ONU KÖTÜLEMEK
Dünyayı zem hakkında inen âyetler ve emsali pek
çoktur. Denilebilir ki, Kur'ân-ı Kerim'in ekserisi dünyayı
aşağılamak, onu insanların gözünden düşürmek ve Ahirete yönelmelerini sağlamayı telkin eder. Hattâ peygamberlerin umacı da budur, onlar insanlığa ancak bunun için
gönderilmişlerdir.
E-J cihet açık olduğu için bu konuda âyet nakletmeyi
yersiz gürdük, yalnız bu mesele ile ilgili olan hadislerin bir
kısmını nakledeceğiz.
Rivayete göre Peygamber'imiz (s.a.s.) bir gün yolda
yüniıken bir koyun leşine rastlar, yanındakilere:
-"Bu l-.oyun leşine, sahibinin önem vermediğini kabul
eder misiniz?" diye sordu.
ş Sahâbiler: "Evet kabul ederiz, önem vermediği için onu
l çöpe attılar" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygam-
ber'imiz sahâhilere buyurdu ki:
"Nefsimi kudreti elinde tutan Allah'a yemin ederim ki,
Allah katmda dünya, şu koyun leşinin sahibinin gözünde
olduğundan daha değersizdir. Eğer Allah katmda dünya bir
sivri sinek kanadı kadar değer taşısaydı, ondan kâfirlere bir
içim su bile vermezdi."
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
''Dünya mü'minin zindanı ve kâfirin cennetidir."
Peygamber'imiz (s.P.s.) buyuruyor ki:
"Dünya lanete uğramıştır. Allah rızası için olan-
lar dışında dünyadaki her şey de lanete uğramıştır."
Ebû Musa el-Eş'arî'nin bildirdiğine göre; Peygam-
ber'imiz (s.a.s.) söyle buyuruyor:
"Dünyayı seven, Ahiretine zarar verir, Ahireti seven
dünyasına zarar verir. Buna göre kalıcı (baki) olanı geçici
(fani) olana tercih ediniz."
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
"Dünyaya, gönül vermek, bütün günahların ba-
şıdır.
Sahâbilerden Zeyd İbni Erkam (r.a.) buyurur: "Bir gün,
Hz. Ebû Bekr'in (r.a.) yanında oturuyordum. Bir ara su is-
teyince ona bal ile tatlandırılmış su getirdiler. Şerbeti ağzına
götürürken bir anda vazgeçerek ağlamaya başladı, onun
gözyaşları yanındakileri de ağlattı. Yanındakiler sustu, fakat
onun gözyaşları bir türlü dinmedi. Bir ara ağlamasının
şiddeti daha da arttı. Devamlı hüngür hüngür ağladığı için
yanındakiler, neden gözyaşı döktüğünü ona sormaya fırsat
bulamayacaklarını sandılar.
Fakat bir müddet sonra ağlamayı kesti ve gözlerini şi-
lince yanındakiler ona: "Ey Allah'ın Rasûlü'nün halifesi! Seni
ağlatan nedir?" diye sordular, O da şöyle cevap buyurdu:
"Bir gün Peygamber'imiz ile birlikte idim, O'nu ken-
dinden bir şeyi kovarken gördüm, yanında başka kimse
yoktu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kendinden uzaklaştırmak
istediğin şey nedir?" diye sordum, bana şu cevabı verdi:
-"Şu dünya gözümün önüne dikildi, ona:
-"Defol! Uzaklaş benden!" dedim, sonra bana dönerek:
Sen beni başından savdın, ama senden sonra gelenler
elimden yakalarını kurtaramayacaklardır, dedi."
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki: -"Ebedilik yurdu-
nun varlığına inandıktan sonra aldatma yurdunun peşinden
koşan kimse, ne kadar şaşkındır!"
Rivayet edildiğine göre, bir gün Peygamber'imiz
(s.a.s.), bir çöplüğün başında durarak sahâbilere: -"Gelin
dünyâyı görün" diye seslendi; sonra çöplükten çürük bir bez
parçası ile kararmış bir kemik parçası aldı ve sahâ-bilere
şöyle dedi: "Çöplük dünyayı temsil eder, şu paçavra dünya
gü-zelliklerinin bir gün çürüyüp onun gib olacağını gösterir,
dünyada gördüğüm canlı vücutlar da bir gün çürük kemiğe
dönüşecektir."
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
-"Dünya tatlı bir yeşilliktir, Allah yeryüzünü şimdi size
devretti; ne yapacağınızı gözlüyor. Dünya israiloğullannın ö-
nüne yayılınca ve üzerindeki hakimiyetleri pekişince şaşı-
rarak süslere, elbiselere, tatlı kokulara ve kadınlara daldılar.
Hz. İsa, onlara: "Dünyayı ilâh tutmayınız ki o da sizi
köleleştirmesin. Hazinelerinizi, onlan kaybetmeyecek olan
Allah'ın katında biriktiriniz. Çünki dünyada biriktirilen
hazinelerin başına bir kaza geleceğinden her zaman endişe
edilir. Oysa ki, Allah'ın katında hazine sahibi olanın kazadan
kor-kusu yoktur.
Yine Hz. İsa (a.s.) buyurur ki:
-Ey Havarilerim! Dünyayı sizin için yüzüstü yere
yatırdım, benden sonra bir daha belini doğrultmasına imkân
vermeyiniz. Zira dünyanın çirkin taraflarından biri, orada
Allah'a karşı gelinmesidir. Yine onun diğer bir çirkin yönü,
ona yüz çevirmeden Ahiretin ele geçirilmemesidir.
Ey havarilerim! Dünyayı üzerinde geçilip gidilecek
bir köprü kabul ediniz, onu kalıcı bir yurt sayıp imar etmeye
kalkışmayınız. Biliniz ki, her günahın kaynağı dünya sevgisi-
dir. Nice bir anlık azgın arzular sahiplerine uzun acılara mal
olmuştur.
Dünyayı önünüzde çökerttim ve söz de sırtına bindiniz.
Sakın orada krallar ile ve kadınlar ile çatışmaya girişmeyiniz.
Krallar ile dünya üzerindeki çekişmeye kalkışmayınız, çünkü
onları dünyâları ile başbaşa bıraktıkça size dokunmazlar. Ka-
dınlara gelince onlara tutulmaktan namaz ve oruç sayesinde
kaçınınız.
Dünya hem isteyen, hem de istenen bir şeydir. Dün-
yadaki azıklarını tamamlasınlar diye, âhireti gaye edinenlerin
dünya, peşlerinden koşar. Buna karşılık dünya düşkünlerini
de âhiret arar, ölüm gelip de yakalayıncaya kadar.
Musa Bin Yesar'ın rivayetine göre: Peygamber'imiz
(s.a.s.) buyuruyor ki:
"Yüce Allah'ın, yarattıkları içinde en nefret ettiği varlık,
dünyadır, yarattığından beri onun hiçbir tarafına bakma-
mıştır."
Rivayet edildiğine göre, bir gün Hz. Süleyman Bin
Davud (a.s.) üzerini gölgeleyen kuşlar, sağında ve solunda
insanlar ve cinlerden meydana gelmiş maiyyet kıtası ara-
sında yürürken İsrailoğullarından bir abid ile karşılaşır.
İsrailoğlu âbid ona der ki: "Yâ Süleyman İbni Dâvud,
yemin ederim ki; Allah sana gerçekten muhteşem bir
saltanat bağışladı."
Hz. Süleyman bunu işitti ve İsrailoğlu âbide şu cevabı
verdi: "Mü'minin amel defterine yazılan bir teşbih Süleyman
İbni Davud'a verilen parlak saltanattan daha hayırlıdır.
Çünkü Süleyman'a verilen saltanat geçicidir, ama mü'-
minin teşbih sevabı kalıcıdır."
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
-"Servet biriktirme hırsı sizi baştan çıkardı. Ademoğlu:
"Malım, malım" der durur. Oysa ki, yiyip tükettiğinden, giyip