Cabir b. Semure (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: "İnsanların Müslümanlık bakımından en iyi olanları ahlâkı en güzel olanlarıdır." (Münzirî, 3/409)
Abdullah b. Amr (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: "Sizin en hayırlınız ahlâkı en güzel olanınızdır." (Buhârî, Edeb:38)
Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır ve sizin en hayırlınız da, hanımlarına karşı ahlâk bakımından hayırlı olanınızdır." (Tirmizî, Radâ:11, No:1162, 3/457; Ebu Dâvud, Sünnet:16, No:4682)
Ebû Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "İman, yetmiş veya altmış küsur şubedir. En üst mertebesi, en faziletlisi ALLAH'tan başka ilâh yoktur demek. En alt mertebesi yoldan insanlara zarar veren şeyleri kaldırmaktır. Utanma da imandan bir şubedir." (Müslim, İman:58, 1/140, Buhârî, İman 3; Ebu Dâvud, Sünnet 15, (4676); Tirmizî, İman 6, (2617); Nesâî, İman 16, (8, 110); İbnu Mâce, Mukaddime 9, (57).
Hadis-i şeriflerde kişideki iman ve teslimiyetin mükemmelliği ahlâkının mükemmel olmasıyla değerlendirilmiştir. Kişi ahlâkî kurallara ne kadar uyarsa imanı o kadar kuvvetli, ne kadar ahlâkî zafiyeti varsa o kadar iman zafiyeti var demektir.
Bir sahabî Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:
- İslâm nedir diye sorar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Güzel söz söylemek, yemek yedirmek ve insanlara ikramda bulunmaktır." cevabını verir. Sahabî:
- İman nedir diye sorar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Sabırlı ve hoşgörülü olmaktır." cevabını verir. Sahabî:
- Hangi Müslüman daha faziletlidir diye sorar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
"Elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği kimse." (Buhârî, İman:5) cevabını verir. Sahabî:
- İmanın gerektirdiği hangi davranış daha faziletlidir, diye sorar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Güzel ahlâktır." diye cevap verir. (Ahmed, 4/385)
Abdullah b. Amr b. As (R.A.)'den rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Müslümanı: "İyiMüslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kişidir. Asılmuhacir de ALLAH'ın yasak ettiği şeyleri terk eden kimsedir" (Buhari, İman: 4-5, Rikak: 26, Müslim, İman: 64-65, Ayrıca Bk. Ebû Davud, Cihad: 2, Tirmizi: Kıyamet: 52, İman- 12, Nesai, İman: 8-9-11) şeklinde tanımlaması din ile ahlâkın iç içeliğini ifade eder.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin:
- Hangi Müslümanlık daha faziletlidir? sorusuna: "Elinden ve dilinden Müslümanların salim kaldığı, zarar görmediği kimsedir." (Buhârî, İman:5)
- Hangi Müslümanlık daha hayırlıdır? sorusuna: "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir." (Buhârî, İman:5) şeklinde verdiği cevaplar da bunun beyanıdır.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bu cevaplarıyla, iman, amel ve güzel ahlâkı birbiri ile ilişkilendirmiştir. Çünkü mümin ve Müslüman olmak ibadet etmeyi, güzel ahlâk sahibi olmayı, kötülükleri terk etmeyi, insanlara saygılı olmayı gerektirmektedir. İman ve İslâm bir aksiyondur, sosyal ilişkileri ahlâkî kurallar çerçevesinde devam ettirmektedir. Yaratılış gayesi olan ibadet görevini insan ya namaz, oruç, zekât ve hac gibi belirli bir zamanda, belirli bir mekânda ve belirli kurallara uyarak yapar, ya da herhangi bir zaman, mekân ve şekille kayıtlı olmaksızın yerine getirir. ALLAH'ı zikretmek, ana babaya iyilik etmek, şahitliği, tartı ve ölçüyü dosdoğru yapmak gibi emirlere; alkollü içkiler içmek, uyuşturucular kullanmak, kumar oynamak, hırsızlık yapmak ve cana kıymak gibi yasaklara uyarak yerine getirir.
Mehmet Talü
Araştırmacı yazar