalar yapma izni veren, sonra da oy mülâhazasıyla bu binalara tapu verdiren siyasetçi.

    Hemen her mekânı beton ve asfalt dökülecek, ya da apartman dikilecek bir yer nazarıyla bakan şehircilik anlayışı.

    Büyük düşünmeyen, dolayısıyla yaptığı plan, günü kurtarmaktan öte gitmeyen, park ve bahçe gibi yeşil alanları geniş tutmayan belediyeci.

    Belediyenin borçlarını uygunsuz yerlerde arsa üreterek kapatmaya çalışan açgözlü anlayış.

    Vadinin içinin derenin, ırmağın hakkı olduğunu anlayamayan, fıtratın dilinden bîhaber kimseler.

    Beton sevgisi ve beton ile özdeşleşen, esnek ve geniş düşünememe güdüklüğü.

    Kısacası, Allah abes iş yapmaz; her işte bir hikmeti vardır. Yarattığı hikmete uymamamız sonucu verdiği “musîbet”ler de “isabet”lidir.

    Bize düşen söylem ve davranışlarımızı, O’nun fıtrat kanunlarına uydurmaktır.



    MEHMED BOYACIOĞLU
    Sen burada misafirsin.
    Ve buradan da diğer bir yere gideceksin.
    Misafir olan kimse , beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz
    Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın.
    Ve keza,bu fani dünyadan da çıkacaksın.
    Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış.
    Vücudunu mucidine feda et.
    Mukabilinde büyük bir fiat alacaksın

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Felsefe gözü ve uyarının adresi

    Güzel bir paylaşım. Emeğine sağlık; Allah c.c razı olsun sürur Kardeşim...
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Barış ve Hoşgörünün Doğru Adresi
    By ArzuNur in forum İslami Konular Ve Kaynaklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.08.09, 22:13
  2. Yüreğimin Adresi Sensin...
    By Lale_GüLü in forum Şiir köşesi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 19.08.09, 07:54
  3. Kurşunun Adresi
    By BaRLa in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16.06.09, 15:17
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.08.08, 11:26
  5. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.08.08, 09:29

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •