***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Sünnetin Fonksiyonu.
Sünnetin Kur’ân-i Kerim’den ayri bir tesrî’ kaynagi olmasinin ve Kur’ân gibi bazi seyleri helâl, bazi seyleri de haram kilarak, farz, vacib, sünnet, müstehab, mübah, âdâp, mekruh, müfsid adina ölçüler koymasinin yani sira, Kur’ân-i Kerim’in mücmelini tafsil, mübhemini tefsir, umumunu tahsis ve mutlagini takyid fonksiyonu da vardir. Simdi, bazi misallerle bu hususu da kisaca açiklamaya çalisalim:
“Iman ettiler ve imanlarina zulüm karistirmadilar: Iste, emniyet onlar içindir ve onlar, hidayete ermislerdir.”(En’âm/6: 82) âyeti nazil olunca, zulüm Kur’ân’da had bilmezlik, siniri asmak gibi çesitli mânâlarda kullanildigindan, ashâb endiseyle Resûlüllah’a gelerek, “Hangimiz var ki, zulmetmemis olsun?” dediler. Bunun üzerine de Allah Resûlü (s.a.s.), bu âyette kastedilen zulümle ilgili olarak su açiklamada bulundular: “O, sizin zannettiginiz gibi degil; o, Hz. Lokman’in ogluna dedigi gibidir: ‘(Ogulcugum): Allah’a sirk kosma; muhakkak ki sirk, büyük bir zulümdür’ (Lokman/31: 13)”.7
2. Sünnetin Mücmeli Tafsil Etmesi
Sünnet-i Seniyye, pek çok müphemi tefsir etmesinin yani sira, pek çok mücmel mes’eleleri de tafsîl etmistir.
Meselâ Kur’ân-i Kerim’de: “Namazi ikâme edin.” diye emredilir; fakat, namazin nasil kilinacagi açiklanmadigi gibi, ne zaman kilinacagi da açiklanmaz. Bütün bunlarin açiklanmasini, Hz. Cebrail’in rehberliginde Peygamber Efendimiz yapmistir.8 Allah Resûlü, namazin farzlari, vacibleri, müstehablari, mekruhlari, müfsidleri, rükûu, sücûdu, kiraati, tahiyyâti ve selâmla namazdan çikilmasinda da biricik kaynaktir.
3. Sünnetin Bazi Hükümleri Tahsîsi
Kur’ân-i Kerim’de mirastan umumi olarak bahsedilir ve, “Allah size çocuklariniz hususunda farz kiliyor: Erkege, iki kadinin payi kadar vardir.” (Nisâ/4: 11) buyurulur. Umumî mânâda, nebî olsun velî olsun, safiy olsun, mukarreb olsun, herkes bu âyetin sümûlüne dahildir. Ancak, Efendimiz’in dâr-i bakaya rihletlerinden sonra, kizi Hz. Fatima, Hz. Ebû Bekir’den babasinin mirasini almaya geldiginde, Resûlüllah’in Halifesi (r.a.) kendisine, Resûlüllah’tan duydugu su hadîs-i serifi okudu: “Biz peygamberler toplulugu geriye miras birakmayiz. Bizim biraktigimiz, ancak sadakadir.”9 Bu hadîs-i serifiyle Efendimiz (s.a.s.), Kur’ân’in umumî bir hükmünü tahsis etmis olmaktadirlar.
Ayni sekilde: “Kâtil mirasçi olamaz.”10 hadîsi de, kâtilin mirasçi olamayacagini, meselâ, babasini öldürenin babasindan, amcasini öldürenin amcasindan, dayisini öldürenin dayisindan, kardesini öldürenin de kardesinden miras alamayacagini hükme baglayarak, Kur’ân-i Kerim’in mirasla alâkali umumî hükmünü bu noktadan tahsis etmistir.
4. Sünnetin Bazi Ahkâmi Takyîdi
Sünnet, Kur’ân-i Kerim’in mutlagini takyîd eder. Meselâ, Kur’ân-i Kerim’de: “Erkek ve kadin hirsizin, yaptiklarinin karsiliginda bir cezâ ve Allah’tan ibret verici bir ukûbet olmak üzere ellerini kesin.” (Mâide/5: 38) buyurulur. Bu mutlak bir emirdir. Ancak, hangi sartlarda ve ne miktarda hirsizligin böyle bir cezâ ile tecziye edilecegi açik olmadigi gibi, elin neresinden kesilecegi de açikça belirtilmemektedir. Kur’ân-i Kerim’in abdest âyetinde: “Ellerinizi dirseklerinize kadar yikayin.” (Mâide/5: 6) buyurularak, kolun en azindan dirseklere kadar olan kismi “el” kelimesinin sümûlüne dahil edilmektedir. Iste, hirsizlik suçu karsisinda elin neresinden kesilecegini bize anlatan ve bu sekilde Kur’ân-i Kerim’in mutlak bir hükmünü takyîd eden de yine sünnet-i mütahharadir.
Kezâ: “Mallarinizi aranizda (çalip çirparak, ihtikârla, irtisâyla, ribâ ile) bâtil bir surette yemeyin; ancak anlasma ve karsilikli rizaya dayali ticarî mübadeleyle yiyin.” (Nisâ/4: 29) âyetini de, yine sünnet-i mütahhara bir hususta takyîd etmis; “Meyveleri, tam belirli hâle gelinceye kadar satmayin.”11 diyen Allah Resûlü (s.a.s.), âyette anlatilan hususa ayri bir kayit daha getirmistir.