***
DIŞARDA
Points: 47.246, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 75,0%
Achievements


El-Müzill (c.c)
EL-MÜZİLL (CC.)
“Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.”
Allahü Teâlâ dilediğini aziz ve şerefli kıldığı gibi, zelil ve hakir de edebilir.
Allah'ın hor ve hakir ettiğini kimse aziz kılamaz, İzzet ve şerefe ulaştırdığını da bütün âlem bir araya gelse zelîl edemez.
Aziz ve celil olan Allah, öyle bir kudrete mâliktir ki, onun vurduğu damgayı insanın yüzünden silmek imkânı ve ihtimâli yoktur.
İzzet, Allah'ın kullarına verdiği bir şeref, bir irfan olduğu gibi, zillet de bir perişanlık ve mahrumiyettir.
Gönülleri dünya hırsı ile yanıp tutuşan, bütün dünyayı yutuversem diye boğuşan ve insanlık şerefini ayaklar altına alan niceleri vardır ki, bunlar zillet bataklığından kendilerini kurtaramazlar.
Elleri bir hayıra uzanmaz, kimsenin yarasına merhem sürmezler, bir yetimin gözyaşını dindirmezler.
Bunların bütün gayesi ve şiarı, dünyadır.
Dünya gelirine sahip olmak için de her pisliğe dalıverirler.
Böylece izzet ve şeref elden gider. Mahşerde de yüzleri kara olur.
Can gözüne marifet sürmesi çekilen bir müslüman dünyanın fani ve geçici nimetleri, makam ve mevkileri için ona buna boyun eğip zillet göstermez, o sadece rabbinin huzurunda eğilir. Rabbi de onu aziz kılar.
Hatırımda kaldığına göre şöyle bir hadise vardır.
Muhiddin Arabî Hazretleri naklederler:
“Bağdat'ta bir camide namaz kılmıştım. Namazdan sonra müezzin:
“Ey Müslümanlar, dedi, siz nasıl insanlarsınız? Burada bir garip adam öldü, üç gündür cenazesi duruyor. Kimse sahip çıkıp da adamın cenazesini kaldırmadı. Haydi biraraya gelin de şu garibi kabre götürelim.”
Bunun üzerine üç-beş kişi toplandı, ben de aralarına karıştım ve o zavallı adamın bütün hacetlerini görüp kabre götürdük.
Cenaze kabre indirildiğinde avucuma bir tutam toprak aldım, toprak elimde ona sokuldum, toprağa okuyup üfleyip adamın yüzüne gözüne saçtım ve:
“Ey garip adam, dedim, hor ve hakir oldun, zillete uğradın.
Bende okunmuş 70 bin kelime-i tevhid vardı.
Onu senin ruhuna bağışlıyor, sana hibe ediyorum.
Haydi Allah'ın rahmeti üzerine olsun!”
Adam gözlerini açıp bana sert sert baktı da dedi ki:
“Vah sana! O'nunla olan hiç zillete düşer mi? Fakat bu konuştuğumuz söz ikimiz arasında kalsın!”
Anladım ki, o garip bildiğimiz adam bir Allah dostudur...”
İnsanlardan öyleleri vardır ki, görünüşte belki hor hakirdir, ama Allah indinde aziz ve şereflidir.
Allah ile olan zillete düşmez.
Yüzünü rabbinin dergâhına tutan hiçbir saadetten mahrum kalmaz.
Çünkü her türlü izzet ancak Allah Teâlâ'nındır ve Allah'ın emrindedir.
Dünya ve ahirette izzet ve şeref isteyenler ona dönsün.
Ve zalimlerin zilletle nasıl yere geçtiğini görsün de zalimlere meyletmesin...
Zenginler fakir, kaviler zayıf, pehlivanlar yenik, diriler ölü düşebilirler.
Asırlar geçti bitmez:
Kavga, nefret, didişmek,
Tek çare biliyorum, Allah aşkında pişmek!..
Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
13.Asrın Müceddidi
BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ