Maalesef müslümanlar günümüzde bu hususta da ihmalkar davranmışlar, iyiyi emredip, kötülükten nehyetmeyi terketmişlerdir. Oysa bu, İslam’ın en büyük direklerinden biridir. Tebliğ olmazsa, İslam baki kalmaz. Bu ihmal sebebiyle insanlar Allah’ın haramlarına hücum etmişlerdir.
Ne bir kişi onları bundan vazgeçirmeye çalışmış, ne de doğru yolu göstermişlerdir.
Bu yüzden iyiliği emretmeyi terkeden toplumlar hayırlılık vasıflarını kaybetmişlerdir.
Zira Cenab-ı Mevla (cc) yüce kitabımızda:
Siz (Ey Ümmet-i Muhammed!) insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülüğü yasaklar, Allah’a iman edersiniz.”(Al-i İmran Suresi:110) buyurmak suretiyle hayırlı olmayı, emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker’e bağlamıştır.


Yine müslümanlar İslamiyet’in; yardımlaşmayı, birbirini desteklemeyi ve ikaz etmeyi emreden bir din olduğunu unutmuşlardır.
Zira Rabbimiz Tevbe Suresi 71. ayet-i kerimesinde:
“Erkek ve kadın bütün mü’minler birbirlerinin velileridir. İyiliği emreder, kötülükten men ederler.” buyurmaktadır.


Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem; İslam toplumunu, bir gemi içindeki insanlara benzeterek şöyle buyurmuştur:
Allah’ın hududunu ikame eden ve etmeyen kavmin misali, bir gemiye yerleşmiş ba’zı insanlar gibidir. Ba’zıları geminin üst kısmında yer tutmuş, ba’zıları ise alt katta (su seviyesinden altta) yerleşmişlerdir. Altta bulunanlar, su almak istedikleri zaman yukarıdakilere giderek:
“Biz kendi nasibimiz olan odadan gemiyi delerek suyumuzu alalım da, size eziyet etmeyelim.” dediklerinde; yukarıdakiler onlara mani olmayıp kendi hallerine bıraksalar topluca helak olurlar. Yok eğer ellerinden tutsalar ve gemiyi delmelerine mani olsalar topluca kurtulurlar
.” (Buhari)

Gerçekten bu misalde Resulullah, emr-i bi’l-ma’ruf’un gerekliliğini ne güzel beyan etmiştir. Münker (kötü şeyler) ise İslam toplumunda oldukça yaygınlaşmıştır.
Hatta insan İslam beldesin de, İslam caddelerinde yürüse oralarda bir İslam emaresi görememektedir.

Şayet müslümanlar her masiyetin önüne (menetmek suretiyle) bir set çekselerdi, iyiliği emrederek kötülüğü engelleselerdi; susmak, razı olmak ve görmemezlikten gelmek sonucunda oluşmuş bu kötü durumdan salim kalırlardı.

Müslümanlar eğer ilk açılıp saçılan kadının elinden tutsalardı, şimdi bu rezillikler başımıza gelmezdi.
İlk sakalını traş eden kişiye hocalar nasihat etseydi; şimdi bir çok hoca gün be gün traş olmaz, Resulullah Efendimiz (sav)’in büyük bir sünnetini terk ederek şeri’ata muhalif olan bu tehannüs içine düşmezlerdi