***
DIŞARDA
Points: 39.199, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Ebubekir şibli (ra)
Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri'nin Hayatı
Ebu Bekri Şibli (RA) Hz.leri büyük evliyalardan. Adı “Ca’fer bin Yunus” olup, Künyesi; Ebu Bekir”dir. Hicret-i Nebeviyye’nin 247. (M. 861) senesinde Samarra’da doğdu. Bağdat’a gelipburaya yerleşti. Maliki mezhebinin fıkıh âlimlerinden olup, İmam-ı Malik (RA) Hz.leri’nin Muvatta’sını ezbere bilirdi. Tam 400 hocadan ders alır ve binlerle hadis bilir. Ancak bir tanesini kendine rehber edinir. “Dünya için dünyada kalacağın kadar, ahiret için ahirette kalacağın kadar çalış. Allah-ü teâlâ’ya muhtaç olduğun kadar ibadet et, cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle”
Horasan, Bağdat civârında feyizler saçıp, ikaz ve irşatlarda bulunmuş, yaşayışıyla fiilen örnek olmuştur. Bu sebeple, ilminden fazla, hâli dikkati çeker, sözünden ziyade yaşayışı örnek alınırdı. Kendi halk arasında az görünürdü, ama halkın içinden ayrılmayı da uygun görmez ve şöyle derdi: “Halkın içinden kaçmak marifet değildir. Asıl marifet halkın içinde iken kendi içine dönebilmektir.”
Ebubekir Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri'nin Tarikatı Telkin Alması
Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri’nin tasavvufa intisab etmesine sebep olan hadise şöyle anlatılır: “Devamend emiri iken, Rey emiri ile Bağdat’tan kendisine bir mektup geldi. Bunun üzerine hemen Bağdat’a halifenin yanına gitti. Halife kendisine hila’tler verdi. Geri döndükten sonra bir gün, aksırdıktan sonra, halifenin verdiği hilat’ın kolu ile ağzını ve burnunu sildi. Bu durum derhal halifeye bildirildiğinde, o da hila’tin çıkarılması ve emirlikten azledilmesi emrini verdi. Bunun üzerine Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri kendi kendine: “Bir kulun hil’atini ve elbisesini mendil yerine kullanan bir kimse, eğer bu görevden alınırsa, acaba âlemlerin padişahı olan Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin hil’atini mendil olarak kullanan kimse hangi muameleye müslehak olur?” diye düşündü. Hemen halifenin huzuruna varıp vazife verilmemesini istedi. Halife sebebini sorunca: “Ey halife! Sen bir kul olduğun halde, kıymeti önemsiz olan bir hil’ate yapılan saygısızlığı hoş karşılamıyorsun, âlemlerin sultanı olan Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin ihsan etmiş olduğu marifet ve muhabbet hila’tini bir mahlukun hizmetinde mendil olarak kullanmamı hiç hoş karşılar mı?” dedi.
Halifenin huzurundan ayrılıp zamanın büyük alimlerinden olan Hayrünnessac (RA) Hz.leri’ne giderek, onun talebesi olmak istedi. Hayrünnessac (RA) Hz.leri: “Ey Şibli (RA)! Sen, Hz. Cüneyd’in (RA) yakınlarındansın. Senin nasibin ondadır.” diyerek Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri’ne gönderdi. Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri onu sıradan biriymiş gibi karşıladı ve ona önce: “Git çıra sat!” buyurdu.
Bunun üzerine, bir sene çıra satar. Sırtında küfe, tozlu sokaklar, alay eden çocuklar, istihza ile bakan kadınlar... Bir sene sonunda tekrar huzurlarına çıktıklarında, Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri: “Daha düşüncelerinde dünyaya muhabbet var.” buyurarak bir sene de başka bir iş verdiler. Ebûbekr Şiblî şadırvanı temizler, bulaşıkları yıkar, bahçeyi sular. Bir sene sonra tekrar huzurlarına çıktıklarında bu sefer: “Bir sene de burada hizmet et.” buyurdular. Bu hizmetten sonra efendisi: “Şimdi halin nasıldır?” diye sordu. Şibli (RA) Hz.leri: “Artık kendimi insanlardan üstün tutmuyorum.” dedi. Bunun üzerine Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri: “İşte şimdi kendini kurtardın.” buyurdu. Daha sonra Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri’nin derslerine devam ederek tasavvufta (tarikat) yüksek mertebelere kavuştu. Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri’nden sonra O’nun (RA) yerine geçip, yüzlerce talebe ve derviş yeliştirdi.
Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri takva sahiplerinin tacı birçok riyazatları ve kerametleri ile evliyanın reisi, akıl âleminin meşalesi idi. Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri O’nu (RA) çok sever, O’na (RA) ziyade önem verirdi. O’nun (RA) için: “Her kavmin bir tacı vardır. Bu kavmin tacı da Şibli’dir (RA). Ebu Bekri Şibli’ye (RA) birbirinize baktığınız gözle bakmayın. O (RA) müstesna bir kimsedir.” buyururdu.
Ebubekir Şibli (RA) Hz.leri'nin Vefatı
Ebu Bekri Şibli (RA) Hzleri’nin hizmetinde bulunan Bekr Dineveri şöyle anlatır: “Hz. Şibli’nin (RA) ömrünün son günlerinden bir Cuma günüydü. Hastalığı biraz geçtiği için bana, ‘Camiye gidelim.”’ dedi. Beraber giderken bana karşıdan gelmekte olan şahsı işaret etti ve: ‘Şu şahsı görüyor musun?’ diye sorunca ben: ‘Evet.’ diye cevap verdim. Bunun üzerine: ‘İşte onunla yarın bizim işimiz olacak.’ dedi. O gece Şibli (RA) Hz.leri’nin hastalığı arttı ve vefat etti. Bana: ‘Falan yerde Salih bir kimse var, sabahleyin haber ver de cenazeyi yıkasın.’ dediler. Sabah olunca tarif edilen zatın evine gidip kapısını çaldım. Hane sahibi: ‘Şibli (RA) Hz.leri vefat mı etti?’ diye sorunca: ‘Evet.’ dedim. Dışarı çıkınca baktım ki, Şibli (RA) Hz.leri’nin dün işaret ettikleri kimse değil mi? Hayret ederek: ‘Lailahe İllallah’ dedim. O zat: ‘Neden hayret ettin?’ deyince ben, Şibli (RA) Hz.leri’nin kendisini göstererek söylediklerini naklettim.”
Ebu Bekri Şibli (RA) Hz.leri vefat etmeden biraz önce buyurdular ki: “Üzerimde bir dirhem kul hakkı vardır. Onun sahibi için bin dirhem sadaka etmiştim. Bununla beraber, hala gönlüme ondan ağır birşey gelmez.”
Henüz vefat etmeden, birçok insan cenaze namazını kılmak için geldiler. Ferasetle buyurdu ki: “Ne şaşılacak şeydir ki, ölülerden bir grup yaşayan bir kimsenin cenaze namazımı kılmaya geldiler.”
Hizmetini gören Bekr Dineveri şöyle anlatır: “Şibli (RA) Hz.leri, son hastalığı anında: ‘Bana abdest aldırın.’ diye işaret etti. O’na (RA) abdest aldırdım. Sakalını hilallemeyi unutmuştum. Elimi tutarak sakalının içine koydu, O anda, ruhunu teslim etti.”
Vefatından sonra kendisini rüyada gördüler. “Münker ve Nekir’in (AS) sualine karşı ne yaptın?” diye sordular. Şöyle cevap verdi: “Geldiler, ‘Rabbin (CC) kimdir?’ dediler. Benim Rabbim (CC) O’dur ki, size ve bütün meleklere (AS), ‘Adem’e (AS) secde edin.’ diye emir verdi. Ben o zaman Adem’in (AS) arkasında idim, size bakıyordum.’ dedim. Bu cevap, bütün Ademoğullarını kurtarır deyip gittiler.”
Yüce Allah (CC) Hz.'leri şefaatlarından, al-i himmet, nazar muhabbetlerinden feyiz ve bereketlerinden bizi ayırıp mahrum etmesin.
(AMİN)