Biz ne idik ne olduk! En güzel örneklik ve önderlik vasfı bizim ecdadımızın üstündeydi. Rasûlüllah s.a.v.’ı en iyi taklid eden bir millettik. Kültürümüzde O’nun sünneti sınırsızdı. Millet olarak bizi yücelten de bu hasletimizdi.
Kültürümüzün geçmişteki özelliğini arşivlerimizdeki belgelerde görüyoruz.

Bir belgede bir hanım ismi geçtiğinde hemen ardından, çoğu zaman “Allah iffetini artırsın.”

Bir âlimin ismi geçtiği zaman “Allah ilmini artırsın” şeklinde bir duâ cümlesi gelirdi....

Yenilen, içilen, kullanılan, fırsat olarak verilen her nimet için “Allah’a şükür”;
Yapılan yardım/iyilik için “Allah râzı olsun”;
Bir bardak bile olsa su verene “Ömrün uzun olsun.”;
Esnaf, müşteriye “Allah bereket versin”;
Müşteri, satıcıya “Bereketini gör”;
Nasılsın iyi misin?” diyene “hamd olsun”;

Dışarıdan gelenlere “Hoş geldin, safa getirdin”;
Yeni birşey alanlara “Güle güle kullan, Allah nazardan saklasın”;
Hacc’tan gelenlere “Allah, hacc’ını mebrur/tam kabül olunan hacc eylesin”;
Binek alanlara “Allah nazardan korusun...”, “Allah korusun”;
Nasihat edenlere “Allah te’sirini lütfeylesin”;
Hizmette bulunanlara “Allah, berhudar etsin”;
Haber getirenlere “Getiren-götüren sağ olsun, dert görmesin”;
Kabir ziyaretlerinde, ölenlere: “Allah, kabirlerinizi geniş ve nurlu eylesin”;

Cenazesi vuku bulanlara “Allah, rahmet eylesin”, “Allah, taksiratlarını afveylesin”;
Günah işleyenlere “Allah, hidayet eylesin”.. şeklinde bir dua cümlesi gelirdi.

Ya şimdi öyle mi?