İslâmın beşinci şartı hacdır. Ya�nî, ömründe bir kerre, Kâ�be-i mu�azzamaya gitmek farzdır. İkinci ve dahâ sonra yapılan haclar, nâfile olur. Hac, lügatda, kasd etmek, yapmak, istemek demekdir. İslâmiyyetde, belli bir yeri, belli bir zemânda, belli şeyleri yaparak ziyâret etmek demekdir. Bu belli şeylere (Menâsik) denir. Menâsikden herbirine (Nüsük) denir. Nüsük, ibâdet demekdir. Hac ve ömreye de nüsük denir. Resûlullah �sallallahü aleyhi ve sellem�, hicretin onuncu yılında, Kusvâ adındaki devesine binerek hacca gitdi. (Dürr-ül-muhtâr)da, Cum�a nemâzı sonunda diyor ki, (Ticâret yapmak ve hac etmek için giden kimsenin, hac niyyeti ziyâde ise, sevâb kazanır. [Sevâbın mikdârı, hac niyyetinin çokluğuna göre değişir.] Ticâret niyyeti çok ise veyâ iki niyyet eşit ise, hac sevâbı kazanamaz. Fekat, şartlarını yerine getirdi ise, yalnız farzı yapmış olur. Farzı yapmamak azâbından kurtulur. Gösteriş için yapılan her ibâdet ve hayrât ve hasenât sevâbı da böyledir).
Hac yapan kimseye, hâcı denir. Üç dürlü hâcı vardır: