İnsan acizdir. Bir felaket mallarını alır götürür bir hastalık onu yatağa salar bir iftira hayatını berbat eder... Dertler çok... Milyonlarca bela dolaşıyor... Amma hepsi ALLAH'ın emrinde... Onlar bir bakıma melektir. ALLAH o dertlere diyor ki: "Şu kuluma git. Cenneti istiyor bu kulum benden. Sen git ki o adamın günahları azalsın sevapları artsın." Dert gidip saplanıyor o adama! Adam başlıyor oflamaya... Derdi vereni bilmiyor adam.
Derdi vereni bildinse sefa ender sefadır bil... Bediüzzaman buyurmuş ki:

"Nefis daima ıztıraplar kalâklar (can sıkıntısı gönül darlığı) içinde evhamdan kurtulup tevekküle yanaşmıyor. Hükm-ü kadere razı olmuyor Hâlbuki şemsin tulû ve gurubu (güneşin doğuşu ve batışı) muayyen ve mukadder olduğu gibi insanın da bu dünyada tulû ve gurubu ve sair mukadderat kalem-i kaderle cephesinde yazılıdır. İsterse başını taşa vursun ki o yazıları silsin fakat başı kırılır yazılara bir şey olmaz ha!.." (Risale-i nur Mesnevi-i Nuriye)
Her halin ALLAH'tan geldiğini bilen insanı hangi mesele isyana götürür? ALLAH'ın her verdiğine razı olan huzursuz olur mu? "Benim için ALLAH bu hali uygun bulmuş elhamdülillah!" diyen insan rahat eder kurtulur. Merkez Efendi buyurmuş ki: "Her şey merkez-i mahsusundadır!" Yani her şey kendi hususi olması gereken yerindedir. Öyleyse başımıza gelen her şey Sevk-i İlahi'nin tayin etmesiyledir. Bu tayin bizim için en güzel olanıdır. Başımıza gelene razı olmak kadar insanı rahat ettiren bir şey yoktur.
Ümitsiz olursak ne olur? Ümitsiz olursak biteriz. Aşırı bir kedere düşeriz. Her insanın "yorum" hakkı vardır. Yorumlarımızı karamsar da yapabiliriz iyimser de... Bu insanın elindedir. O halde niye ümitsiz olalım? Nefsi insana bazen öyle şeyler söyler ki insanın düşmanı söyleyemez. Akıl büyük bir nimettir. Fakat akıl pişmanlıkları evhamları bize taşırsa o zaman akıl başa bela olur!
Bazen bana kötü düşünceler geliyor. Bir bakıyorum dakikalar saatler geçmiş. "Ya Rabbi; bu düşünceler bana ait değil. Kurtar beni onlardan!" diye dua ediyorum. "Lâ ilahe illallah Lâ ilahe illallah" demeye başlıyorum ve kurtuluyorum o halden.
Organizmanın ruha ruhun organizmaya tesiri vardır. Karamsar ruh organizmayı hasta eder. Adam beş karış suratla geziyor. Bundan büyük hastalık mı var?
İnsanı çıkmaz sokağa düşüren kendi düşünceleridir. Ben bazen diyorum ki kendi kendime: "Yok. Ben bu hastalıktan kurtulamam..." İşte kendi kendimi çıkmaz sokağa soktum. Sonra diyorum ki; "Niye iyileşmeyeyim? Şifa ALLAH'tan." Şimdi çıkmaz sokaktan çıktım. Beni şehir dışından yurtdışından konferans vermem için çağırıyorlar. Onlara diyorum ki: "İyileşince geleceğim." Ümidim var iyileşeceğim. Geçmişte ne hastaları iyi etmiş ALLAH... Adam diyor ki: "Ağabey iyileşeceksin iyileşeceksin..."
Diyorum ki: Söyle yahu; dua niyetiyle söyle!"
Sıkıntılara felaketlere hastalıklara sabır içinde şükreden de şükretmeyen de aynı sonuca ulaşacak fakat biri sabretmenin rahatlığını ve sevabını kazanacak; diğeri hem günaha girecek hem de çile çekecek.
En iyisi ümitli olmak... Ümit her derdin şifasıdır.



HEKİMOĞLU İSMAİL