2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Deterjan Evliyası

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Deterjan Evliyası

    Deterjan Evliyası

    Cuma Namazlarını Melek Mescit adı verilen bir yerde kılıyoruz. Burası esasında son derece işlek bir kapalı çarşı. Vakit gelip ezanlar okunmaya başlandığında, alışveriş kesilip yerlere halılar seriliyor ve çarşı bir anda mescit haline geliveriyor. Geç kalanlar ise, çarşının dışındaki toptan gıda dükkanlarından büyükçe bir mukavva kutu aldıktan sonra, onları açıp namaza duruyorlar.

    Son haftalardan birinde bende aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorum ve en yakındaki toptancıdan aldığım koliyi kullanıyorum, seccade niyetine. Kullanıyorum ama, daha secdeye ilk varışımda gözlerim biber gibi kavrulup sulanmaya başlıyor. Bu arada yanmaya başlayan burnum da, yanaklarımdan süzülen yaşlara eşlik etmekten geri kalmıyor. Selam verir vermez işi kavrayıp namaz kıldığım kutunun üzerindeki yazıyı okuyorum; ismi cismi duyulmamış bir deterjan kolisi bu. Kutunun üzerine sinen deterjan kokusu, nefes borumun ne kadar uzun olduğunun bana tarif edercesine ciğerlerime ulaşırken nefesim darlanıyor, hapşıracak gibi olurken yüzüm şekliden şekile giriyor ve bu işi bir türlü beceremeyince oluk oluk yaşlar dökülüyor gözlerimden.

    Hemen yanımda duran nur yüzlü bir ihtiyar sağımda oturan gençlere beni gösterip;

    - Bu adam mutlaka büyük bir evliyadır, diyor. Ben bu yaşıma kadar namazda böyle ihlasla ağlayan bir insan daha görmedim.

    Ben: “Estağfurullah efendim, evliyalık benim gibi bir günahkarın ne haddine” falan diyecek oluyorum ama, yaşlı adama dönüp ağzımım her açışımda, boğazımdan iniltiye benzeyen bir hıçkırık sesi çıkıyor, o berbat deterjan kokusu yüzünden. Hutbe’den sonra namazın farzının kılıp kaçmayı planlıyorum bu arada. Ama ne mümkün? Arka saftakiler hemen namaza durdukları için ister istemez tamamlayacağım namazı. Üstelik de on rekatlık mübarek, kıl kıl bitmiyor. Daha yarısına gelmeden, üzerinde namaz kıldığım karton sırılsıklam oluyor göz yaşlarımdan. Ve her secdeye varışımda burnuma değen kutunun kokusu, hıçkırıklara boğuyor beni. Sekiz rekatı tamamlayıp selam verdiğimde, herkesin namazı falan bırakıp büyük bir hürmetle bana baktığını fark diyorum. Acele ile iki rekat daha kılıp ayağa kalktığımda çevremdekilerde saygıyla fırlıyorlar ayağa. Biri ayakkabılarımı giydirirken, diğeri de namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldırıyor ve sırtımım sıvazlayıp dua istiyorlar benden. İçlerinden yeşil takkeli olanı, ellerime sarılarak:

    - Ben hayatta bir damla bile gözyaşı dökemedim, diyor. Bunun bir hastalık olduğunun söylüyorlar ama, dua buyursanız da ben de o şerefe nail olsam.

    Ben, işi uzatmayıp bir an önce kaçabilmek için “olur” der gibilerden başımım sallar sallamaz, adamın gözlerinin yaşardığını ve biraz sonra da bozuk çeşmeler gibi gözyaşı akıttığının görüp hayretler içinde kalıyorum.

    Gerçekten de evliya mıyım nedir?

    Adamla birlikte çevremi saran insanlar da kendilerinden geçmiş vaziyette.

    - Mübarek evliya, diyorlar benim için. Daha dua eder etmez, gözyaşı dökmeye başladı adam.

    Ben, biraz olsun açılmaya başlayan gözlerimi zorlukla aralayıp ağlayan adama baktığımda, onun hemen tanıyorum. Bu adam, üzerinde namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldıran adamın ta kendisi.

    Mukaddes bir emanet gibi bağrına bastığı kutunun kokusu adamın şimdiye kadar akıtamadığı gözyaşlarının kökünden kurutacak. Arada bir inleyerek hıçkırması, diğerlerini de ağlatmaya başlamış. Tertemiz insanlar bunlar. Esasında gerçek evliya kendileri ama haberleri bile yok.

    Tekrar ıslanmaya başlayan deterjan kutusunun adamdan kibarca aldıktan sonra, müritlerimle helallaşıp ayrılıyorum Melek Mescit’den. Buraya en az birkaç ay uğramayacak ve ne yapıp ne edip izimi kaybettireceğim. Ama yandaki toptancıda o kutular hala duruyorsa, daha bir çok “Deterjan Evliyası” çıkabilir ortalığa.

    Cüneyt Suavi
    :rolleyes:

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 4.933, Level: 44
    Points: 4.933, Level: 44
    Level completed: 92%,
    Points required for next Level: 17
    Level completed: 92%, Points required for next Level: 17
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    yalcin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    1
    Points
    4.933
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    0

    Gıda Mühendisi İsmail Erbay’ın bize gönderdiği bir makalesinde de:

    Gıda Mühendisi İsmail Erbay’ın bize gönderdiği bir makalesinde de:

    Kanser ve hızla çoğalan hastalık çeşitlerinin , hızla yok olan canlıların ve çevre felaketlerinin baş müsebbibi DETERJANLARDIR, yani sentetik temizlik mamulleridir.

    “Sentetik temizlik ürünlerinin başlıcaları, Çamaşır ve Bulaşık deterjanları, Sıvı sabunlar ve Şampuanlardır. Sıvı sabunlar, bulaşık deterjanları ile şampuan hammaddelerinin orantıları değiştirilmiş halidir. Sabunun sıvılaştırılmışı değildir.

    Bu temizlik mamullerinin içerisindeki kimyasallar insan vücudunda karbon yapımızı kırarak veya oksijeni tüketerek tamiri imkânsız hastalıklara yol açarlar. ‘’DETERJAN KADAR İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR VEREN BİR MADDE YOKTUR’’

    Sentetik temizlik ürünleri vücuduma dokunmasın gitsinler istiyorsanız yapılacak bir şey vardır:
    1-Çamaşır makinesinde: Çamaşırlarınızı 8.000 kg ( 8 ton) su ile durulamanız gerekir.
    2-Bulaşık makinesinde: Bulaşıklarınızı 6.000 kg (6 ton) su ile durulamanız gerekir.
    3-Banyoda: Şampuan veya body jel kullanmışsanız 2.000 kg (2 ton veya 250 orta boy kova dolusu) su ile durulanmanız gerekir.

    Küçük çocuğu olup ta boğaz enfeksiyonu geçirtmeden, bademcik problemsiz büyütebilen anne var mı? İnanın bu işin baş müsebbibi bulaşık deterjanlarıdır.
    Rahim-meme ve prostat kanserinin, mide kanserinin en büyük tetikleyicisi deterjanlardır.

    Bu mamulleri kullandığınız zaman bir diğer tesir ve etkisi ise çevre kirliliğidir. Bunların içerisindeki kimyasalların başlıca özellikleri bulundukları yerde oksijeni tüketmeleridir. Oksijensiz bir yerde ise hayat olmaz.

    Nitekim 1978 yılında Marmara denizinde 126 balık çeşidi varken bu gün bu sayı 25 çeşide inmiştir. 2050 yılına kadar da denizlerdeki canlıların %98 inin yok olacağı tahmin edilmektedir.(Oxford başta olmak üzere amerikan üniversitelerinin açıkladıkları raporlardır.)

    Zerrelerin hesabına dönecek olursak bu sentetik ürünleri kullanmanın da bir hesabı vardır. Kimin nereye ne kadar sıkıntı çektirdiği nelere sebebiyet olduğunun ‘’zerre mıskal hayrın-zerre mıskal şerrin’’ hesabının verileceği bir ahiret gününe doğru gidiyoruz.

    Bizim kullanmamamız belki çok bir şeyi değiştirmeyecek ama bizim bu hesabı verenlerin içerisinde olmamamız gerekmektedir. Temizliğin tabii yollarla yapılması gerektiğini sevdiklerimize tanıdıklarımıza bildirmek bir VAZİFEDİR-GÖREVDİR.” Dedikten sonra, Sabun kullanımı ile ilgili şu bilgileri vermektedir:

    TABİİ (DOĞAL) TEMİZLİK: SABUN

    YAĞ + KOSTİK= SABUN
    Bildiğiniz ve aklınıza gelen tüm yağların kostikle muamelesinden sabun elde edilir.

    KOSTİK: Bir damlası insanın gözünü kör edebilir. 2 Damla kulaktan içeriye akıtılsa insanın beynini parçalamaya yeterlidir.
    Ama sabun yapılırken yağın yağ özelliği kalmadığı gibi kostiğin de bu parçalayıcı özelliğinden eser kalmaz.

    Kostik, Tuzruhu ve Çamaşır suyu aynı hammaddelerin ve tesislerin mamulleridir.
    ELEKTRİK ENERJİSİ+ TUZ = KOSTİK + TUZRUHU + ÇAMAŞIR SUYU
    Dünyadaki tüm ülkeler bu mamulleri elde etmek için aynı sistemi kullanırlar.(Klor-alkali tesisi).Kapalı bir tuzlu su havuzunda, arada yarı geçirken bir zar vardır, elektroliz uygulanmasıyla elde edilir. Su ve tuz iyonlarına ayrışır ve bu maddeler elde edilir.

    Türkiye ve tüm dünyada zeytinyağlı sabunun en kaliteli sabun olduğu bilinir. Marketlerde ise birçok sabun ambalajının üzerinde ‘’%100 DOĞAL-Zeytinyağlı ‘’ ibaresi ve bir de zeytin dalı bulunur.
    İstanbul Kasımpaşa’da bir zamanlar et sucuğu imalatı oldukça yaygınmış. Bu konunun üstatlarından birisi aşırı rekabetten bıkar ve bir tabela asar: %50 bıldırcın etinden et sucuğu diye. Bıldırcın eti en lezzetli et olduğu için sucuğu da mükemmel olacaktır. Herkes başına toplanır. Üstat bu işi nasıl yaptın diye. Cevap hazırdır: bir danaya bir bıldırcın, kullandım der.


    İşte marketlerdeki sabun etiketi de budur. Normal sabunun içerisine katılan az biraz zeytinyağı o sabunun tamamının zeytinyağlı gibi anlaşılmasına yeterlidir. İlk başta da bahsettiğimiz gibi tüm sabunlar, hangi yağdan yapılırsa yapılsın, tabiidir, doğaldır.
    Dış dünya ile irtibatımızı sağlayan en önemli elbisemizin, cildimizin temizliğinden bahsediyoruz. Çok hassas ve titiz davranmak zorundayız. Sadece %100 zeytinyağlı sabun kullanmakla beraber bu sabunda aranacak bir diğer özelliğin ise kesinlikle kimyasal veya sentetik bir dolgu veya katkı maddesi katılmamış bir sabun olması gerekmektedir. Basit bir misal verelim: Normalde bir koku açıkta bırakılsa uçar gider. Ama sabun veya şampuanlarda aylarca da kalsa koku gitmez. İşte kokunun uçmayıp kalmasını sağlayan özel kimyasal katkı maddeleri vardır. Bu kimyasal maddenin ise en kolay eriyeninin erime noktası 260 derecedir. Bu malzemeyi vücudunuzdan uzaklaştırmak isterseniz vücudunuza 260 derecelik birkaç yüz kg su dökmeniz icap eder. Ancak bu sayede bu kimyasalın zararlı etkilerini uzaklaştırmış olabilirsiniz. İnsan kemiği ise 230 derecede erir.

    Piyasada görmüş olduğunuz rengârenk mis kokulu sabunların en az %85 i hayvansal iç yağından üretilmiştir. Bu yağın HINZIR (DOMUZ) dan elde edilmiş olabilmesi de ayrıca bir risktir. Bundan dolayı da %100 zeytinyağlı sabun kullanımı çok önemli bir değer daha kazanmaktadır.


Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •