Sonsuz hayat olan ahirette cenneti umut eden insanlarYüce
’ın sevgisine layık olmak için çalışırlar.
’ı çok severler; çünkü
’a ve diğer tüm iman eden insanlara sevgi duymak cennet ehlinin özelliklerindendir. Ancak
sevgisinin eksikliği
O’nu hakkıyla takdir edememek insanı imanı yaşamaktan uzaklaştırır.
’ın en çok sevdikleri ve cenneti onlar için hazırladığını bildirdiği insanlar
Kuran- Kerim’de bildirildiği üzere takva sahipleridir:
"Gerçekten takva sahibi olanlarcennetlerde ve pınar başlarındadır." (Hicr Suresi
45)
İman edenlerin’a duydukları sevginin pek çok nedeni vardır. Her olayı inananlar için hayırla yarattığını bilmek
’a duyulan sevginin nedenlerinden biridir.
Dua edildiğinde duaya icabet edecek olması da’ı sevmek için önemli bir sebeptir. Rabbimiz
“Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana
kendisine dua ettiği zaman icabet eden
kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı?..” (Neml Suresi
62) ayetiyle sıkıntı ve ihtiyaç içinde olan herkesin duasına icabet ettiğini bildirmektedir. Zorluk anlarında inananların yanlarında buldukları en yakın dost
![]()
’tır.
Her insanbir hiçken Yüce
’ın rahmeti sayesinde var olmuştur. Tüm insanları bu dünyada barındıran
zevk ve ihtiyaçlarına uygun çeşit çeşit yiyecekler yaratan
Rabbimiz’dir.
’ın insanlar üzerindeki nimetlerini
O’nun her şeye güç yetiren olduğunu ve her şeyi en güzel ve hayırlı şekliyle yarattığını düşünmek
![]()
’a olan sevgiyi arttırır. Bu
genelleme yaparak bile sayılamayacak olan nimetlerine hayranlığın ve şükrün bir sonucudur.
"...İman edenlerin ise’a olan sevgileri daha güçlüdür...” (Bakara
165) ayetinin hükmü gereğince
iman edenler asıl sevgiyi her şeyi sarıp kuşatan Yüce
’a duyarlar.
Sonsuz ilim sahibi’a duyulan sevgi
O’nun yarattığı mucizeler karşısında müminlerin şevk ve heyecanını arttırır. Bu
insan ruhunun ihtiyacı olan besindir
ruh ve iman bu döngü sayesinde sürekli beslenir.
’a ve dolayısıyla yarattıklarına duyulan sevgi
Kuran ahlakına uygun yaşamaya da yol açar. Bu da bir ayetteki
"..Bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar" şeklinde ifade edilen gerçek güzelliği kazanmaya
diğer insanların yakınlık duymasına ve müminleri örnek almasına neden olur.
Hatasız olmak sadece her şeyden müstağni olan’a aittir. İnsanlar ise hata yapabilen varlıklardır. Ancak
bu konuda da "tevbeleri kabul eden "olduğunu bildirerek büyük bir kolaylık vermekte ve insanlara kurtuluş imkanı sağlamaktadır. Bu da
’a duyulan sevginin çok önemli nedenlerinden biridir.
İnsankendisine küçük bir ikramda bulunan ya da iyilik yapan bir kişiye teşekkür eder
sevgi duyar. Hastalandığında yardımcı olan kişiye sevgisi artar ve duyduğu minnetle onu mutlu etmeye çalışır
üzmekten şiddetle kaçınır. Oysa onlara bu davranışları nasip eden
’tır. Kısacası
gerçekte sevgi duyulması ve teşekkür edilmesi gereken varlık
’tır. Bizi sevindiren
yediren içiren
sağlık veren
zevk alacağımız güzellikleri yaratan
o insanları sadece vesile kılmıştır.
Merhamet edenlerin en merhametlisi olaninanan kullarına "iman edenlerin velisi
dostu ve destekçisi" olduğunu bildirmektedir. Ve tek dostumuz olduğunu
‘karanlıklardan aydınlığa’ çıkardığını haber vermektedir.
sevgisinin temelinde de bu yakınlık olmalıdır.
İman etmeyen insanlarsevgisini bilmedikleri için birbirlerine karşı da samimi bir sevgi gösteremezler. Kendilerini zorlayarak insanların sevgisini kazanmaya çalışırlar. Sadece insanların hoşnutluğunu aramaları ve insanların rızasını kaybetme korkuları
şeytanın
’tan uzaklaştırma telkinlerinden biridir. Hissettikleri korku
bu insanların hayatları boyunca samimiyeti ve imanı yaşayamamalarına neden olur..
Kuran’dayalnızlık ve dostsuzluğun cehennem ehlinin özelliği olduğundan söz edilir;
"Çünkü obüyük olan
’a iman etmiyordu. Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı. Bundan dolayı bugün
kendisine hiçbir sıcak dost yoktur." (Hakka Suresi
33-34-35)
İnsan güçsüzün yanında olmak istemezhep güçlüyle olmak ister. Şeytan güçsüzdür; güçlü olan
’tır ve “…Kullarım Beni sana soracak olursa
muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım…” (Bakara Suresi
186) ayetiyle haber verildiği üzere kullarına çok yakındır.
Ancak insanların çoğu hem kendilerinden uzak hem de güçsüz olan şeytanın yolunu tercih etmektedirler. Ve üstelik kendilerini ‘nurdan karanlıklara’ çıkaracağını da bildikleri halde…
Oysa insan![]()
’ın yolunu seçtiği ve O’na yakın olduğu zaman
Rabbimiz’in güzel sıfatları üzerinde tecelli edecektir. “Ben şunu yaparsam
’ın hoşuna gider
beni sever “ diye düşünerek yaptığı davranışlar
salih amel olur
![]()
’a yakınlaştırır ve kişiyi olgun bir insan yapar.
Sevginin asıl muhatabı olması gereken’tan uzak yaşayan insanlar
![]()
’ı takdir edemedikleri için gerçek sevgi ve dostluktan da yoksundurlar. Rabbimiz’e şirk koşarak yaşadıkları sevgi de gerçek sevgi değildir ve onlara mutsuzluk ve karamsarlık verir. Hayatta gerçek anlamda bir ‘dost’ları olmadığından sürekli yakınırlar. Oysa ‘gerçek dost’ onlara şahdamarlarından daha yakındır
“bir bilselerdi”…
Andolsuninsanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kaf Suresi
16)