283-.......Amr ibn Dînâr şöyle demiştir: Bana el-Hasen ibn Muhammed haber verdi ki, kendisi Ubeydullah ibnu Ebî Râfi'den şöyle derken işitmiştir: Ben Alî(R)'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlullah beni, ez-Zubeyr'i ve el-Mıkdâd'ı gönderdi de:
— "Gidiniz, Hah bustânına kadar ilerleyiniz. Oraya vardığınızdamahfe içinde, yanında mekîûb bulunan yolcu bir kadın vardır. Ka*dından o mektubu alıp bana getiriniz" buyurdu.
Alî dedi ki: Bizler, atlarımız bizi koşturarak gittik, Sonunda o bustâna vardık. Hakîkaten biz orada mahfe içinde bir kadın bulduk.
Kadına:
— Şu mektubu çıkar, dedik.
Kadın:
— Benim yanımda hiçbir mektûb yoktur! diye inkâr etti.
Biz kadına:
— Çaresiz ya sen mektubu çıkaracaksın, yâhud biz elbiseni so*yup bulacağız! dedik.
Kadın çaresiz mektubu saç örgüsü arasından çıkardı. Akabinde biz mektubu alıp Rasûlullah'a getirdik. Mektûbda "Hâtıb ibn Ebî Beltaa'dan Mekke müşriklerine" unvanı yazılı olduğu, içinde Rasû-lullah'ın harb hazırlığı yaptığını onlara bildirmekte olduğu görüldü .
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Yâ Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb şöyle cevâb verdi:
— YâRasûlallah! Bana karşı acele etme! Ben Kureyş'e yapıştı*rılıp bağlanmış bir kişi idim. -Bu sözüyle: Ben onlara yeminle bağ*lanmış bir kimse idim; onların kendilerinden değildim, demektedir.-Senin beraberinde Muhâcirler'den olan kimselerin Mekke'de ailele*rini ve mallarını koruyacak birçok hısımları vardır. (Benim ise böyle koruyacak kimsem yoktur.) Neseb cihetinden olan bu boşluğu, Mek-keliler arasında bir el (yânî minnettarlar) edinerek doldurmak ve bu suretle hısımlarımı korumak istedim. Ben bu işi dînimden dönme ola*rak da, İslâm'a girdikten sonra kâfirliğe rızâ olarak da yapmadım!
Hâtıb'ın bu savunması üzerine Rasûlullah orada bulunanlara:
— "Dikkat edin! Hâtıb size karşı muhakkak doğru söyledi"buyurdu.
(Fakat bir türlü öfkesini yenemeyen) Umer:
— Yâ Rasûlallah, beni bırak da şu münâfıkın boynunu vurayım!dedi.
Rasûlullah:
— "Şu muhakkak ki, Hâtıb, Bedir gazvesinde hazır bulundu. Sana ne bildirir? Belki Allah Bedir'de hazır bulunan kimselerin yük*sek cehdlerine muttali' oldu da: Sizler bundan böyle istediğinizi ya*pın, ben sizler için âhirette mağfiret etmişimdir, buyurdu" dedi.
Bunun üzerine Allah şu sûreyi indirdi: ıtEy îmân edenler, be*nim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dostlar edin*meyin. Kendilerine sevgi yüzünden onlara (Peygamber'in maksadını) ulaştırırsınız! Hâlbuki onlar Hak 'tan size gelene küfretmişler dir. Pey*gamberdi de, sizi de Rabb'iniz olan Allah'a îmân ediyorsunuz diye çıkarıyorlardı onlar. Eğer siz benim yolumda savaşmak, benim rızâ*mı aramak için çıkmışsanız (bunu yapmazsınız). Onlara hâlâ mahabbet mi gizliyeceksinizl Hâlbuki ben sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim. İçinizden kim bunu yaparsa, muhakkak ki yolun tâ ortasından sapmış olur..." (ei-Mümtehine: i)