2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Çadırları, Divanları, Koltukları ve Tenteleri

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.109, Level: 100
    Points: 39.109, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Günışıgı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Yer
    memleketim (sivas) yaşadığım yer (istanbul)
    Mesajlar
    6.281
    Points
    39.109
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    23

    Çadırları, Divanları, Koltukları ve Tenteleri

    Allah Teâlâ buyurur ki:
    "Çadırlar içinde dışarı görmemiş hûriler." (Rahman, 72)
    Buharî ve Müslim'in sahihlerinde Ebu Musa el-Eşarî Radıyallahu Anhu'den, Peygamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğu nakledilir:
    "Mümin için Cennet'te içi boş bir inciden bir çadır vardır, uzunluğu altmış mildir, içinde aileleri vardır, mümin onları dolaşır, biri diğerini görmez."
    (Müslim, 2838, Cennet ve nimetleri ile ehlinin sıfatı kitabının, Cennet çadırlarının sıfatı babı)

    Yine Buharî ve Müslim'de bir diğer ifade şu şekildedir:
    "Cennet'te içi boş bir inciden bir çadır vardır, eni altmış mildir. Onun her köşesinde bir aile vardır, hiçbiri diğerlerini görmezler, mümin onları dolaşır."
    (Buhari, VIII, 624, Tefsir kitabının, "Çadırlarda dışarı görmemiş huriler" ayeti babı; Müslim, 2838)

    Yine onların bir diğer ifadesi de şöyledir:
    "Çadır bir incidir ki gökte uzunluğu altmış mildir, her köşesinde müminin bir ailesi vardır, diğerleri onu görmez." (Buhari, VI, 318, Yaratılışın başlangıcı kitabının Cennetin sıfatı ve onun yaratılmış olması babı; Müslim, 2838)
    Sadece Buharî'ye ait bir ifade de "uzunluğu otuz mildir" şeklindedir. (Buhari, VI, 318, İbn Kesir, en-Nihaye, II, 392'de "altmış mil" şeklinde tashih olunmuştur, der)
    Bu çadırlar ğurfe ve köşklerden ayrı bir şeydir. Onlar, bahçelerde ve nehir kıyılarında kurulmuş çadırlardan ibarettir.

    İbn Ebi'd-Dünyâ der ki:
    ... Ebu Süleyman dedi ki:
    "Ceylan gözlü hurilerin yaratılışı bir yetiştirip oluşturmadan ibarettir. Yaratılışları tamamlandığı zaman melekler onların üstüne çadır kurarlar. Bazıları demiştir ki:
    Onlar bakire olunca ve bakirelerde âdette mahfesinde kocası alıncaya kadar beklemek olunca, Allah Teâlâ hurileri inşa (halk) etmiş, onlarla dostlarını (Allah'ın dostları) bir araya getirinceye kadar, onları çadırlardaki mahfelerde bırakmıştır (kasretmiştir)."

    İbn Ebi'd-Dünyâ der ki:
    ... Abdullah dedi ki:
    "Her müslüman için bir dilber vardır, her dilberin bir çadırı vardır. Her çadırın dört kapısı olur, her gün her kapıdan o dilbere bir hâtıra, bir hediye, bir ikram gelir, hiçbiri daha önce gelenin aynı değildir, ne alaycı-dalgacıdırlar ne aç gözlüdürler, ceylan gözlü hurilerdir, sanki sedefler içinde gizli inciler gibidirler."
    (İbn Ebi'd-Dünya mevkuf olarak rivayet etmiştir, bk. et-Terğib vet-Terhib, IV, 515-516)

    Abdullah b. Mes'ûd Radıyallahu Anhu, "çadırlarda dışarı görmemiş huriler" (Rahman, 72) âyetinde demiştir ki:
    "O çadırlar içi boş incilerdir." (İbn el-Mübarek, Ziyadat ez-Zühd, s, 71; İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, XIII, 134)

    Abdullah b. el-Mübarek der ki:
    ... Huleyd el-Asarî'den,
    Ebu'd-Derdâ dedi ki:
    "Bir çadır, tek bir incidir, her biri inciden yetmiş kapısı vardır."
    (İbn el-Mübarek, Ziyadat ez-Zühd, s, 71) (Huleyd el-Asarî; İrsal yapar sadûk bir zattır, bk. Takrib et-Tehzib, I, 227)

    İbn el-Mübârek der ki:
    ... İbn Abbâs Radıyallahu Anhu şöyle demiştir:
    "Çadır içi boş bir incidir, bir fersaha bir fersahtır, altından dörtbin kapı kanadı vardır." (İbn el-Mübarek, Ziyadat ez-Zühd, s, 71; İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, XIII, 133-134)

    İbn Ebi'd-Dünya der ki:
    ... Mücâhid, "çadırlar içinde dışarı görmemiş huriler," ayetinde, "inci çadırlar ve bir çadır bir tek inci" demiştir.
    ...Aynı ayet hakkında İbn Abbas şöyle söylemiştir:
    "Çadır içi boş bir tek incidir, uzunluğu bir fersah eni bir fersahtır, altında bir kapısı vardır, çevresinde dolaşımı elli fersahlık tente (oba, cibinlik, çadır, gergi) ler vardır. Her kapıdan bir melek Allah katında her hediye ile gelir." (İbn Ebi'd-Dünya mevkuf olarak rivayet etmiştir, bk, et-Terğib ve't-Terğib, IV, 516)
    Bu işte Allah'ın şu âyetidir:
    "Melekler her kapıdan onların yanına girerler." (Rad, 23)
    Doğrusunu Allah bilir.
    Divanlar (Serirler)
    Bu konuda Allah şöyle buyurmuştur:
    "Sıralı serîr (divan)lar üzerine dayanmışlar. Ve biz onları ceylan gözlü hurilerle eşlemişizdir." (Tûr, 20)
    "Çoğu önceki ümmetlerden. Birazı da sonrakilerden. Üst üste örülü şerir (divan, taht) ler üzeredirler. Onların üstüne karşılıklı olarak dayanır otururlar." (Vakıa, 13-16)
    "Orada yükseltilmiş şerirler vardır." (Ğaşiye, 13)

    Bu âyetlerde Allah, onların şerirlerinin yanyana dizili olup birbiri arkasında olmadıklarını, birbirinden uzakta bulunmadıklarını bildirmiştir. Ayrıca onların üstüste örülü (mevdûn) olduğunu da haber vermiştir.
    Vadn, dilde yığma, katlı örme demektir. Taşı, bir diğeri üstüne koymak vadn'dır.
    el-Leys "şerir vesâireyi örmek vadn'dır" demiştir.
    "Dir mavdûn" sık örmeli zırh demektir. Araplardan bir adam karısına "evin eşyalarını vadn et" demiş, yani bu, birbirlerine yaklaştır demektir.
    Ebû Ubeyde, el-Ferrâ, el-Müberrid ve İbn Kuteybe, "mevdûn, birbirine girift ve katlar halinde örülmüş, demektir, nitekim zırhın halkaları da böyle örülür demişlerdir. Kıl veya kayıştan örülmüş kolan veya kemere de vadîn denir." (Bk, Tefsir ğarib el-Kur'an, s. 446; Mecaz el-Kur'an, II, 248; Taberi, XVII, 89; Lisan el-arab, vdn maddesi)
    A'şa der ki: "Davud'un üstüste içice örmesinden, kabile ile beraber deve deve sevk edilirler." (Mecaz el-Kur'an, II, 248; Divan el-A'şa, s. 71; Tefsir el-kurtubi, XVII, 201)
    Mavdûn, altın çıbıklarla örülmüş, aralara inci, yakut, zeberced işlemeli demektir, demişlerdir
    Hüşeym... İbn Abbas'dan, "altınla bezenmiş" dediğini nakletmiştir. (Taberi, XVII, 99; Beyhaki, el-Ba's ve'n-Nuşur, rk, 307, 313; İbn Ebi Şeybe, elr Musannef, XIII, 139)
    Mücâhid, "altın iliştirilmiş, ulanmış" demiştir. (Tefsir Mücahid, II, 646; Tefsir et-Taberi, XVII, 89)
    Alî b. Ebî Talha, İbn Abbas'dan "mavdûn, sıralı, safsaf" (769) dediğini nakletmiştir." (Taberi, XVII, 100; Beyhaki, el-Ba's ve'n Nuşur, rk, 308, 314)
    Onların yükseltilmiş olduğunu da haber vermiştir.
    Atâ, İbn Abbas'ın "zeberced, inci ve yakut ile süslenmiş altından şerirlerdir ve bir şerir (divan, taht) Mekke ile Eyle arası gibidir" dediğini nakletmiştir. (Kurtubi, Tefsir, X, 398)
    el-Kelbî ise "şeririn uzunluğu gökte yüz arşındır, kişi üzerine oturmak istediği zaman alçalır, o da oturur, oturunca da şerir tekrar yerine yükselir" demiştir.


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.109, Level: 100
    Points: 39.109, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Günışıgı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Yer
    memleketim (sivas) yaşadığım yer (istanbul)
    Mesajlar
    6.281
    Points
    39.109
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    23

    Cevap: Çadırları, Divanları, Koltukları ve Tenteleri

    Erîke(Taht)lar
    Ayette geçen erâik, erîke'nin çoğuludur.
    "Orada erîke (gelin odası için hazırlanmış taht)'lar üzerine dayanmış olarak" (Kehf, 31) ayetinde Mücâhid, İbn Abbas'ın şu görüşünü nakletmiştir:
    "Serîr (divan) tente (cibinlik, gergi) içinde olmadıkça ona erîke denmez. Eğer serîr (divan), gergi içinde değilse, erîke değildir. Hem serîr hem gergi olmadıkça erike olmaz. İkisi bir arada olursa ona erîke (gelin odası için hazırlanmış üstü cibinlikti taht veya sedir) denir." (Beyhaki, el-Ba's ve'n-Nuşur, 305; Suyuti, ed-Durr el-Mensur, IV, 222)
    Mücâhid, "erîkeler, gelin cibinlikleri içinde bulunan şerir (divan)lardır" demiştir. (Beyhaki, el-Ba's ve'n-Nuşur, 306; İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, XIII, 141; Suyuti, ed-Durr el-Mensur, IV, 222)
    el-Leys, "erîke eşittir serîr artı cibinlik" demiştir. (Lisan el-Arab, erk maddesi: Kurtubi, Tefsir, V, 398)
    O halde serîr artı, cibinlik eşittir erikedir. Erîkenin çoğulu da erâiktir.
    Ebu İshak, "erâik, cibinliklerdeki yatak (döşek) lerdir" demiştir. (Kurtubi, Tefsir, X, 398; Lisan el-Arab erk maddesi. Bu iki zat görüşü ez-Zeccac'a ait göstermişlerdir.)
    Ben derim ki burada üç şey olacak:
    a -Divan (serîr),
    b -Cibinlik ki bu divanın üzerine gerilir.
    c -Divan üzerindeki döşek. Bir divanda bu üç şey olmazsa o zaman ona erîke denmez.
    es-Sıhah'da şu geçiyor:
    "Bir ev veya kümbette, süslü olan divan, erîkedir. İçinde serîr yoksa o, mahfedir. Çoğulu erâiktir. Hadisde şu var:
    "Peygamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem mührü, mahfe (tente, çadır) düğmesi gibi idi."
    (Buhari, I, 296, Abdest kitabının; insanların abdest suyu artığını kullanması babı; Müslim, 2345, Faziletler kitabının, Nübüvvet mührünün isbatı ve sıfatı babı)
    Bu düğme, diğer düğmeler içinde iki tarafı birbirine bağlayan düğmedir.


Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •