2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Adam Gibi Adamlar

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Adam Gibi Adamlar


    Adam Gibi Adamlar

    Kur’ân-ı Kerim’de duruşu, davranışları insanlığa örnek gösterilen karakterlerin hangi özellikleri sebebiyle methedildiklerini doğru tahlil etmeliyiz. İyi ve doğru olana yönelmek için bunları bilmek gerekiyor. Bu ayetlerden biri Nûr sûresinde yolumuzu aydınlatıyor. Buyruluyor ki;

    “Nice adamlar vardır ki onları ne ticaret, ne de alışveriş Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyar. Onlar, (dehşetinden) kalplerin ve gözlerin halden hale gireceği bir günden korkarlar.” (Bkz. 24/37)


    Burada “ricâl = nice adamlar” ifadesiyle övülen ilkeli insanlara Türkçemizde “adam gibi adam” diyoruz. Ve sözlükte adam; “insanda bulunması gereken erdemlere sahip kimse” olarak tarif ediliyor.

    Öyle anlaşılıyor ki, buradaki “adamlar” nitelemesi cinsiyetin fevkindedir ve insan cinsine şâmildir. Çünkü âyet-i celîlede övülen örnek kişilerin, başka değil davranışları vurgulanmıştır. Bunlar da, ticaretin en yoğun zamanlarında bile Allah’ı zikretmekten gafil olmamalarıdır. İnsanı kuşatan meşguliyet zamanlarında gönüllerinin ibadet vakitlerine ayarlı olmasıdır, yükümlülüklerini vaktiyle, bihakkın yerine getirmeye titizlenmeleridir.


    Şunu diyebiliriz; geleceğe dair irili ufaklı öngörülerde bulunmak ticaret erbabında bulunması gereken önemli bir meziyetse burada methedilenler, söz konusu ferasetin zirvesindedir.


    Onlar, peşin ve fakat geçici olana aldanmayıp vadeli ve fakat ebedî olana kavuşmanın hesabını yapmışlardır. Onların ileri görüşlülüğü, gelecek sezona herkesten önce hazırlanmak veya birkaç sene sonrasını planlamak gibi basit öngörülerle sınırlı değildir ve geleceğe yönelik planları aylarla ve yıllarla sınırlanamayacak bir ufka uzanır.

    Ticaretlerini, belki hayatı anlamlandırmaya yönelik bütün faaliyetlerini, kimi yüzlerin ağarıp kimi yüzlerin kararacağı hesap gününde mahcup olmayacakları bir zeminde sürdürmeye özen gösterirler.. İşlerin yoğunluğunu veya kesatlığını bahane ederek zikri ya da ibadeti ihmal etmezler. O büyük günde mahcup olmamayı, gündemlerinin birinci sırasına alırlar...

    Abdullah bin Ömer (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre; kendisi çarşıda bulunduğu bir sırada namaz için kamet getirilmişti. Bunu duyan çarşı esnafı dükkanlarını kapatıp mescide yöneldiler. Bunun üzerine mealini arz ettiğimiz âyet-i kerime nazil olmuştur.

    Sahabe-i kiramdan pek çoğu, konumuzu teşkil eden âyetin ticareti terk ederek mescidlere iltizam eden suffe ashabı ve benzerleri hakkında değil, bilakis ezanı işitince bütün meşguliyetleri bırakarak namaza koşan ticaret erbabı hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir...

    Bir önceki âyette, konumuzu teşkil eden âyette övülen “ricâl”in; Allah’ın kendi adının anılmasına izin verdiği ve sabah akşam takdis edilerek zikredildiği evlerde ya da mescidlerde yetiştiklerine işaret edilmektedir. Kanaatimizce bu, adam gibi adamların yetiştiği ortamların bilinmesi açısından önemlidir.

    Nitekim bu iki âyetin manası Rûhu’l-Beyân’da şöyle açıklanmaktadır: “O mescidlerde/evlerde sabah akşam Allah’ı tesbih eden öyle kimseler vardır ki, şuhûd makamına oldukça dalmış olduklarından, ne ticaret çeşitlerinden herhangi bir çeşit, ne de “bey”in kısımlarından herhangi bir kısmı onları tesbih ve temcid ile Allah’ı zikretmekten, namazlarını geciktirmeksizin vaktinde kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu, korku ve dehşetten sıkışıp değişerek bulundukları mekandan ayrıldığı kıyamet gününden korkarlar.”

    Âyet-i kerimede davranışları sebebiyle takdir edilen mü’minleri anlatmak üzere, “neden sadece ticaret erbabı zikredilmiştir” denilirse, bunun cevabı şöyle olabilir: Ticaret, alanında çok yönlü yoğunlaşmayı gerektirir; sanki o, insanı kuşatan meşguliyetler yumağıdır. Bununla birlikte ticaretin başarı veya başarısızlık gibi iki uç noktası vardır ki bu uçlarda, -iflâs durumunda bezginlik, işlerin iyi gitmesi halinde rehavet ve lüks düşkünlüğü gibi- nefsin mazeretler üretebilmesine müsait alanlar vardır. Âyet-i kerîme, bunlardan her ikisinde de olabilecek tehlikeleri aşarak, Allah’ın zikrinden ve ibadetlerinden gafil olmayan ilkeli mü’minleri methediyor diyebiliriz. Onlar ki diyor adetâ; elleri kârda, gönülleri Yâr’dadır. Kasalarına girip çıkan gönüllerinde yer etmez.

    Daima namaz vaktini gözetirler. Zekat ve sadaka vermekte isteklidirler.
    Gerçek şu ki, Allah’ın zikrinden ve ibadetten alıkoyan şeylerin adedi ve çeşidi günümüzde oldukça fazladır. Ticarî hayatın yoğunluğu ve insanlardaki alışveriş merakı bunlardan birisi ve belki de en önemlisi olabilir. Âyette methedilen “ricâl = adamlar” zümresine katılmak için, bunların hepsini savuşturmak durumundayız.


    Oku – Düşün



    En Güzel Hediye

    “(Rabbim! İnsanların) dirilecekleri gün beni mahcup etme. O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selîm ile gelenler müstesnâ.” (Şuarâ, 26/87-89)

    Mal ve evlâd ilâhî huzurda tâdâd olunmaya değer nesnelerden değildir. Kalp/gönül ise sadece O’nun sevgisiyle yoğrulduğu, gayrın alakasından sıyrıldığı, gıll u gışdan arındığı ve yaratandan ötürü yaratılmışları sevgiyle kuşatabildiği ölçüde selîm sıfatını ihrâz etmiş bir erdemler yuvasıdır. Manevî marazlardan arınıp, İslâm’ın ahlâkını kuşanabildiği ölçüde nazargâh-ı ilâhî olmaya liyakat kesb eder.

    Bu yönüyle ayet-i kerime hem bir dua cümlesi, hem hayatta tatbik edilecek bir yol haritası ve hem de Hakk’ın huzurunda neyin geçer akçe olduğunu bildiren müşfik bir ihbarnamedir, diyebiliriz...

    Bir büyüğünüzü ziyarete giderken “ne hediye götürmeliyim, acaba neden hoşlanır” diye düşünürsünüz. Halbuki Rabbimiz, huzurunda nelerin adının bile anmaya değer olmadığını ve neyin makbul olduğunu kullarına şefkatle bildiriyor. Ve bizler, ne zaman huzura çağrılacağımızı bilmiyoruz. Bununla birlikte orada dünya hayatının süsü sayılan mal ve evlada itibar edilmeyeceğini (Bkz; Kehf, 18/46) biliyoruz. Biliyoruz ki, ilâhî huzurda değer verilen, “salih olduğunda bütün vücudu salih kılan kalp”tir.

    Huzura her an takdim edilme ihtimali olan metâ kirletilmemeli, berrak olmalı.

    Cafer Durmuş
    2009 - Temmuz-Altınoluk

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: Adam Gibi Adamlar

    Allah razı olsun
    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

Benzer Konular

  1. Suya AŞK yazan adamlar gördüm...
    By duanur in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 10.05.10, 09:36
  2. İşin Güç Kısmı, Adam Olmak Değil, Adam Kalmaktır.
    By Reyhani in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.06.09, 16:50
  3. Adam-adamlar
    By Konyevi Nisa in forum Kur'an Fihristi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.04.09, 10:09
  4. Selden adam kurtaran adam
    By SiLa in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 07.02.09, 09:19
  5. Insanin BIr ESI Olmali, Ama Adam GIbI !!!
    By Konyevi Nisa in forum Islamda Kadının Yeri ve Önemi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.06.08, 11:07

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •