![]()
Saadet-i ebediyeyi istemenin şartıKur'an ve Sünnet'e tâbi olmak ve bu kitapta anlatılan programı bünyende tatbik etmekdir.
-u Zülcelal Kur'an-ı Kerim’inde
nefsini heva ve hevesinden uzaklaştıranlar için şöyle buyurmuştur:
"Ama kim Rabb'inin azametinden korkup ta kendini kötülüklerden alıkoymuşsavaracağı yer şüphesiz cennettir." (Naziat; 40-41)
-u Zülcelal başka bir ayet-i celilede nefsinin heva ve hevesine uyanlar için şöyle buyurmuştur:
"Söylesene bana! Bir kimse hevasını ilah edinmiş![]()
da bir bilgi üzerinde kendisini şaşırtmış kulağını ve kalbini mühürlemiş
gözüne de perde çekmiş ise
artık onu
' dan başka kim yola getirebilir? Hiç düşünmüyor musunuz siz?” (Casiye:23)
İşte bu ayetlerden anlaşıldığı üzerekişi kendi nefsine uyar
arkasından gider
nefsini kendine ilah edinirse
nefsi onu helak olmaya götürür. Nefsine uymaz ve
' tan korkarsa
o kimseye bu ayet-i kerimede cennet vaad edilmektedir. Ne mutlu o kimselere ki
cennetle müjdelenmişlerdir ...
![]()
Ey nefsim!
Cenneti ve ebedi saadeti istersen; bunun şartı![]()
ve Resülü'ne tabi olmak ve bu kitapta anlatılan programı kendinde tatbik etmekdir. Bir kimse bir Mürşid-i Kamil'e teslim olduğunda
hem tevbe etmiş ve hem de ona biat etmiştir. Şeyhin elinden tutup tevbe eden kimse
Resulullah (S.A.V)'in elini tutmuş gibidir.
Çünkügerçek bir şeyhin eli
hakikatte Resulullah (S.A.V)'in eli gibidir. Zira o şeyh
Resulullah (S.A.V)'in vekilidir. Bazı alimler bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Şeyhin eli
Resulullah (S.A.V)'in eli
O'nun eli de
Azze ve Celle'nin kudreti mesabesindedir. Gerçek şeyh
Resulullah (S.A.V)’ in halifesidir. Resulullah (S.A.V)'de
![]()
-u Teâlâ'nın halifesidir."
-u Zülcelal şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz(Hudeybiyede) sana biat edenler ancak
'a biat etmişlerdir.
'ın (kudret) eli
onların ellerinin üstündedir. Onun için kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de
'a verdiği sözü yerine getirirse
![]()
ona büyük ecir verecektir.” (Fetih; 10)
Bütün ibadet ve taatlerden önce tevbe etmek gereklidir. İnsanın işlemiş olduğu taat ve ibadet; hayırhasenat ve mücahade
![]()
-u Teâlâ'ya tevbeden sonra arz olunursa
geri döndürülmez. Eğer böyle yaparsan amelinden fayda görürsün. Hal böyle olunca
sana da ilk defa tevbe etmek
sonra da gerekli şartları yerine getirmek gerek. İlk önce
tevbe etmezsen ve tevbe üzere bulunmazsan
bu kitaptakilerden sana bir fayda gelmez. Okusan bile yararlanamazsın. Bir kulağından girer
diğerinden çıkar gider ...
Tevbe hususunda-u Teâlâ kullarına şöyle buyurmuştur:
"Bütün günahlarınızdan Hak Teâlâ'ya tevbe ediniz. Ey müminler umulur ki![]()
-u Teâlâ'nın felahına ve rahmetine nail olursunuz..." (Nur:31)
Hz. Peygamber (S.A.V) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“İmanı kuvvetli bir mü’minen küçük bir günahını başının üstünde tutulan kocaman bir kaya azametinde hisseder
imanı zayıf olan bir fasık ise
en büyük günahını burnuna konan bir sinek gibi hafif görür.” (İbn-i Mace
İbn-i Hıbban
Hakim)
İnsan zahiri âzâlarını pisliklerden nasıl temizliyor isebatini hallerini de manevi pisliklerden temizlemesi vacib olur. Çünkü insanoğlu ahirette
'ın huzurunda kalbiyle hesaba çekilir.
Dışını temiz tutmak için itina gösterip pis olan şeylerden uzaklaşıyor ve üzerine bir pislik bulaştığı zaman temizleme usullerine başvuruyor ise manevi âzâlarını (kalbiniruhunu
aklını
fikrini) de öylece temiz tutmaya itina gösterecek
kirlenme olduğu anda
'a yönelip tevbe edecektir.
Kainatın Efendisi Peygamber Efendimiz (S.A.V) her gün yüz kere tevbeistiğfar ederdi. O Kainatın Efendisi böyle yaptığına göre
bizlerin günde bin kere tevbe
istiğfar etmemiz gerekmez mi?
Tevbenin asıl manasıinsanı şeytana yaklaştrıp
'tan uzaklaştıran yoldan dönmektir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuştur:
"Günahtan tevbe edensanki hiç günah işlememiş gibidir." (İbn-i Ebi’d-Dünya)