Kıyamet Gününde Şehitliğin Ve Şehitlerin Üstünlüğünü Gören Müminin, Allah Yolunda Savaşıp Şehid Olmak İçin Dünyaya Dönmek İsteyişi
İmam Ahmed b. Hanbel… Enes b. Mâlik’ten rivayet etti ki; Rasûlulah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“(Kıyamet gününde) cennetliklerden biri huzura getirilir. Kendisine: “Ey Ademoğlu! Yerini nasıl buldun? Beğendin mi? Dile, ne dilersen!” denilir. O da şehitliğin fazilet ve üstünlüğünü gördüğü için şöyle der: “Tek dileğim, beni dünyaya geri göndermen ve orada Allah yolunda on kez öldürülüp şehit olmaktır!“
Bu kez cehennemliklerden biri huzura getirilir. Kendisine denilir ki:
— Ey Ademoğlu! Yerini nasıl buldun, beğendin mi?
— Ya Rab! Yerim çok fenadır.
— Buradan kurtulmak için yeryüzü dolusunca altını fidye verir misin?
— Evet ya Rab!
— Yalan söylüyorsun. Bundan daha azıni ve kolayıni senden istemiştim, yapmamıştın!“
Bundan sonra o tekrar cehenneme gönderilir.
Bezzâr… Ebû Hüreyre’den rivayet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ateş gibi görülmemiştir: Çünkü ondan kaçmakta olan kimse uyuyor!.. Cennet gibisi de yoktur; çünkü onu istemekte olan kimse de uyuyor!..”
Hafız Ebû Ya’lâ… Ebû Hüreyre’den rivayet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) Şöyle buyurmuştur:
“Eğer mescidin dibinde yüz bin veya daha fazla sayıda cemaat olsa, bunların arasında cehennemliklerden bir adam bulunsa ve o adam soluklan-sa, soluğu da onlara isabet etse, mescidi ve içindeki herkesi yakar!..“
Dünyadayken Nimetler İçinde Yüzen Bir Kimse, Cehenneme Girince O Nimetlerin Tadım Unutur. Dünyada Sefalet İçinde Kıvranan Bir Kimse, Cennete Girince Çektiği O Sefaleti Unutur:
İmam Ahmed b. Hanbel… Enes b. Mâlik’ten rivayet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Dünyadayken en çok nimete mazhar olmuş cehennemliklerden biri, kıyamet gününde getirilip ateşe bir kez daldırılır, sonra kendisine sorulur: “Ey Ademoğlu! Hiç hayır gördün mü? Hiç nimete mazhar oldun mu?” O da şöyle cevap verir: “Hayır, vallahi Ya Rab.”
Cennetliklerden dünyadayken en çok sefalete maruz kalmış biri getirilip Cennete konulur ve kendisine şöyle sorulur: “Ey Âdemoğlu! Hiç sefalete maruz kaldın mı? Hiç sıkıntı çektin mi?” O da şöyle cevap verir: “Hayır vallahi ya Rab. Hiç sefalete maruz kalmadım ve hiç sıkıntı çekmedim.“
Kıyamet Gününde Kâfirin Yeryüzü Doluşunca Altını Olsa Ve Azâbdan Kurtulmak İçin O Altınları Fidye Olarak Vermek İstese, Bu İsteği Kabul Edilmez:
İmam Ahmed b. Hanbel… Enes b. Mâlik’ten rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet gününde kâfir, huzura getirilir ve kendisine şöyle denilir:
— Ne dersin? Yeryüzü doluşunca altının olsa, azâbdan kurtulmak için o altınları fidye olarak verir misin?
— Evet…
— Ama bundan daha fazlasını yağmalamışın.
İşte âyet-i kerimede söylenmek istenen budur:
“Doğrusu inkâr edip inkarcı olarak ölenlerin hiç birinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir.” (Âl-İmrân, 3/9i) Doğrusunu Allah bilir.
İmam Ahmed b. Hanbel… Enes b. Mâlik’ten rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kîvâmet gününde cehennemliklerden bir adama denilir ki:
— Yeryüzündeki herşey senin olsa, o şeyleri -azâbdan kurtulmak için-fidye olarak.verir misin?
— Evet, veririm.
Onun bu cevabına karşı yüce Allah şöyle der:
— Bundan daha kolayım senden istemiştim. Sen daha Âdem’in sulbünde iken bana hiç bir şeyi ortak koşmamanı senden istemiştim. Ama sen illâ da bana ortak koştun!“
Kaynak : ÖLÜM VE ÖTESİ – İBNİ KESİR