***
DIŞARDA
Points: 8.201, Level: 61
Level completed: 17%,
Points required for next Level: 249
Overall activity: 0%
Achievements


"Nisan 1" şakaları ve İslâmiyette mizah anlayışı
"Nisan 1" şakaları ve İslâmiyette mizah anlayışı
(gerçi biraz geç oldu ama seneye 1 nisana kadar hatırımızda kalması duası ile )
Bugün bir Nisan…
İlk olarak Fransa'da başlayan "Nisan 1" şakaları zamanla bütün Avrupa'ya yayılmış, tabiatıyla ülkemizde de kısmen kabul görmüştür.
Fransa'da eskiden beri kullanılan takvim Kral 9. Charles zamanında değiştirilir. Dolayısıyla yılbaşı da değişir ve nisan ayının 1'ine denk gelen yılbaşı ocak ayının 1’ine alınır. Yılbaşı eğlenceleri de, ocak ayının ilk gününe aktarıldığı halde Fransa'da bazı insanlar, kralı alaya almak gayesiyle, nisan ayının ilk gününde yalancıktan tebrikleşerek birbirini aldatmaya başlamışlar. Bazı kaynaklara göre de, eski Fransız millî takviminin “yılbaşı” olan bu günü unutmamak için böyle bir yola başvurdukları söylenir. Ki, böylece “Nisan 1” şakaları başlamış, zamanla dünyanın her yerine yayılmış… Ülkemiz ve toplumumuz da Batı’nın hemen her olumsuzluğundan olduğu gibi bundan da etkilenmiş, nasibini almış maalesef!..
Ancak Batı menşe'li bu şakalar, ölçüsüz ve çoğu zaman da insanı alaya alıcı, küçük düşürücüdür. Halbuki İslâm’da şaka, ölçülü-seviyeli ve sevgiyi artırıcıdır.
Dinimiz, belli ölçüler çerçevesinde kalınmak şartıyla mizaha-şakalaşmaya da yer verir… Bu ölçüler korunmak kaydıyla yapılan şakalar, hem dinlendirici, hem de insanlar arasında sevginin-muhabbetin artmasına vesîle olur.
Günlük hayatımızda şakaya tamamen kapalı olmak ciddiyet olarak ifade edilirse de, her şeyin fazlası ifrat, azı da tefrittir (artı ve eksi kutuplu aşırılıktır), hoş karşılanmaz. Başka bir ifadeyle, sulu-aşırı şakacılar da somurtkanlar da fazla sevilmez.
Kısacası dinimiz, şakayı-şakalaşmalı tecviz etmiş; ancak ölçü ve sınırlarını da belirtmiştir.
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) hayatında da şakalara rastlıyoruz. Hatta Hz. Enes (r.a.) "Rasûlüllah, çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanı idi" demiştir.
Hadis kitaplarında, kadın-erkek, Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) kendileriyle alakası-ilişkisi olanlara yaptığı şakalardan pek çok örnekler bulmak mümkün. Bununla beraber Sevgili Peygamberimizin, şaka ile ilgili şu ikazları da bulunmaktadır:
"Ben de şaka yaparım, ama sadece doğruyu söylerim."
"Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun!"
"Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münâkaşa etmeyi bırakmadıkça kâmil (iyi) bir mü'min olamaz."
"Bir Müslüman'ın kardeşini korkutması helâl değildir."
"Kardeşinle münakaşa etme, onunla (alaya ederek) şakalaşma."
Rasûlüllah Efendimiz'in ashabı arasında da şakalarıyla meşhur olanlar vardır. Mesela Hz. Nuayman (r.a.) bunlardan biri ve belki de en öned gelenlerindendir. Medine’ye iyi bir şey gelince onu veresiye alır, Rasûlüllah'a (s.a.v.) “HEDİYE” olarak getirir, ödeme zamanı geldiğinde de, Efendimiz'e giderek “hediye”sinin borcunu isterdi. Rasûlüllah Efendimiz,
“— Sen onu bana hediye etmiştin, ne oldu?” deyince,
“— Yâ Resûlallah! Bu güzel şeyi size lâyık gördüm, param olmadığı için böyle yaptım" derdi.
Fahr-i Kâinat Efendimiz, Nuayman'ı hep gülerek karşılar ve ona hiç kızmazdı. Hatta onunla karşılaşınca gülümsemekten kendini alamazdı...
Nuayman'ın bir sefer sırasında kızdığı arkadaşı Sübeyvit'i, "Kölem" diyerek satması da meşhur şakalardan biridir.
Hâsılı şaka yapalım, şakayı sevelim; espriden, latifeden uzak, somurtkan bir insan olmayalım. Tıpkı "Kendi nefsin için istemediğin bir şeyi, başkaları için de isteme... Kendin için istediğin bir şeyi, başkaları için de iste" düsturuna uyan atalarımız gibi...
Toplumla olan münasebetlerimizde kırıcı değil, yapıcı olalım... İnsanları küçük düşürücü, alaya alıcı şakaların örf ve âdetlerimizde / geleneklerimizde yerinin olmadığını bilelim.
Eskilerin tabiriyle, latîfenin latif olması gerektiğini hatırdan çıkartmayalım.