Hasan*ı Basrî'den iki söz ve hatırlattıkları

Hasan*ı Basrî der ki: "İlimce diğer insanlardan üstün olan kimseye yakışan, amelce de onlara üstün olmasıdır." Vatana*millete hizmet ederken önde görünenler normal insanlardan daha çok, evrad u ezkar yapmalı. Çünkü, 1. Sorumluluğu ağır olan insanlar duaya, evrad u ezkara ve inayet eli istemeye daha çok muhtaçtır. 2. Kendi konumunda derince inanmanın gereği olarak kulun ibadet u tâati artmalıdır. Yani, kulun imandaki derinliği zaten onu daha çok zikre sevk eder. 3. "Efelâ ekûnu abden şekûrâ" sırrına göre o şükreden bir kul olmak için sürekli ibadete yönelmeli. Ayrıca, o konumdaki insanlar harem dairesinde bulunmaktadır. Orada bulunan kimseler koridorda duranlar gibi davranamazlar.

Hasan*ı Basrî'ye nisbet edilen bir başka sözde o şöyle der: "Biz ilmi dünya için istemiştik, o bizi ahirete çekti." Bu söz ondan daha önce de söylenmiş olabilir ama ona dayandırılır. Sanki onunla iştihar etmiştir. "Tâbiîn ubudiyette ve ilimde sahabeden önde görünüyor." desek doğru olabilir. Ancak sahabe iman ve ubûdiyetin başka bir yönünü temsil ediyordu. O da, dini muhafaza, siyanet ve emaneti sağ*salim yeni nesle nakletme, ubudiyet ve ilim için uygun zemin hazırlama meselesiydi. Sahabe olmasaydı din olmazdı. Bundan dolayı, onların asrı en hayırlı asırdır ve onlar sonrakilerin sevaplarından da hissedardırlar.

Evet, tâbiîn devri ilmin ve o ilimle amelin zirvede olduğu bir devirdir. Hadisde buyurulur ki: "İlimden ilk kaldırılacak şey huşûdur." Şu an ilimde huşû kaybedildi; o kaybedilince de adeta herşey bitti. Hayatımda tanıdığım bir kaç insan vardı. Mesela, birisi namazını o kadar temkinle kılardı ki, bir*kaç kişi bana şöyle demişti: "Onun dükkanının önünden geçerken bir kere baksam ahireti hatırlıyorum." Evet, mü'min *hele ki ilim sahibi bir mü'min*, görüldüğünde Allah hatırlanmalı.