Her gün dilimize değenkalbimize de değmesi gereken Fatiha
Kur’ân’ın ifadesiyle 'şifa' saklar içinde.
Dertlerimizin devasıyalnızlıklarımızın çaresi
Kur’ân’ın sonsuz ve dipsiz anlam denizinin derinliklerinde inciler gibi bekler bizi. Çoğunlukla
kıyıda kalıp denizin suyunu elden geçirerek incileri bulmaya çalışırız. Islanmayı göze alıp denizin içine dalmak ise nadiren yaptığımız bir iştir. Fatiha’nın bize neler söylediği konusunda elbette ki satırlar yetmez. Ancak Fatiha’nın hissettirdikleri konusunda her birimizin özel bir güncesi olması gerekmez mi? Dilimize Rabbimizin değdirdiği bir dua olarak Fatiha
Rabbimizin 'Benden bunları isteyin ki vereyim!' ya da 'bunları size vereceğim
yeter ki Benden isteyin!' demesi değil midir? Rabbimizin bizden neyi isteyeceğimizi öğrenmemizi istemek üzere kalbimize söylediği Fatiha
O’nun bize 'sonsuz anlayış'ını da seyredebileceğimiz bir ayinedir. Fatiha’nın aynasında nasıl 'sonsuz bir anlayışla' ağırlandığımızı seyretmeye çağırıyorum sizi.
Hamd [olsun]: Varlığın boş yere ve rasgele değildir. Burada çaresizamaçsız ve sahipsiz değilsin. Öylesine ya da tesadüfen var olmuş değilsin; sen var edildin. Varlığın yokluğuna bilerek ve isteyerek tercih edildi. Önüne sonsuz genişlikte bir sofra konuldu. Duyguların ve bedenin
hayallerin ve ideallerin besleniyor. Hiç ummadığın bir yerdesin ve hiç beklemediğin güzellikler içindesin. Şimdi
'Tabii ki
bunlar benim hakkım!' diyerek şımarman mı gerekir yoksa derin bir mahcubiyetle minnettarlığını ifade etme telaşına mı kapılman gerekir? Onun için teşekkür et. Minnettar ol. Hamd et.
Rabbine âlemlerin: Seni var edensana eşlik edecek âlemler de var eyledi. Onları ve seni terbiye ediyor. Her şeyi sana uyumlu kılıyor. Her şeyi sana sevimli eyliyor. Ne senin varlığın ne de diğerlerinin varlığı anlamsız ve boştur. Gördüğün her şey
seni çevreleyen herkes
senin gibi bile-isteye var edildi. Varlıkları yokluklarına tercih edildi. Yabancı ve yabanî bir yerde değilsin. Her şey seni terbiye eden Rabbinden terbiye almış. Bütün bir kâinat kardeşindir. Kardeşlerin arasındasın. Herkes senin için var edilmiş
senin için yaşıyor. Her şey sana dostluk elini uzatıyor. Dostlarının yanındasın. Telaşlanma. Korkma.
Rahman ORahîm O: Sana şefkat eden bir Rabbin var; sahipsiz değilsin. O seni ve diğerlerini şefkatle terbiye ediyor. Herkesi merhametinin kucağında ağırlıyor. Seni sevdiği için var eyledi. Seni severek var eyledi. Senin varlığından hoşnut. Varlığın O’na yük değil. Yaşaman O’na ağır gelmez. Seni beslemek ve büyütmek O’na zor değildir. Rabbin seni seviyor. Rabbin senin sevdiklerini de seviyor. Rabbin sevdiklerini sevmeni seviyor. Rabbin sevdiklerini sevindiriyor. Rabbin sevdiklerini sevindirmeni seviyor. Üzülme. Endişe etme.
Din gününün sahibi O: Ayrılıklara ve vedalara üzülüyorsun. Sevdiklerin gidiyorsevenlerin uzaklara dağılıyor. Kalbin acı çekiyor
ağlıyorsun. Merak etme; seni var eden Rabbin senin kalbini de biliyor. Senin çektiğin acıları ve hüzünleri senin bildiğinden daha çok biliyor. Her şeyin dağıldığı gün
her işin sonlandığı gün sana ve sevdiklerine sahip çıkar Rabbin. Uzaklara gitmene gerek yok; her gününü ‘gün’ eden
sabahı pencerene getiren
gündüzü sana aydınlık eyleyen
geceyi uykunun ve dinlenmenin döşeği eyleyen O’dur. Akşamla veda eden her günü
yeni bir sabahla sana getiren
sana bütün zamanlarda
ebediyen sahip çıkacaktır. Emin ol!
Yalnız Sana kulluk ederiz: Şimdi yüzünü O’na dön. Başkasından medet umma; herkese ümit ve medet veren Rabbindir. Şimdi sadece O’na yönel. Başkalarının peşinde koşup yorulma; seni biricik eyleyen ve önemli kılan Rabbindir. Korkma; O seni kalabalıkta unutup bırakmaz. Endişe etme; O seni yolda bırakıp terk etmez. Telaşlanma; O sana arkasını dönüp gitmez.
Yalnız Senden yardım dileriz: Her ihtiyacını O’ndan iste. Başkaları sana yetişemez. Her dilediğin O’nun yanındadır. Başkaları seni ciddiye almaz. Sen O’nun için sıradan biri değilsin; önemlisinbi’tanesin. Sana iyilik etmek yormaz O’nu. Senin dilediklerini yerine getirmek usandırmaz O’nu.
Bizi ‘doğru yol’a hidayet eyle: Senin nasıl huzur bulacağını Rabbin senden iyi bilir. Kendine bulacağın yollar içindeen iyisi O’nun seni çağırdığı yoldur. Senin için doğru olanı O bilir. Senin iyiliğini senden çok O bilir.
Gazaba uğramışların ve sapmışların [yoluna] değil: Rabbinyanlışa düşüp acı çekmeni istemez. Acılar ve sancılar
senin kendini bilmeyişinden kaynaklanır. Seni en çok sıkıntıya düşüren senin kendini bilmeyişindir. Rabbinin terbiyesini kabul et ki
kendine acı çektirmekten kurtulasın. Rabbinin senin iyiliğini istediğini bilerek O’na teslim ol ki
kendini ateşe kendi ellerinle ateşe atmayasın.