Hayvanların Korunması
Çevreyle ilgili önemli bir konu ise beraber yaşadığımız hayvanlara karşı iyi davranmak ve onları korumaktır. Daha doğrusu şefkat ve merhametimizi onlara da teşmil etmektir. Halbuki günümüzde bir çok hayvanın nesli tükenmektedir. Kimisi de sokaklarda başıboş bir şekilde aç ve perişan bir halde dolaşmaktadır. Tüm bunları göz önüne alınca, bizlerin hayvanlara çok iyi davrandığımız ve onlara karşı görevlerimi yerine getirdiğimiz söylenemez. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin İslami değerlere olan duyarsızlığımız olduğunu düşünüyorum. Zira İslamiyet sadece insan-insan, insan-toplum ve devlet ilişkilerini değil, aynı zamanda insan-tabiat ve insan-çevre ilişkilerini de düzenlemiştir. Bunun tabii bir sonucu olarak da insan, tabiata ve hayvanlara karşı olan tavır ve fiillerinden de Allah’a karşı sorumlu tutulmuştur. Bunu Peygamber Efendimizin şu hadislerinde görmek mümkündür:
Kim haklı bir sebebe dayanmadan bir serçeyi, hatta ondan küçükbir canlıyı öldürürse o canlı kıyamet günü davasını Allah’a götürür ve: Ey Rabbim, falan kimse beni, bir fayda olmaksızın öldürdü der.[34]
Böylece tabiattaki canlıların-küçük olsun, büyük olsun- amaçsız ve rast gele öldürülmelerinin yasaklandığı, böyle bir şey yapanların ahirette Allah’a hesap verecekleri vurgulanmıştır.
Kur’an’da Hayvanlar
Kur’an’a şöyle bir baktığımızda, eko sistemin önemli üyeleri olan hayvanlara verilen önem hemen fark edilir. Kur’an’ın bazı sûrelerinin çeşitli hayvan adlarını taşıdığı görülmektedir: Bakara (İnek) Sûresi, Nahl (Arı) Sûresi, Ankebut (Örümcek) Sûresi, Neml (Karınca) Sûresi.
Kur’an’ın hayvanlarla ilgili dikkat çekici bir ifadesi de, hayvanların da “ümmet” olduklarının ifade edilmesidir. İslâmi gelenek ve literatürde özel ve önemli bir kavram olan “ümmet”in hayvanlar için de kullanılması gerçekten dikkat çekicidir:
Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitabta hiç bir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaktır.[35]
Kur’an, ayrıca hayvanları yaratıcının sanatındaki mahareti ve üstünlüğü dile getiren bir başka sanat eseri olarak da takdim eder:
Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından(gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.[36]
Hadis-i Şeriflerde Hayvanlar
Kur’an’ın konuya verdiği öneme paralel olarak, Hz. Peygamber’in de hayvanların korunması, onlara merhamet ve şefkat gösterilmesi konusuna çok önem verdiği görülmektedir. Onun hayvanlara şefkat gösterilmesi, korunması, eziyet edilmemesi, aşağılanmaması konularında gösterdiği titizlik gerçekten de dikkat çekicidir. Günümüzde, Allah’ın en mükerrem yaratığı insana her türlü işkence ve zulümler hâlâ uygulanırken, Hz. Peygamber’in (SAV) hayvanlara bile işkence ve zulüm yapılmasını yasakladığı görülmektedir.
Bu çerçevede, Hz. Peygamber (SAV) Müslümanlara sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olmalarını öğretmiştir:
Merhametli olanlara Rahman (yani merhamet sahihi olan Allah) merhamet eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da (melekler) size rahmet etsin.[37]
Yine yukarıda ifade edildiği gibi, “Haksız olarak bir serçeyi öldürenden, Cenab-ı Hak kıyâmet gününde hesap soracaktır.[38] Ayrıca Hz. Peygamber (SAV)'in, kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının alınmamasını da emretmiştir.[39] Bir yuvadan aldığı yavruları torbasına doldurup şehre getiren birine Peygamber Efendimiz onları derhal analarının yanına, aldığı yuvaya iade etmesi uyarısında bulunmuştur. Böylece bu sevimli yavrularının anne yuvalarında ve tabii ortamda özgürce büyümeleri temin edilmiştir.
İslam medeniyetinin özünü ve hayvanlara bakış açısını çok iyi yansıtan bir diğer örneği ise Peygamber Efendimizin yakın arkadaşlarından Abdullah b. Mes’ud’dan öğreniyoruz
Allah’ın Resulüyle bir seferde idik. Yanında iki yavrusu bulunan serçe biçiminde bir kuşa rastladık. Yavruları yakalayıverdik. Bunun üzerine anneleri, feryat ederek kanatlarını çırpmaya başladı. Resulullah dönüp de yaptığımızı görünce: ‘Bunu yavrusundan kim ayırdı? Yavrularını ona iade edin’ dedi. Biz de onları serbest bıraktık.[40]
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir. Bir gün etrafında oturanlar şu hikayeyi anlatmıştı:
Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Mestine su doldurdu. Mestini ağzıyla tutup çıktı, köpeği suladı. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve günahlarını bağışladı."
Bunun üzerine arkadaşları:
Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?' diye sorduklarında Rasulullah şöyle cevap verdi: “Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır.”[41]
Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, “Bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi.”[42] diyerek bu konuda bizleri uyarmıştır.
Peygamber Efendimiz, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların ihtiyaç ve istirahatlerinin sağlanması vurgulanmıştır. Sahabeden Enes b. Malik bize şu hikayeyi anlatmaktadır: “Biz bir konaklama yerine geldiğimizde hayvanların yüklerini çözüp (onları istirahate terk etmeden) namaza başlamazdık." [43]
Görüldüğü gibi, İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine izin vermez. İnsan olsun, hayvan olsun her canlının kendine göre hakları vardır. Bu haklara saldıranlar ve uymayanlar devlet tarafından, bu mümkün olmassa ahirette Allah tarafından cezalandırılırlar. Bu gerçeği şu sözleriyle ifade etmiştir: “ Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun kendisine vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını alacaktır.”[44]
Hz. Peygamber’in bu tavır ve tavsiyelerinin tarih boyunca Müslümanlar üzerinde çok etkili olduğu görülmektedir. Hz. Peygamber’den aldıkları bu bakış açısıyla hareket eden Müslümanlar herkese karşı merhamet ve hoşgörüyle bakmışlardır. Düşmanlarına bile işkence etmemişlerdir. Başka din ve inanç sahipleri Müslümanlar arasında huzur içinde yaşamışlardır. Bu merhamet, sevgi ve hoşgörü medeniyetinden hayvanlar da nasibini almıştır. Ayrıca hayvanlara iyi davranmanın insanı cennete, kötü davranmanın ise, cehenneme girmesine sebep olabileceğini de yine bizzat Hz. Peygamber (SAV)’in hadislerinden anlıyoruz.
Dr. İbrahim Özdemir