Fetih, bir aydınlıktır. İnsanlığın barış ve huzurunun önündeki engelleri kaldırmaktır. En büyük nimet olan "İslâm nimeti"ni bütün insanlığa ulaştırmak anlayışıdır. Fetih, "açma" anlamında... Kilitli gönüllerin İslâm'a açılması... Fetih, sevgi ve hoşgörüdür. Bütün insanlığın huzur ve mutluluğunu istemektir. Bütün insanlık Rabbini tanısın, huzur ve mutluluk içinde yaşasın ve cennete girsin niyetiyle çalışmak ve "sevgi medeniyeti"ni kurmaktır. İşgal, fethin tam zıddıdır. Çünkü işgalde öldürme, soykırım, sömürme, baskı, zorbalık, zulüm, işkence ve intikam duygusu vardır.
Fatih, şehre giren ordusuna söylediği: "Zinhar çocukları, din adamlarını, sizinle savaşmayan ihtiyarları öldürmeyin. Kadınlara dokunmayın. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin size lâyık gördüğü şerefin ehli olasınız" sözleri bir fatihle işgalci arasındaki en açık göstergedir. Bununla da kalmayan Fatih, Tıpkı Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, Mekke'nin fethinden sonra, "Bize ne ceza verecek?" diye bekleşen halka "Bu gün kınama günü değil, hepiniz hürsünüz!" demesi ve kutlu beldenin valiliğini biraz önce kendisine diş bileyen Attâb İbn Esid'e vermesi gibi, İstanbul'un fethinden sonra halka; 'her hususta serbest olduklarını, isterlerse camilerin duvarına bitişik kilise yapabileceklerini' ilân etmiş olması O'nun yolunda yürüdüğünü ispat ediyordu.
Fethin bir boyutu da imar etmektir. İstanbul'un fethiyle harabe halinde devralınmış olan şehir kısa zamanda yeniden onarıldı ve Yahya Kemal'e 'Aziz İstanbul', Necip Fazıl'a da 'İstanbul' şiirini yazdıracak hale getirildi. Kadıköy'üne 'körler ülkesi' adını verecek kadar kör olanlardan kurtarılan şehir yeniden planlanarak ilim, kültür, sanat ve medeniyet merkezi haline getirildi.
Peki ya bugün peşinden koşturduğunuz batılılar... Artık fetih şuurunu yeniden kuşanıp küresel şarlatanlara dur demenin, seslenmenin tam zamanıdır.
Bugün dünya yeni fetihlere muhtaçtır. Gönüllerin fethine... Huzur ve barışın insanlığı kuşatması için... İnsanca yaşamak için... Zulüm ve sömürünün sona ermesi için... İnsanlığın mutluluk ülkesine kanat açması için: "Dünya yeni bir Osmanlı'ya muhtaç."
"Delikanlım işaret aldığın gün atandan,
Yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından
Sana selâm getirdim, Ulubatlı Hasan'dan.
Sen ki, burçlara bayrak olduğun kumaştasın,
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın."
Fetih, bütün insanlığa iyilik ve mutluluk getirmektir. İstanbul'un Fethi, karanlık bir çağı kapatıp yepyeni bir çağ açması hasebiyle tüm dünyaya nüfuz eden manevi, fikri ve sosyal bir açılım olmaktadır.
Fetih kelimesi açmak anlamına gelmektedir. Fetih, bir yeri ve orada yaşayanları; bulundukları karanlık dehlizlerden hak ve hakikate çıkarmak demektir. İstanbul'un Fethiyle sadece bu topraklar üzerinde yaşayan insanların değil, Avrupa'da ve o günün dünyasında yaşayan insanların hayatlarında muazzam bir açılım meydana gelmiştir. Sultan Fatih'in havan topları, Bizans surlarını yıktığı gibi, Avrupa'da şatolara sığınarak halkın emeği ve teri üzerinde saltanat süren feodallerin duvarlarını da yıkmıştır. 21 yaşında iken Hz. Peygamber (S.A.V.)Efendimizin övgüsüne ve müjdesine mahzar olan Fatih Sultan Mehmet Han'ın, İstanbul'u fethederek gerçek fethin ne demek olduğunu bütün dünyaya öğretmiştir.
Fatih İstanbul'u aldığında halka iyi davranarak savaşın da bir hukuku olduğunu herkese göstermiştir. Bugün Irak'ta, Afganistan'da ve daha dünyanın birçok yerinde Müslüman kardeşlerimize "demokrasi havarileri" tarafından zulmedilmektedir; işkence edilmektedir; kardeşlerimiz hunharca öldürülmektedir. Irak'ta Ebû Garip hapishanesinde yaşanan insanlık dışı işkence görüntüleri hala hafızalarımızda canlılığını korumaktadır. Silahsız Filistinli çocukların nasıl öldürüldüğü gözlerimizin önünden hiç gitmemektedir. Bu sebeple kalbimiz kırık ve üzgünüz.
Mehmet Talü
Araştırmacı yazar