İşte asrı saadette bir günkâinatın kalbi olan Medine'de
kainatın övünç kaynağı
Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem) konuşuyor: “Erihnâ Ya Bilal” (Ezan ile bizi ferahlandır)…
İşte Hazreti Bilal (radıyallahu anh) ezan okuyor ötelerden...
Aman Ya Rabbi! Keşke bir kez duyabilseydik![]()
Resûlü'nün müezzininden bu muhteşem sedayı.
Ey mübarek sedâ-yı Dâvûdî! Muhteşem ezanezanım
ezanımız; o gün de ferahlattın sineleri
bugün de seninle ferahlıyor mahzun yürekler
susamış bağırlar.
Yüreğim sıkılıyor; bütün iç disiplini tahrip edilmişmanadan yoksun yürekler karşısında...
Ferahlat yüreğimikuşatsın gönlümü ahengin
ey sevgili mübarek ezanım! Zaman durur
kâinat seni dinlerken
doldurur evreni eşsiz bir huzur ve sûrur. Susma ne olur
düş yüreğimin sınırlarına
koru fıtratımı
çalmasınlar şahsiyetimi
şerefimi
yâdımı.
Hayata madde ve şehvet gözlüğünden bakan kokuşmuş yaklaşımlar karşısında; iman adınamukaddesat adına
insanlık adına bu çağın beklediği nefes; ötelerden süzülüp gelen pörsümez
solmaz yeni
senin nefesin!
Kulaklarını bu sese tıkayıp özgürlük teranesi okuyanlarişte bu seda
işte bu ses
özü gürleştiren
özgürleştiren bedenleri ve ruhları… Rabbe kul olmanın çağrısı bu
söz verip de tutamadığımız ahitlerimiz...
Takımlar tuttukpartiler tuttuk
adamlar tuttuk ama kendimizi tutamadık. Uyduk tutamadığımız nefislerimize. Ey ezanım!.. Ulvi ve garip sedam
tut beni ne olur!
Ahenginlegelişinle her vakit efsunla vicdanımı
vicdanlarımızı... Oğlunu cepheye uğurlayan Anadolu gibi
ana gibi
hani demişti ya: "Oğlum babanı Dimetoka'da
dayını Şıpka'da
ağabeylerini de Çanakkale'de kurban verdim. Git! Sen de git oğul! Minareler ezansız
camiler Kur'an'sız kalmasın!" diye...
Sen susma ezanım! Susturmasın seni Yüce Mevlamkalmasın minareler ezansız. Yadellerde sana hasret olanların hüznü var derunumda
koşarken vatanına bir ezan sesi duymak için.
Erihna Ya Bilal! Ferahlat bizi kıyamete kadarsonsuza değin...
Ruhlar eskimeyen esvaplarını giyiniyorbahar yüklü ıtırların. Suyun içinde ahenkle raks eden yosunları seyreder gibi
yağmur damlalarının duru sulara düşüşü gibi sen düşerken kâinatın bağrına; bir kayanın üzerine oturup da dinlesem seni
bu girift halimi dinlesem seninle birlikte.