“(Bu Kur’ân) çok mübârek bir Kitap’tır.
Onu sana indirdik ki âyetlerini düşünsünler ve
akl-ı selim sâhipleri öğüt alsınlar”
(38/29).

***

(Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitabı,
âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.
38/29.

***

Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye
(âyet âyet, sûre sûre) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.
17/106.

***

(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl.
Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür.
Allah yaptıklarınızı bilir.
29/45.

***

"Ve Kur'an'ı okumam (emredildi).
Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur;
kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.
27/92.

***

Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler,
asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.
Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan
onlara fazlasını da verir.
Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.
35/29,30.

***

“Yoksa onların kalplerinde kilit mi vardır?
Yoksa kalpleri mühürlenip kapanmış mıdır ki,
onların kalplerine Kur’ân hakikatları nâmına bir şey girmiyor?”
(47/24).

***

Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa,
yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar,
kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına:
Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı,
ne kötü arkadaşmışsın! der.
43/36-37-38.

***

Biz, Kur'an okuduğun zaman,
seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.
17/45.