İslâm dini imânı ibâdetle, her ikisini temizlikle birleştirmiştir. O bakımdan temizliğin dinimizdeki yeri, tuzun yemektekiyeri ve önemi gibidir. Diğer bir tabirle, ağaçtaki meyvenin yeri gibidir. Re*sûlüllah (AS.) Efendimiz'in günlük hayatında temizliğe gösterdiği özen her türlü tahminlerin üstündedir. O bakımdan mezhep imam*ları İslâm fıkhım toplayıp işlerken, temizliğe has bölümler meyda*na getirmişler ve konuya yeterince ağırlık vermişlerdir.
İlgili hadisler:
Câbir b. Semure (R.A.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: Bir adamın Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'den, eşimle cinsel temasta bulunurken üzerimde bulunan elbiseyle namaz kılabilir miyim? diye sordu. Efendimiz (A.S.) ona şu cevabı verdi:
«Evet, ancak onda bir şey (ıslaklık) görürsen, yıkarsın.»
Muâviye (R.A.)'dan yapılan rivayette, şöyle demiştir: «Ümmu Habîbe'ye (R.A.) dedim ki: Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, cinsel te*masta bulunurken üzerinde bulunduğu elbiseyle namaz kılar mıy*dı? O bana şöyle dedi: Evet, elbisesinin üzerinde bir eziyet (ıslaklık, necaset) bulunmadığı zaman kılardı.»
Ebû Saîd (R.A.)'den yapılan rivayette, şöyle demiştir: «Peygam*ber (A.S.) Efendimiz namaz kılarken ayakkabısını çıkardı, bunun üzerine (oradaki) insanlar da ayakkaplarmı çıkardılar. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz namazı bitirip ayrılınca onlara sordu; Ayakkapla-rmızı neden çıkardınız? Onlar da, biz senin ayakkaplarmı çıkardı*ğını görünce, çıkardık, diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlül*lah (A.S.) şöyle buyurdu: «Şüphesiz ki, Cibril bana geldi ve ayak-kaplanmda murdarlık bulunduğunu söyledi, O bakımdan, sizden bi*riniz Mescid'e geldiğinde ayakkaplarmı çevirip altlarına baksın, on*larda bir murdarlık görürse, yere sürüp gidersin, sonra da onlarıgiyinik bulunduğu halde namazını kılsın.»
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır; ,
1- Namaz kılmaya kalan kimsenin, bedeni, elbisesi ve namazkılacak yeri her türlü pislikten arındırılmış bulunmalıdır. Çünkünamazda necasetten temiz bulunmak farzdır.
2- Eşiyle cinsel temasta bulunduğunda üzerinde taşıdığı elbi*seyle namaz kılmasında bir sakınca yoktur, yeter ki elbiseye menî ve benzeri bir şey bulaşmış olmasın. O takdirde yıkadıktan sonra namaz kılabilir.
3- Elbiseye dokunan meni necistir, namaz kılabilmek için me*ninin yıkanıp temizlenmesi gerekir. Bu, Hanefî mezhebine göredir. Şafiî ve Hahbelî mezheplerine göre, ra^nl necis değildir,
4- Ayakkaplann alt veya üstüne necaset dokunmuşsa, ayak*lardan çıkarmadan o vaziyette namaz kılmak caiz değildir. Üstünde ve altında necaset yoksa veya dokunan necaset, toprağa sürtülmek suretiyle temizlenmişse, o takdirde ayakkabları çıkarmadan o vazi*yette namaz kılmak caizdir.
Müctehid imamların görüş, tesbit, istidlal ve ihticaclari:
a) Hanefîlere göre:
Birinci ciltte açıkladığımız gibi, meni nacistir. Dokunduğu yere bakılır, bir el ayası miktarım aşmışsa, herhalde yıkanması; kuru*muş ise, çitilenmesi gerekir.
b) Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, meni necis değildir. Obakımdan elbise veya bedene dokunmuşsa, namaza engel sayılmaz.
Ayakkablarla namaz kılmaya gelince, müctehid imamların bu hususta pek farklı görüşleri olmamıştır. Kırda, bayırda, çölde ve benzeri yerlerde ayakkabılara dokunmuş gözle görülen veya bilinen bir necaset yoksa, onları çıkarmadan namaz kılmakta bir sakınca yoktur. Evde, camide ve benzeri yerlerde, halı, kilim ve benzeri bir yaygı üzerinde namaz kılmacaksa, o takdirde eşyanın tozlanmaması için ayakkabıları çıkarıp öyle namaz kılmak müstehabdır. Sözü edi*len yerlerde herhangi bir yaygı yoksa, toprak, döşeme ve benzeri şeyler üzerinde kılmıyorsa, o takdirde temiz olan ayakkabıları çı*karmadan namaz kılmakta bir sakınca yoktur.
Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:
440 nolu Cabir b. Semure hadîsin isnâd ricali, rical-i sahihtir. İbn Mâce'ye göre, hepsi de sıka (güvenilir) kimselerdir.
441 nolu Muâviye hadîsinin isnad zincirindeki ricalin hepsi sı*kadır.
Her iki hadis de namaz kılan kimsenin üzerindeki elbisesinin ne*casetten temiz olmasının vücubuna delâlet etmektedir. Ancak bu temizliğin namazın şartından biri olup olmadığı hakkında farklı gö*rüşler ortaya çıkmıştır:
a) İlim adamlarının çoğuna göre şarttır.
b) îbn Mes'ûd, İbn Abbas ve Saîd b. Cübeyr'e göre, şart değil*dir.
c) imam Mâlik'ten yapılan bir rivayete göre, elbisenin temiz olması vâcib değildir. en-Nihâye sahibinin İmam Mâlik'ten naklet-tiiği iki rivayet bulunuyor, birincisine göre, elbisedeki necaseti gi*dermek sünnettir, farz değildir; ikincisine göre, hatırladığı takdir*de farzdır, unuttuğu takdirde farziyeti sakıt olur. İmam Şafiî'nin kavli kadîm'ine göre de elbisedeki necaseti gidermek şart değildir.
d) Cumhura göre, vâcibdir.
Cumhur, Müddessir süresindeki «elbiseni de tertemiz tut!» âyetiyle istidlal etmiştir. Aksini ileri sürenler ise, konunun başında naklet*tiğimiz iki hadîsin de vüçuba delâlet etmediğini, bunun sünnet ol*duğunu belirtmişlerdir. Çünkü emir şeklinde ifade edilmemiştir.
Ayrıca cumhur, bu konuda Hz. Aişe'den rivayet edilen şu ha*dîsle de istidlal etmiştir. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz sabahleyin el*bisesini alıp giyindikten sonra dışarı çıkıp sabah namazını kıldırdı. Bu arada bir adam, «ya Resûlüllah! İşte elbiseniz de el ayası kadar kan lekesi bulunuyor» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah CA.S.) Efen*dimiz o elbiseyi üzerinden çıkarıp bir delikanlının eline vererek, yı-.kayıp kurutmam için bana gönderdi. Ben de bir teşt veya çanak ge*tirtip yıkadım, kuruttuktan sonra çıkartıp gönderdim. Bir süre son*ra Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, o elbise üzerinde bulunduğu halde geldi.»
Ebû Davud'un ve bazı muhaddislerin rivayet ettiği bu hadîsin garib olduğu anlaşılmıştır. Nitekim İmam el-Münzirî de aynı şeyi söylemiştir. Ayrıca Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in o namazı iade et*tiğine dair hiçbir kayıt mevcut değildir. Eğer, elbisenin temiz olma*sı namazın şartlarından biri olsaydı, elbette Resûlüllah (A.S.) farkı*na vardıktan sonra o namazı iade ederdi.
Ayrıca bu konuda Ammar hadisi söz konusudur, şöyle ki, Resû*lüllah (A.S.) ona: «Elbiseni ancak idrardan, dışkıdan, kusuntudan, kandan ve menî'den dolayı yıkarsın...»
Bu hadîsi rivayet edenlerin hemen hepsi de onu zayıf hadisler arasında zikretmişler ve hadîs âlimleri de aynı tesbitte bulundukla*rını belirtmişlerdir. Çünkü isnad zincirinde Sabit b. Hammad bulu*nuyor ki, bu zat hem metruktür, hem de uydurma hadîs rivayet et*tiği söylenir. Ayrıca yine râvileri arasında Ali b. Zeyd b. Ced'ân bu*lunuyor ki o da zayıftır. O kadar ki, Beyhakî kendi Sünen'inde onun bâtıl olup hiçbir aslı bulunmadığını belirtmiştir.
Aynı zamanda hadîste bir şart anlamı söz konusu değildir. Çün*kü elbisenin başka pisliklerden dolayı da yıkanmasıyla ilgili birçok sahih rivayetler mevcuttur. Meselâ, meninin (belsuyu) çitilenmesi hakkında Buharı ve Müslim'de sahih hadîsler yer almaktadır. Kal*dı ki, çitilemenin vâcib olduğu da hadisten pek anlaşılamamaktadır.
O bakımdan Ammar hadisinde sadece sözü edilen pisliklerden do*layı elbisenin yıkanmasının vücubunu anlamak pek isabetli olmaz.
Elbiseye dokunan dirhem miktarı kandan dolayı namazın iade edilmesiyle ilgili şu hadîse gelince, «Bir dirhem miktarı kandan do*layı namaz iade edilir.» Bunu Dârekutnî ile Beyhâld duâfa arasın*da tahrîc etmişler; İbn Adiyy ise el-Kâmil'de onun zayıf olduğunu söylemiştir. Çünkü isnadında Revh b. Ğutayf bulunuyor ki, Nesâî i onun hakkında «metruk»tur demiş, îbn Main ise itibar edilmeyen bir râvîdir, demiştir.. Buharı de onun hadîsinin bâtıl olduğu*na atıfta bulunmuş, Bezzar da müııker olduğunda âlimlerin icmai vardır, demiştir.
442 nolu Ebû Saîd hadîsim aynı zamanda Hâkim, İbn Huzeyme ve îbn Hibbân tahrîc etmişlerdir. Ancak vasıl ve irsalinde ihtilâf edilmiştir: Ebû Hatim el-İlel'de mevsul olduğunu belirtmiştir. Hâdm ise onu Enes ve İbn Mesûd hadîsinden naklen rivayet etmiştir. Dârekutnî ise, İbn Abbas'dan ve Abdullah b. Şahir'den rivayet et*miş ve ikisinin de isnadının zayıf olduğuna dikkatleri çekmiştir. Bezzar, Ebû Hüreyre'den rivayet etmiş ve isnadının zayıf olduğunu söylemiştir.
Ayakkabılara dokunan habis yani murdarlığın sadece necis ol*madığını, bunun balgam, tükrük ve benzeri tiksindirici şeyler de olabileceğini cumhur beyân etmiştir. Melek Cebrail'in bu hususta verdiği haberin asıl amacı, elbise ve mescidin sözü edilen şeylerle kirlenmemesine yöneliktir.
Konuyla ilgili hadîsin çeşitli tariklerden rivayeti, çoğu zayıf olsa bile sıhhatma delâlet etmektedir.
Çıkarılan Hükümler:
1- Menî necistir. Bu, Hanefî mezhebine göredir. 440 nolu ha*dis de buna delâlet etmektedir.
2- Namazda beden, elbise ve namaz kılman yerin temiz olma*sı şarttır. (îlim adamlarının bu mes'ele hakkında ittifakı yoktur).
3- Cinsel temasta bulunurken üzerinde taşıdığı elbiseyi de*ğiştirmeden — guslettikten sonra — o elbiseyle namaz kılmasındabir sakınca yoktur. Yeter ki üzerinde dirhem miktarı meni veya baş*ka bir necis bulunmasın.
4- Ayakkabıların altına herhangi bir pislik dokunmuşsa, onu giderip öylece camiye girmek gerekir. Dokunan şey necis ise, gide*rilmedikçe o ayakkabıyla namaz kılmak caiz olmaz.
5- Kırda, bayırda, açık arazide ayakkabılar temizse, çıkar*madan namaz kılmakta bir sakınca yoktur. Evlerde ve camilerde, içeriye mikrop ve benzeri zararlı şeyler taşınabilir endişesiyle, ayak*kabıyla içeri girmemek ve onunla namaz kılmamak daha uygun olur.
6- Toprak da temizleyici kabul edildiğinden, ayakkabılara dokunan pisliği yere sürtmek suretiyle temizlemek mümkündür.