Câmi'e sağ ayak ile girilir. Câmi'den çıkarken, önce sol ayak ile çıkılır. (Uyûn-ül-besâir)de diyor ki, (Câmii'e girerken, girmeden evvel, önce sol, sonra sağ ayakkabı çıkarılır.
Bundan sonra, önce sağ ayakla câmi'e girilir. Önce sol ayakla çıkdıkdan sonra [veyâ çıkmadan evvel], önce sağ ayakkabı giyilir).
(Hadîka)da, el ve ayak âfetlerinde diyor ki, (İmâm-ı Nevevî Müslim şerhinde buyuruyor ki, mubârek, şerefli ve temiz işleri yaparken sağdan başlamak müstehabdır.
Ayakkabı, don, gömlek giyerken, baş traş ederken ve tararken, bıyık kırkarken, misvâk kullanırken, tırnak keserken, el, ayak yıkarken, mescide, (müslimânın evine) ve odasına girerken, halâdan çıkarken, sadaka verirken, yemek yirken, su içerken sağdan başlanır.
Bunların zıddı olanları yaparken, meselâ ayakkabı, çorab, elbise çıkarırken, câmi'den ve müslimânın evinden, odasından çıkarken, halâya girerken, sümkürürken, tahâretlenirken soldan başlamak müstehabdır.
Bunları tersine yapmak, tenzîhî mekrûh olur. Çünki heyetde, şeklde olan sünneti terk etmek olur.) [Bulunduğu yerin âdetine uymak için sakalı kazımak da böyledir. 249.cu sahîfeye bakınız!]
İbni Âbidîn ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' buyuruyor ki, (İki cins imâmlık vardır. Evvelâ (İmâmet-i kübrâ)yı bildireceğiz.) Üçüncü cildde bâgîleri anlatırken, üçyüzonuncu sahîfede de bildirilecekdir.
Abdülganî Nablüsînin ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' (El-Hadîkat-ün-nediyye) kitâbının yüzkırküçüncü ve iki yüzdoksandördüncü(194) ve üçyüzellibirinci(351) sahîfelerinde de yazılıdır.
İmâmlığın ikincisi (İmâmet-i sugrâ)dır ki, farz nemâzı kıldırmak için imâm olmakdır. Beş vakt nemâzın farzlarını cemâ'at ile kılmak, erkeklere hanefî, şâfi'î ve mâlikîde sünnetdir.
Cum!a ve bayram nemâzlarında ise şartdır. Nâfile nemâzları cemâ!at ile kılmak mekrûhdur. Beş vakt nemâzda, bir kişi de cemâ'at olarak yetişir. Kırâeti güzel olan imâm olur, yanî Kur'ân-ı kerîmin harflerini tanıyan, tecvîd ile okumasını bilen olur.
Sesi güzel ve tegannî ile okuyan değil! Fâsıkın imâm olması mekrûhdur. Çok âlim olsa bile, ona uymak tahrîmen mekrûhdur. Hadîs-i şerîfde, (Müttekî bir âlim ile nemâz kılan, bir Peygamber ile kılmış gibidir) buyuruldu.
(Uyûn-ül-besâir) kitâbının yüzotuzbeşinci sahîfesinde buyuruyor ki, ([Özrlü olmadığı hâlde] câmi'e gitmeyip, evinde âilesi ile cemâ'at yapan kimse, câmi'deki cemâ'atin sevâbına kavuşamaz. Yanî, câmi'e mahsûs olan, fazla sevâba kavuşamaz.
Yoksa, evde cemâat ile kılınca da, cemâat sevâbına, yanî yirmiyedi kat sevâba kavuşur. Şunu da bildirelim ki, iki cemâat de, şartlara, sünnetlere uygun olduğu zemân böyledir.
Evdeki cemâat dahâ uygun ise, evde kılmak lâzımdır). (Halebî-i kebîr)in dörtyüziki(402), altıyüzonüç(613) ve altıyüzondokuzuncu(619) sahîfelerinde de yazılıdır.