(Bu, evvelki bâbdan bir fasıl gibidir.)

300-.......Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) rukû'unda vesucûdunda "Subhâneke'ttâhumme Rabbena ve bi-hamdike'llâhumnıeığfirlî (= Ey Rabb'imiz olan Allah'ım, Seni tesbîh ederim; tesbîhi de hamdine bürünerek yaparım. Yâ Allah, bana mağfiret eyle)" söz*lerini söylerdi .

301-.......İbn Abbâs (R) şöyle demiştir: Umer beni kendi mec*lisine Bedir ihtiyârlarıyle beraber girdirirdi. Bundan ötürü bâzıları:
— Bu genci niçin bizimle beraber meclisine girdiriyorsun? Hâl*buki bizim bunun yaşında oğullarımız var? dediler.
Umer de:
— Muhakkak ki, o sizin bildiğiniz ilim sahibi kimselerdendir,
dedi.
İbn Abbâs dedi ki: Günün birinde Umer yine Bedir ihtiyarlarını da'vet etti; beni de onların beraberinde çağırdı.
İbn Abbâs dedi ki: Ben o gün Umer'in kendisinin bende bilmekte olduğu ilmi muhakkak onlara da göstermek için çağırdığını düşün*düm. Umer onlara:
— "Allah'ın nusratı ve fethi gelince» sen de insanların feve feve Allahhn dînine gireceklerini görünce hemen Rabb'ini hamd ile tesbîh et. O'nun mağfiretini iste. Şübhesiz ki O] tevbeleri çok kabul edendir" (en-Nasr: ı-3) sûresi hakkında ne dersiniz? diye sordu. Bâzıları:
— Bize nusrat ve fetih verildiğinde Allah'a hamd ve istiğfar et*memiz emrolunmuştur, dediler.
Bâzıları:
— Biz bilmiyoruz, dediler.
Bâzıları da hiçbirşey söylemediler. Umer bana:
— Yâ Abbâs oğlu! Sen de mi böyle söylersin? diye sordu. Ben de:
— Hayır! dedim Umer:
— Ne diyorsun? dedi. Ben de:
— O, Rasûlullah'ın ecelidir. Allah O'na ecelini bildirdi. Allah tarafından Rasûlullah'a nusrat ve feth gelince, yânî Mekke fethi ge*lince, Allah: îşte bu senin ecelinin alâmetidir. Artık Rabb'ine hamd ederek Subhânaüah de ve Rabb'inden mağfiret dile! Şübhe yok ki, O, tevbeleri çok kabul edendir! buyurmuştur, dedim.
Umer:
— Ben de bu sûreden ancak senin bilmekte olduğun şeyi biliyo*rum, dedi .

302........ Ebû Şurayh el-Adevî (el-Huzâî -R-), Amr ibn Saîdibnu'1-Âs'a, Mekke'ye Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e karşı ordular sev-kettiği sırada şöyle demiştir: Ey Emîr! Mekke fethinin ertesi günü Ra-sûlullah(S)'ın ayağa kalkıp îrâd eylediği bir sözü (yânî hutbeyi) sana haber vermekliğime izin ver. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, (söyleyeni de) gözlerim (o anda) gördü. Rasûlullah, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
— "Mekke'yi (tâ evvelden beri) haram eden Yüce Allah'tır; onu haram eden insanlar değildir. Bundan dolayı Allah 'a ve âhiret günü*ne îmân eden kimse için Mekke'de ne kan dökmek, ne de bir ağaca balta vurmak halâl olmaz. Şayet Rasûlullah burada harb etti diye ruh*sat tarafına kaçan biri bulunursa, ona: Allah (yalnız) Rasûlü'ne izin vermiştir, size izin vermemiştir! deyiniz. Bana da yalnız bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu günkü harâmlığı dünkü harâmlığı derecesine döndü. Bu dediklerimi burada hazır olanlar, gâib olanlara, yânî burada mevcûd olmayanlara (ve müstakbel nesillere) teblîğ etsin".
Ebû Şurayh'a:
— Amr ne dedi? diye soruldu.
Ebû Şurayh dedi ki: Amr da cevaben:
— Yâ Ebâ Şurayh! Ben senden daha âlimim. Mekke hiçbir âsî*yi, zimmetinde kan olan bir kaçağı, kaçan hiçbir hırsızı sığındırıp kur*tarmaz, dedi .

303-.......Câbir ibn Abdillah (R), Rasûlullah Mekke'nin fethisenesi Mekke'de iken, Rasûlullah(S)'tan: "Şübhesiz Allah veRasûlü şarâbın alışverişini... haram kıldı" buyururken işitmiştir