Verdiği sayısız nimetlerle bizleri imtihan edenlütuf ve kerem sahibi Rabbimize hamd olsun.
O’nun Sevgili Resulü’neEhl-i Beyt’ine
Sahabelerine salât ve selâm…
Yine bir yaz mevsimine girerkeninsanın içi burkuluyor. Çünkü yaz demek
insanların günahlarla daha çok haşir neşir olması demek.
Şu veya bu sebeplerden ötürü insanımızıhelal haram demeden yuvarlandıkları gaflet ortamında görmek
yüreklerimizi parçalıyor…
Zira haram demekinsanın daha bu dünyadayken cehennem ateşini koynunda taşıması demek!
u Zülcelal’in aşkına sunulması gereken yüreklerin
Şeytan’ın tasarrufuna verilmesi ne korkunç!...
İnsanızelbette insanız ve günaha düşmemiz kadar tabii bir şey olamaz. İnsan bu
hata ve noksansız olmaz. Evet
ama “kör parmağım gözüne” misali
bile bile günah ortamlarına girilmesine ne diyeceğiz?
Şöyle bir düşünelim; Gaflete ve günaha en çok düştüğümüz zamanlarımız hangileri? Hangi ortamlardadaha çok günaha düşüyoruz?...
Ortalama bir müslümanhele namazını da kılıyorsa öyle çok yoğun bir gaflete düşmez. Düşse de tövbeyi hatırlar ve Rabbimizin engin merhamet okyanusuna dalıp temizleyebilir kendini.
En çok gaflete düştüğümüz ortamlardaha çok alışageldiğimiz
geleneksel hayat tarzımızın dışına çıkmaya başladığımız alanlarda oluşuyor. Mesela
TV karşısında
çoğumuz sanki o programı izlemeye mecburmuşuz gibi kalakalırız.
Veya bir iş veya okul gezisindeyemeğinde
‘kokteyl’inde çok büyük ödünler
açıklar veririz. Taviz üstüne taviz verdiğimizin farkına bile varmayız çoğu defa. Oysa kadınlı erkekli ortamlar
yer bitirir tüm hassasiyetlerimizi.
Tabii bir de tatil yapalım derkenyaşadığımız savrulmalar var. Başka zaman aklımızdan bile geçirmediğimiz şeyleri “herkes böyle yapıyor” diye
nasıl da içimize sindiriyoruz
değil mi?
Çok şükürbilinçlenen bir kısım halkımız
artık bazı şeylere daha çok dikkat ediyor. Fakat hala almamız gereken çok yol var…
Çünkü hala piknikte dinleneceğim diye arabesk dinleyip kendine eziyet edenlerimiz var. Kendi mantığı içerisindehüzünlü bir kimsenin dinleyebileceği yanık parçaları
bir neşe ve eğlence ortamında dinlemenin garabetinden bahsediyorum! Veya bir parça hava alalım diye
onlarca ailenin neredeyse kucak kucağa doldurduğu park alanları. Hani
evinde harem selamlık uygulayan kardeşlerimizi bir de böyle görmek iç burkuyor.
Daha kötüleri de var tabi. Hem de yine bu dindar kesimdenyani “bizimkiler”den. Hele maddi durumumuz da biraz iyiyse
yaz gelince takvayı falan bir kenara atıp “tatil cennetleri”ne (!) koşanlar…
Bizim sözlerimizkimseye dokunmak amacında değil. Gönüllü kulak verenlere
akort yapmak üzerine...
İsteyen alır uygulardileyen de yine kendi bildiğine devam eder.
Evetne diyorduk? Özellikle büyük şehirde yaşayanlar olarak
tatil artık kesin bir ihtiyaç.
Eyvallahkabul. Ama ne olursa olsun
isterse -
muhafaza- başımıza taş düşsün
kendimizi günah ateşine nasıl atarız? Günaha düşeceğimizi bile bile
hele de gerçekten mecbur değilsek
açıkça haramların işlendiği ortamlara nasıl gideriz?
Bir müslümanmubah sınırlarının nerede sona erip haram tehlikesinin nerde başladığını bilmek zorunda değil mi? Hatta biraz da takva olmaya çalışıyorsa mubahların bile şüphelilerinden kaçınması gerekmiyor mu?
Mubah diyeyemek yiyoruz ama karnımızı tıka basa doldurmanın mekruh olduğunun da bilincindeyiz. Aynı şekilde
tatil yapalım derken
gireceğimiz ortamların
en azından bir müslümana yakışıp yakışmayacağını neden hesaplamıyoruz?
Ayrıcakonu tatil olunca israfa düşmek
lükse kaçmak haramlıktan çıkıyor mu? Başka zaman tiksinerek baktığımız çıplaklık
konu tatil olunca güzelleşiyor mu?
Nedir bu hevailik? Neler oluyor bize? Bu kadar dolduruşa gelmeyelim lütfen!...
Bir yıl boyunca; oruçlanamazla
tesbihatla
sadakayla
zekatla
dine hizmetle
güç bela biriktirdiğimiz salih amelleri
böyle hunharca heba ederek kendimize yazık etmiyor muyuz!...
Sadece kendi günahlarımızın değil; ortamdaki diğer insanların işlediği günahların ateşi de bize dokunur. İlahi gazap bir yere yağdı mımümin-münafık dinler mi hiç!...
Sonra şikâyet ederiz halimizdennamazdan lezzet alamıyorum. "Efendim
nefsim soğuk suyla abdest almak istemiyor" falan. Neden böyle? Düşünüyor muyuz hiç? Çünkü günahı başkaları da işlese oradaki herkesin kalbini
ruhunu zulmet sarıyor. Kalplerimiz kaskatı kesiliyor da ondan.
Hâsılı kelamhayatı bir bütün olarak müslümanca yaşamalıyız. Müslümanlığın yazı kışı var mı?
Kışın neysemyazın da oyum.
Camide de müslümanımsokağa çıkınca da.
Okulda okurken de efendiyimarkadaşlarımla eğlenirken de.
Yalnız başına kalınca dabeni görüyor; durakta otobüs beklerken de…
Sağlıkgüven ve kalp huzuru dolu bir yaz diliyoruz.