FIHRIST MUKADDEME
LEM'ALAR

Tevhîde dâir olup Risâle-i Nur'daki Yirmi Ikinci Sözün esâsi ve bir cihette Arapçasidir. On Dört Lem'a ile Tevhîdin en ince hakîkatlerini, en mufassal bir sûrette hakîkatine mazhar edecek bir silsile-i delâil ve sehâdeti ibraz eden çok kiymettar ve hava, su, ekmek gibi herkesin muhtaç oldugu bir risâledir.
Nurun Mesnevî'sinin basinda derc edilen Lâsiyyemâlar, Lem'alar, Reshâlar isimlerindeki üç risâle, âhirdeki risâleler gibi müteferrik meselelerden bâhis degildir; ayni mevzu üzerinde gidiyorlar.
RESHALAR
Bu Reshâlar Risâlesi, îmânin en mühim üç erkânindan nübüvvetin hakîkatini ve Nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) gâyet katî ve parlak bürhanlarla ispat ediyor. Sems nasil ziyâ vermemesi mümkün degildir. Aynen öyle de, Ulûhiyet de risâletsiz mümkün olmadigini ispat ediyor. Ve nübüvvetin hakikatini günes gibi gösteriyor. Kâinati mücessem bir Kur'ân-i Kebîr olarak temsil edip, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm onun Ayetü'l- Kübrâsi oldugunu, gözünde perde ve kalbinde pas olmayanlara irâe ediyor.
Bu hârika risâle On Bir Reshâdir. On Birinci Reshâda yirmi bir mu'cizât-i Ahmediyeye (a.s.m.) isaret eden bir salâvât-i serîfeyi o Nebî-i Zîsan Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimize getiriyor.
On Birinci Reshâdan sonra, uzun bir "I'lem"de Nübüvvet-i Ahmediyeye (a.s.m.), baska bir tarzda, görülmemis delilleri gösteriyor.
Bu risâlenin Türkçesi Risâle-i Nur'daki On Dokuzuncu Sözdedir.
Mesnevi'nin basindaki bu üçrisale Eski Said'in eserlerinden olmayip, Üstadimizin tabiriyle, Yeni Saidin eserleridir. Üstâdimizin eski eserlerinden, Risâle-i Nur'a girenler oldugu gibi, Risâle-i Nur'u telifi zamaninda yazdigi Arapça eserleri de, bu sûretle Mesnevî-i Arabiyeye idhâl olunmustur.


Herseyde Onun birligine delil olan bir alâmet vardir. (Ibnü'l-Mu'tez isimli Arap sâirine âit bir misrâ.)