Yabancı kadına bakmak
Gözgörüntüleri kalbe aktaran bir pencereye benzer. Göz ve kulak muhafaza edilmezse kalbi
şehevî duygulara sevk ederek nefsi azgınlaştırır. Azgın olan nefis ise sahibini helâke götürür. Bu konudaki ayet ve hadisler gayet açıktır.
Hazret-i Ali kerremallahu vechehu şöyle anlatıyor: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanındaadamın birisi Medine yollarının birinde yürürken
bir kadın gördü. Ona bakmaya başladı. Kadında ona bakıyordu. Böylece şeytan her ikisine de vesvese verdi. İkisi de birbirlerinin hoşuna gittiğinden bakışmaya devam ettiler.
Adambu şekilde kadına bakarak giderken
duvara çarptı ve burnu kırıldı. Adam; “Vallahi Resulullah'a gidip
olayı anlatmadan kanımı silmeyeceğim.” dedi. Olayı
Peygamberimize anlattı. Nebi sallallahu aleyhi vesellem de; “Bu günahının cezasıdır.” buyurdu. (Tecrid-i Sarih)
Bunun üzerineu Zülcelâl şu ayeti celileyi vahy etti: “Mümin erkeklere söyle: ‘Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler
mahrem yerlerini korusunlar. Bu
onların arınmasını daha iyi sağlar.
yaptıklarından şüphesiz haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini yasak olandan çevirsinler
iffetlerini korusunlar
süslerini
kendiliğinden görüneni müstesna
açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar…” (Nûr
30–31)
Bu ayeterkeğe hem de kadına hemcinsinin veya karşı cinsin avretine (bakılmaması gereken yerlerine) bakmamayı
ayrıca kadına da -bununla beraber- süslerini (ziynet)
istisna edilen kimselerden başkasına göstermemesini emrediyor.
Bir Müslüman’ın şehvetle bakabileceği kadın yalnızca eşidir. Bunun dışında hiçbir kimseye şehvetle bakmak caiz değildir. Şehvetle bakmanın ölçüsü “devamlı bakmaktır.” Bir Müslüman yolda gözü kapalı veya başı önünde yürüyecek değildir.
Karşısına gelen kadın ve erkeği de görecektir; ancak ilk görme anından sonra yüz çevirecekikinci kez bakmayacağı gibi ilk bakışta devamlı da olmayacaktır. Çünkü gördüğü kimseye tekrar bakınca veya bakışını devam ettirince yasak sınıra adımını atmış olur.
İslâm işeharama bakmayı yasaklamaktan başlıyor. Erkek olsun
kadın olsun gözleri haram bakışlardan sakındırıyor. Hiç kimse “göz benim değil mi canım! İster bakarım
ister yumarım
kime ne?” diyemez. O gözü ve diğer organları bizlere emanet olarak veren
bu emanetleri kendi arzumuz (hevamız) doğrultusunda değil; O'nun rızası yönünde kullanmamızı istiyor. Haram bakışlardan sakınmak
![]()
için değil; bizim için gerekli olduğundan merhametli Rabbimiz bunları bizim için yasaklamıştır. Aksi davranışların hesabını soracağını da bize bildiriyor:
Teâlâ bir ayeti kerime de şöyle buyuruyor: “Bilmediğin bir şeyin ardına düşme
çünkü kulak
göz ve kalp bunların her biri
yaptığından sorumludur.” (İsrâ; 36)
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem EfendimizHz. Ali'ye şöyle demiştir: “Ali! Arka arkaya bakma; birinci bakış hakkındır
ama ikinci bakışa hakkın yoktur.” (Tirmizi
Müslim)
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir keresinde de şöyle buyurmuştur: “Ey Âdemoğlubirinci bakış senin hakkın ama sakın ikinci bakışı yapma.”
Birinci bakış kasıtsız olarak yapılacağı için kişinin hakkıdır. Eğer harama bakmak kastıyla olursa birincisi de yasaktır. (Fahreddin er-RaziTefsîr’ül-kebîr)
Zinaya götüren ilk adım
Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmakkulakların zinası dinlemek
dilin zinası konuşmak
elin zinası tutmak
ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o
arzu eder
ister. Üreme organı ise
bunu ya gerçekleştirir
ya da boşa çıkarır.” (Buharî)
Harama bakmak; zinaya götüren ilk adımdır. Zinaya sebebiyet verdiği için Peygamber Efendimizbunu zina olarak ifade buyurmuştur ki
bu abartılı değerlendirme ile kötülüklere giden yolun bakışlar ile adımı atılmamış olsun.
Taberani'de geçen bir hadis-i kutsîde şöyle buyrulmaktadır: “(Bakılması haram olan şeye) Bakmakİblisin oklarından bir oktur. Kim Benim korkumdan dolayı onu terk ederse
yerine kalbinde tatlılığı duyacağı bir iman/ibadet veririm.” (İbn Kesir)
Bir hadisi şerifte de: “Erkek erkeğin avretinekadın da kadının avretine bakmasın. Vücudunun bir kısmı çıplak iken erkek erkeğe
kadın kadına temas etmesin” buyruluyor. (Müslim
Tirmizi)
Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebi sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
—Yollarda oturmaktan kaçının! Sahabeler:
—Biz buna mecbûruz. Meselelerimizi orada konuşuyoruzdediler. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
—Oturmaktan vazgeçemeyecekseniz o halde yolun hakkını verin! buyurdu. Sahabeler;
—Yolun hakkı nedir Ey'ın Resulü? Diye sordular. Efendimiz:
—Harama bakmamakgelip geçenleri incitmemek
selam almak
marufu emredip münkerden nehy etmektir.” buyurdu. (Buharî)
Ne yazık ki günümüzde cadde üzerindeki kahve önlerine oturup gelen geçenin dedikodusunu yapmakkadına kıza bakmak moda olmuştur. Sırf bu maksatla caddelerde
sokaklarda ve pazar yerlerinde dolaşan kişiler ve gruplar vardır. Kendilerini böylelerine göstermek için caddeye sokağa
çarşıya pazara çıkanlar da maalesef az değildir. Özellikle büyük şehirlerde belli yerlerde akşam gezintisine çıkan ve dolaşan kalabalıklar
büyük çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen
bu iki hâdis-i şerifte yerine getirilmesi istenilen hiç bir yol hakkına dikkat etmemektedirler.
Gözler de zina eder
Dinimizkalbî duyguların temizliğini gideren
cinsî zaafları çoğaltan ve de zina eğilimini arttıran bakışların
azaba uğratacağını bildirerek haram kılmıştır. Zira bütün ahlâk dışı münasebetler
önce bakışmalarla başlar. Gülümseme
selâmlaşma ve konuşma ile gelişir. Buluşma ile sonuçlanır
sonrası felâket olabilir. Zira göz
kalbin ana girişidir. Kalp de bütün organlarımızın yönetim merkezidir.
Duyu organlarımızdanözellikle gözden kalbe
şehevî duyguları uyarıcı ve azgınlaştırıcı mesajlar gelirse insan ahlâk dışı bir hayatın ve ilişkilerin arzulusu olur. Çünkü arzulu bakışlar Peygamberimizin ifadesiyle: “Şeytanın zehirli oklarından bir oktur.” (İbn Kesir) ve kalbe ekilen şehvet tohumlarıdır. Manevî zinadır.
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Gözler de zina eder; onların zinası (bakılması haram olan kimselere şehvetle) bakmaktır.” (BuharîMüslim)
“Gözler de zina eder.” ifadesigözün harama bakması ile gayr-ı meşru cinsel ilişki anlamındaki zina arasında bir fark yoktur
ha o olmuş
ha ötekisi” şeklinde anlaşılmamalıdır.
Elbettehem dünyevî ve hem uhrevî ceza bakımından ikisi arasında büyük bir fark vardır. “Göz zinası”
esas zinaya yaklaştırma açısından yasaklanmıştır. Ona izin verilmiş olsa diğerine kapı açılmış olacaktır. “Göz zinası” tabiri
gözlerin harama bakışının da çirkin olduğunu ifade etmek için biraz mübalağalı
korkutucu
caydırıcı ve mecazî bir ifadedir.
“Göz nereye bakarsa gönül oraya akar.” Sözü de boşuna söylenmemiştir. Dinimizin en büyük gayesican pırlantasını dünya ilişkilerinin çirkefinden temizleyerek
ona nurlu hüviyetini yeniden kazandırmak ve ulvî duygulara yöneltmektir. Tabii her şeyden evvel “göz”ü dikkate alarak
yukarıdaki ayetlerle erkeklerin ve kadınların “gaddı basar” gözleri bakmaktan men eylemek
yani gözler aşağı indirip bakmamalarını ve örtünerek avret yerlerini yabancılara göstermemeleri emredilmiştir.
Zira hrama bakmaya alışmak ve tekrar tekrar aynı hataya düşmek tehlikesi çok fazladır. Her bakış kalbi yaralar ve sonrası için baskı kurar. Gözher şeyi kalbe ulaştıran en büyük kapıdır.
Bu sebeple insan göz yoluyla birçok günaha düşer. Çünkü bakış tebessümetebessüm selâma
selam konuşmaya
konuşma anlaşmaya
anlaşma haram ilişkilere götürür.
Hemasî de bu konuda şunları söylüyor: “Bakışlar kalbin elçisi olduğu için gördüğün manzaralar seni üzer. Zira her gördüğünü yapamazsınbazı gördüklerine de dayanamazsın.”
Mahşer günü kimi gözler ağlamaz
Harama bakmaklaşeytanın oklarına hedef tahtası oluyor bir insan. Havalar biraz ısınmasın
nice bayan denildiğinde boyan anlayan
sayın denilince soyun anlayan
toplumda kişiliğiyle değil de dişiliğiyle görülmek isteyen kızlar
kadınlar açık yerleri kapalı yerlerinden daha çok şekilde sokağa dökülüyorlar.
Sahil kenarları ve plajların daha feci olduğunu bilmeyen yok. Üstsüzleraltsızlar
yüzsüzler
arsızlar... “Bütün bunlara rağmen gözü haramdan sakındırmak mümkün mü?” diyenler olacaktır.
Gerçekten zor olsa da imkânsız değildirelbette mümkündür. Zira Rabbimiz bize imkânsız bir şeyi emretmez. O zerre kadar zulmetmez
her şahsı
ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. (Bakara; 286)
Eğer İlahî bir emri yerine getirmek ya da yasaktan kaçınmak zor ise hiç şüphesiz kazancı da o oranda fazla olacaktır. Ümmetin fesadı zamanında Sünnet’e sarılana (bin) şehit sevabı verilmesi de bunu gösterir. Caddelerde yürüyüş konusunda da Sünnet’e sarılırsakgözü korumak çok kolaylaşacaktır. Çünkü biz ihlâslı ve gayretli olursak
Rabbimiz bize yardım ederek bizi güçlendirecektir.
Karşıt cinslere şehvetle bakmamanın dünya ve ahirette birçok mükâfatının olduğunu unutmayalım. İşte bu mükâfatlardan bir tanesini haber veren şu hadisi şerifle yazımızı noktalayalım:
“Kıyamet günü her göz ağlayacaktır. Ancak Yüce'ın haram kıldığı şeylerden men edilip kapanan göz (yabancılara bakmayan göz) ile
yolunda nöbet tutan göz ve
korkusundan ağlayan göz müstesna. (Bu gözlerin sahipleri Kıyamet günü mutluluktan güleceklerdir.)” (Camiü’s-Sağîr)
Bir hadisi şerif
Hz. Malik bin Ubeyde radıyallahu anhudan rivayetleEfendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki:
“Beli bükülmüş yaşlı kullaremzikli masum yavrular ve merada otlayan hayvanlar olmasaydı;
(işlediğiniz günahlar ve isyanınız sebebiyle)
azabını üzerinize dökerdi de taş gibi olurdunuz.”
HASAN ÇALIŞKAN