Namazı kılmamızınyüce
'a herhangi bir men-faati olmayacağı gibi namaz kılmamamız halinde de yine O'na hiçbir zararı olmaz.
Eğer namaz kılarsaknefsin temizliğine ve ruh esenliğine kavuşacak
pislik ve kötülüklerden uzaklaşacak olan kendimiziz; eğer kılmazsak namazın manevî ve toplumsal bereket ve faydalarından mahrum olacak ve ahirette de nankörlüğümüz ve yüce
'tan uzaklaşıp kötülük ve pisliklere bulaştığımız için ceza ve azap görecek olan da yine biz olacağız.
Saâdet ve mutluluğayüce insanî değer ve makamlara ulaşmamız
ancak
'a kulluk ve O'na ibadet sayesinde mümkün olur ve bu kulluk ve ibadet de
ancak yüce yaratıcının emri olan "namaz"la yerine getirilebilir.
Demek kigünde beş vakit namaz kılmamız; kulluk ve ibadetimiz
yüce
'ın huzurunda ihtiyaç ve dileklerimizi dile getirmemiz ve bize verilen nimetlere karşı şükretmemizdir.
Bu ibadetdaima
'ı anmamıza ve
-ı anmamız da kötülüklere
günah
zulüm ve fesada düşmememize sebep olur.
'a kul olan bir kimse
artık şeytanın esiri
arzu ve heveslerinin kölesi olmaz.
Namaz kılarak'ın emrine boyun eğen ve böylece O'na teslim olan bir insan
artık tağutlara ve şeytanî güçlere boyun eğip teslim olmaz.
Hayatımızın son lahzasına kadargece ve gündüzün her anında yüce
'ı daima hatırlamamız ve
'ın zikrinin kalbimizde yer etmesi için namaz kılıyoruz. Yüce
'a bu şekilde yönelmemiz
kul olduğumuzu
O'nun Rabb'imiz
sahibimiz ve tek hakimimiz olduğunu ve hiç bir kulun da hiç bir zaman için
kendi sahibinin istek ve emirlerine aykırı davranışlarda bulunmaması gerektiği gerçeğini unutmamamıza sebep olur.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"...Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl."[1]
Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyurulur:
"Çünkü namaziğrenç ve kötü şeylerden vazgeçirir..."[2]
O hâlde namazı nasıl kılmak gerekir?
Gerçişefkatli Rabb'imizin rızasına ulaştıracak olan ihlas ve tevazuyla yapılan her iş ve hareket bir çeşit ibadet sayılır; ama yaratıcımız
ilâh ve rabbimiz O olduğuna ve bizim de devamlı emirlerine uymamız gereken kulları olduğumuza göre
hangi hareket ve sözlerle O'na ibadet edeceğimizi ve kulluk görevimizi nasıl yerine getireceğimizi kendisi belirler ve bizim
O'nun emrettiği ve razı olup beğendiği şekilde hareket etmemiz gerekir.
Namazkıldığımız bu şekliyle
yüce
'ın istediği ve Peygamberinin de buyurduğu şekildedir.
Eğer iyi ve halis bir kul isek ve bu ibadetin bizi'ın rızasına ulaştırmasını istiyorsak
neden ve niçin demeden
bir şey eksiltip arttırmadan
dinimizin fıkhî hükümlerinde açıklanan kadarıyla amel etmemiz gerekir.
İbadet ve namazlarımızı'ın
Peygamber Efendimizin ve Ehlibeyt İmamlarının buyurdukları şekilde yerine getirebilmemiz için şunlara dikkat etmemiz lazım:
1- Bilinç ve Şuurla Olmalıdır:
Düşünülmeden ve akletmedenkörü körüne yapılan ibadetlerin sevap ve değeri yoktur. Yani
insan namaz kılarken
yüce
'a ihlasla yönelmeli
ibadetinin
zikir ve dualarının
manasını ve kimin karşısında durup neler söylemekte olduğunu iyice bilmelidir.
Peygamber efendimiz (Ona ve Ehlibeyt'ine selâm olsun) şöyle buyuruyor:
"Dikkat ve bilinçle kılınan iki rekat namazgaflet içerisinde ibadetle geçen bütün bir geceden daha iyidir."[3]
2- Aşk ve Muhabbetle Olmalıdır:
Tembellikhâlsizlik ve uyuşuklukla kılınan namazın
insan üzerinde hiç bir tesiri olmaz. Namaz kılan kimsenin gönlünde
![]()
'ın muhabbet ve sevgisinin yer etmiş olması
ona bunca nimetleri bahşeden yüce
'a aşk ve iştiyakla yönelip namazını kılması gerekir. Namazını
şefkat ve rahmetiyle
ona bu kadar nimetleri veren yaratıcısına şükrederek
muhabbet ve iştiyakla edâ etmelidir.
Resulü (s.a.a)
namazı gözünün nuru olarak nitelendirmekte ve: "Ezanın sesini duyup da ilgisiz kalan bir kimse
kendisine yazık etmiştir" buyurmaktadır.[4]
İbadet ve namaza olan iştiyak öyle şiddetli olmalıdır kinamaza davet anlamında ezanın sesini işitmekle her işten el çekip
kâinatın yaratıcısının huzurunda namaza durmak için acele etmelidir.
3- İhlas ve Samimiyetle Olmalıdır:
Kur'an-ı Kerim'in emriyle din ve dinle ilgili işlerde ihlas olmalıdırniyet ve hedef
sadece ve sadece
'ın rızası olmalı
başka hedef ve gayeler onlara karışmamalıdır.
"Oysa kendilerinedini yalnız
'a halis kılarak
![]()
'ı birleyenler olarak O'na kulluk etmeleri emredilmişti..."[5]
Riya ve gösterişbir çeşit şirktir. Yapılan bir işte riyakârlık olursa
o işin hiç bir değeri kalmaz. Yüce
da
kendisinin rızası dışında
gösteriş ve halkı aldatmak için kılınan namazı kabul etmez
ona sevap da vermez.
İhlas ve samimiyetle yapılmayan ibadetcansız bedenden farksızdır. Namazın ruhu
ondaki ihlas ve samimiyettir.
4- Huşu ve Korkuyla Birlikte Olmalıdır:
Bazıları namazda çok dalgındırlarelleri
başları ve elbiseleriyle oynarlar
o tarafa
bu tarafa
şuna buna bakarlar. Hem namaz kılarlar
hem de etraftaki konuşmalara kulak asarlar. Bunlarda bedenî sükunet ve kalp dikkati olmaz. Bütün saydığımız bu hasletler kişilerin namazlarında tevazu ve huşuun (
korkusunun) olmadığının nişaneleridir.
Namazda huşu içerisinde olmak; namaz kılanınkalbi
'la ve yönelişi yaratıcısına olmalıdır; bedenî huzur ve ruhî itminanı olmalı
gerçekten de her şahsiyetten ve her makamdan daha yüce
her güçlüden daha güçlü olan yüce
'ın huzurunda olduğunu
içten hissetmelidir.
Bir hadis-i şerifte: "'a sanki O'nu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin"[6] buyrulmaktadır.
Eğer bu hâl ve durum üzerinde bulunursanızyüce
'ın
"gerçek müminler" olarak vasıflandırdığı merhaleye ulaşırsınız. Bunların sıfatlarından birisini yüce
şöyle açıklıyor:
"O müminler ki namazlarında huşu içerisindedirler."[7]
Yüce'ın beğendiği bu vasıflardaki namazla; peygamberlerin
imamların
pak ve üstün insanların na-mazlarıyla kendi namazını karşılaştıran bir insan
kendisinden ve de kıldığı namazdan utanç duyar.
Keşke yüce'ın beğenip kabul edeceği namazı kılmaya muvaffak olabilseydik!
böyle bir namaza pek büyük sevap ve mükâfat verir...
Namazı devamlı ve de düzgün bir şekilde kılmak gerekir. Çünkü namaz konusunda gevşeklikönem vermeme ve de bazen kılıp bazen kılmama büyük bir günahtır
[1]- Tâhâ Suresi14. Ayet
[2]- Ankebut Suresi45. Ayet
[3] - Bihar'ul-Envarc.84
s.259
[4] - Nehc'ül-Fesaha132. Konuşma
[5]- Beyyine Suresi5. Ayet
[6] - Misbah'üş-Şerias.8
[7]- Mü'minun Suresi2. Ayet